Türk hukukçusu, Beccaria'nın “Suçlar ve Cezalar Hakkında” adlı anıt yapıtını her zaman kolayca ulaşabileceği bir yerde, hatta elinin altında bulundurmalıdır. Tıpkı bir sözlük gibi, bir ceza yasası gibi. Çünkü, bu yapıt, ceza yasalarının bir ilkeler sözlüğüdür. Hem de vazgeçilmez bir sözlüğü. O açıdan, tarihin dışına düşmüş Türk hukukçusu onun içine girmeli, gerçekleri oradan görmeli ve uzun uzun düşünmelidir. Kim ki bunu yapar, ceza hukukuyla buluştuğunu değil, onu yeniden keşfettiğini görür.
Türk hukukçusu, Beccaria'nın “Suçlar ve Cezalar Hakkında” adlı anıt yapıtını her zaman kolayca ulaşabileceği bir yerde, hatta elinin altında bulundurmalıdır. Tıpkı bir sözlük gibi, bir ceza yasası gibi. Çünkü, bu yapıt, ceza yasalarının bir ilkeler sözlüğüdür. Hem de vazgeçilmez bir sözlüğü. O açıdan, tarihin dışına düşmüş Türk hukukçusu onun içine girmeli, gerçekleri oradan görmeli ve uzun uzun düşünmelidir. Kim ki bunu yapar, ceza hukukuyla buluştuğunu değil, onu yeniden keşfettiğini görür.