Teori ve araştırma dinamiğinin oldukça girift bağlantılarına ışık tutmasının yanı sıra bu kitap, sosyal araştırmada teorileştirme için özgün bir yaklaşım da geliştirmeye çalışıyor. Layder'ın “uyarlayıcı teori” olarak ifade ettiği bu yaklaşım sosyal teorinin doğası, kullanım şekli ve bunun yanı sıra araştırma yöntemine ilişkin yerleşik sosyolojik gelenekleri sorguluyor. Bu geleneklerin yöntem setlerinin şöyle ya da böyle demode veya değersiz olduklarını iddia etmeksizin yeni bir metodolojik çerçeve geliştiriyor. Kısacası araştırma pratiği ve teori arasındaki bağlantıların daha iyi bir şekilde kavranması (ve tesis edilmesi) gerektiğini vurgulayan Layder, elinizdeki kitapta bu yönde oldukça zihin açıcı opsiyonlar sunuyor. Teorileştirmenin doğası gereği ne tür bir yaratıcı etkinlik olduğunu ve teorinin sosyal araştırmanın vazgeçilmez bir unsuru olarak görülmesi gerektiğini ortaya koyarak ampiri-teori rabıtasını bu zenginleştirici çerçevede okuyor.
Teori ve araştırma dinamiğinin oldukça girift bağlantılarına ışık tutmasının yanı sıra bu kitap, sosyal araştırmada teorileştirme için özgün bir yaklaşım da geliştirmeye çalışıyor. Layder'ın “uyarlayıcı teori” olarak ifade ettiği bu yaklaşım sosyal teorinin doğası, kullanım şekli ve bunun yanı sıra araştırma yöntemine ilişkin yerleşik sosyolojik gelenekleri sorguluyor. Bu geleneklerin yöntem setlerinin şöyle ya da böyle demode veya değersiz olduklarını iddia etmeksizin yeni bir metodolojik çerçeve geliştiriyor. Kısacası araştırma pratiği ve teori arasındaki bağlantıların daha iyi bir şekilde kavranması (ve tesis edilmesi) gerektiğini vurgulayan Layder, elinizdeki kitapta bu yönde oldukça zihin açıcı opsiyonlar sunuyor. Teorileştirmenin doğası gereği ne tür bir yaratıcı etkinlik olduğunu ve teorinin sosyal araştırmanın vazgeçilmez bir unsuru olarak görülmesi gerektiğini ortaya koyarak ampiri-teori rabıtasını bu zenginleştirici çerçevede okuyor.