#smrgKİTABEVİ Tankçı -
Gogol'ün Palto'nun peşinden giden kahramanı Akakiy Akakiyeviç'ten yüz yıl sonra, şimdi de "Beyaz Kaplan" adını verdiği bir tankın peşinden giden Naydenov! İnsan iradesinin esrarengiz yönlerine dair halis muhlis bir Rus romanı.
İkinci Dünya Savaşı'nda, Nazi işgal güçlerinin bütün vahşetiyle Sovyetler Birliği topraklarında ilerlediği günlerde, en şiddetli çarpışmalar Nazi ve Sovyet tankları arasında yaşandı. Makinelerle insanlar arasındaki çarpışmalar artık kesin olarak kötülükle iyilik arasındaki ezeli mücadele biçimini almıştı. Rusların T-34 tanklarıyla Almanların Tiger tankları arasında Kursk bölgesinde yaşanan büyük çarpışmalar belki de insanlık tarihinin gördüğü en şiddetli çarpışmalar oldu.
İlya Boyaşov'u daha önce Muri'nin Yolu adlı, bir kedinin Bosna Savaşı'ndan sonraki Avrupa seyahatini anlatan ve yolculuk fikrinin insanlardan balinalara dek bütün canlılar için taşıdığı anlamı sorgulayan romanıyla tanımıştık. Bu kez savaşı, insan olma mücadelesini çok değişik bir şekilde anlatıyor.
Tankçı ya da "Beyaz Kaplan" Boyaşov'un Rus edebiyatındaki yerini kesinleştiren bir roman oldu. Eleştirmenlerden övgü alan roman, 2012 yılında ünlü yönetmen Karen Şahnazarov tarafından sinemaya uyarlandı ve film birçok ödül aldı. Bir söyleşisinde, "Bu kitap isyan duygusuyla bana Moby Dick'i hatırlattı," diyor yönetmen. "İkinci Dünya Savaşı teması bütün dünya için hâlâ önemli ve güncelliğini kaybetmedi; tam tersine, bazı şeyleri ancak şimdi anlamaya başlıyoruz."
Şimdi anlamaya başladığımız kesinlikle doğru: Tam da romanın anlattığı Kursk Muharebeleri sırasında Türkiye'den bir askeri heyetin Kaplanların tatbikatını izlemek üzere Ukrayna'ya gitmiş olması, romanın hikayesini bizim açımızdan özellikle ilginç kılıyor.
Ünlü Arbat Çocukları'nın çevirmeni Uğur Büke'nin çevirisiyle.
Gogol'ün Palto'nun peşinden giden kahramanı Akakiy Akakiyeviç'ten yüz yıl sonra, şimdi de "Beyaz Kaplan" adını verdiği bir tankın peşinden giden Naydenov! İnsan iradesinin esrarengiz yönlerine dair halis muhlis bir Rus romanı.
İkinci Dünya Savaşı'nda, Nazi işgal güçlerinin bütün vahşetiyle Sovyetler Birliği topraklarında ilerlediği günlerde, en şiddetli çarpışmalar Nazi ve Sovyet tankları arasında yaşandı. Makinelerle insanlar arasındaki çarpışmalar artık kesin olarak kötülükle iyilik arasındaki ezeli mücadele biçimini almıştı. Rusların T-34 tanklarıyla Almanların Tiger tankları arasında Kursk bölgesinde yaşanan büyük çarpışmalar belki de insanlık tarihinin gördüğü en şiddetli çarpışmalar oldu.
İlya Boyaşov'u daha önce Muri'nin Yolu adlı, bir kedinin Bosna Savaşı'ndan sonraki Avrupa seyahatini anlatan ve yolculuk fikrinin insanlardan balinalara dek bütün canlılar için taşıdığı anlamı sorgulayan romanıyla tanımıştık. Bu kez savaşı, insan olma mücadelesini çok değişik bir şekilde anlatıyor.
Tankçı ya da "Beyaz Kaplan" Boyaşov'un Rus edebiyatındaki yerini kesinleştiren bir roman oldu. Eleştirmenlerden övgü alan roman, 2012 yılında ünlü yönetmen Karen Şahnazarov tarafından sinemaya uyarlandı ve film birçok ödül aldı. Bir söyleşisinde, "Bu kitap isyan duygusuyla bana Moby Dick'i hatırlattı," diyor yönetmen. "İkinci Dünya Savaşı teması bütün dünya için hâlâ önemli ve güncelliğini kaybetmedi; tam tersine, bazı şeyleri ancak şimdi anlamaya başlıyoruz."
Şimdi anlamaya başladığımız kesinlikle doğru: Tam da romanın anlattığı Kursk Muharebeleri sırasında Türkiye'den bir askeri heyetin Kaplanların tatbikatını izlemek üzere Ukrayna'ya gitmiş olması, romanın hikayesini bizim açımızdan özellikle ilginç kılıyor.
Ünlü Arbat Çocukları'nın çevirmeni Uğur Büke'nin çevirisiyle.