Doğa çok cömert, ama su kaynakları genellikle istenen konum, zaman ve kalitede hazır bulunmuyor. Bu sebeple, suyu, gerekli zaman ve yerde, tüketime uygun kalite ve biçimlerde sunmayı sağlayan sistemler inşa etmek, imar faaliyetlerimizin en önemlilerini oluşturuyor.
Bu tür tesislerin inşa girişimleri binlerce yıl öncelere kadar uzanır. Yeryüzünün en eski uygarlıklarını sinesinde barındırmış olan Anadolu'muzda Etiler veya Hititler, Frigler, Urartu-lardan bu yana, çeşitli kavimler tarafından su yapıları inşa edilegelmiştir. Özellikle Roma-Bizans, Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar tarafından kurulan depolama ve isale sistemlerinin güzel örnekleri günümüze kadar gelmiş bulunmakta ve bunların bazıları hâlâ kullanılabilmekte.
İnsanın bu amaçla çaba harcamaya başlaması 6000 yıl öncesine kadar uzanır. O yıllardan bu yana, değişen toplum yapıları, büyüyen ve değişen ihtiyaçlar ve teknolojik gelişmelere paralel olarak, su sistemleri teknolojisinde de şaşırtıcı ve hayranlık uyandıran gelişmeler yaşanmıştır. Önceleri inşa edilen su çevirme bentleri, isale hatları, su kemerleri ve sarnıçlar ilk su yapıları türlerini kapsamaktadır. Daha sonraları suyun akışını ve tüketimini kontrol altına almak için icat ve imal edilen cihaz ve yapılar, su sistemlerinde çeşitlilik ve giriftliği arttırmıştır.
Bu sistemler içinde, tüketici ile doğrudan ilişkileri dolayısıyla, özel önemleri olan cihazlar, tüketimi kontrol eden musluklardır. Evlerimizde, çalışma yerlerimizde, hatta seyahat ederken, ulaşım araçlarında ve konakladığımız yerlerde, bize çok önemli bir hizmeti sürekli olarak veren bu araçlar, özel olarak bu kitabın konusunu oluşturuyor. Konumuz, musluğun gelişim tarihçesi. Su sistemlerinin diğer unsurlarında olduğu gibi, ilk İcadından bu yana, musluğun da yapısında ve teknolojisinde önemli değişme ve gelişmeler olmuştur.
Vakfımızın kurucusu olan Elginkan Topluluğu Şirketlerinin çabasıyla meydana getirilen musluk kolleksiyonu ve müze bu kitabın hazırlanmasında önemli bir kaynak oluşturmuştur. Kolleksiyondaki parçaların incelenmesinden, yakın tarihimizde, musluk yapımında sanat boyutuna büyük ağırlık verildiği anlaşılıyor. Gerçekten, bu parçaların her biri harika bir sanat eseri. Bunu çok tabii karşılamak gerek. Sürekli olarak bütün insanların hergün gözü önünde olan musluğun tasarımı, imali ve diğer yapılarla uyumunda estetik unsurunu göz ardı edemeyiz. Bu olguları, günümüzde olduğu kadar, tarihi örneklerde de görmek mümkün. Bu sebeple, kitapta musluklar, tarihi gelişim içinde, teknolojik açıdan olduğu kadar sanat açısından da incelemeye alınmışlardır.
Bu kitap, bildiğimiz kadarı ile, bu konuda yazılmış ilk Türkçe kitaptır; dolayısıyla konuya ilgi duyanlar için büyük değer taşıyacaktır. Bu açıdan, topluma önemli bir hizmet sunduğumuz inancıyla, yayımlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu küçük eser, uzun zaman alan incelemelerin sonucu olarak, bölük pörçük toplanmış kayıt ve belgelerin derlenmesi, analizi ve sentezinin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Buna emek vermiş çok sayıda insan var. Bütün bu insanları kitabın yazarları olarak belirtmemiz gerekiyor. Ancak o kadar uzun bir liste oluşturuyorlar ki, adlarını bir kapak sayfasına sığdıramıyoruz. Büyük feragat ve sabırla, hiçbir karşılık beklemeden, bu eseri meydana getirenleri şükranla anmak isteriz. Bunlar arasında, en çok emeği geçen birini, özel olarak zikretmeden geçemiyeceğiz. Merhum Hadi Altay'ı, bütün bu çalışmaları derleyip birleştirerek bu esere vücut veren kişi olarak yad etmek istiyoruz.
Bu kısa önsözü sonuçlandırırken, son olarak, şunu söylemek isteriz. Dünya'nın bu kadar ileri teknolojilere ulaştığı bir çağda, musluk gibi, nispeten basit bir cihazı konu yapıp, hakkında kitap yazmak, belki de, küçümsenecek bir hareket gibi görülebilir. Ama unutmayalım; o basit aletin içinden, hayat, ferahlık ve temizlik fışkırıyor.
Saygılarımızla, -Prof. Dr. Halim Doğrusöz, Elginkan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı (Önsözden)
Doğa çok cömert, ama su kaynakları genellikle istenen konum, zaman ve kalitede hazır bulunmuyor. Bu sebeple, suyu, gerekli zaman ve yerde, tüketime uygun kalite ve biçimlerde sunmayı sağlayan sistemler inşa etmek, imar faaliyetlerimizin en önemlilerini oluşturuyor.
Bu tür tesislerin inşa girişimleri binlerce yıl öncelere kadar uzanır. Yeryüzünün en eski uygarlıklarını sinesinde barındırmış olan Anadolu'muzda Etiler veya Hititler, Frigler, Urartu-lardan bu yana, çeşitli kavimler tarafından su yapıları inşa edilegelmiştir. Özellikle Roma-Bizans, Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar tarafından kurulan depolama ve isale sistemlerinin güzel örnekleri günümüze kadar gelmiş bulunmakta ve bunların bazıları hâlâ kullanılabilmekte.
İnsanın bu amaçla çaba harcamaya başlaması 6000 yıl öncesine kadar uzanır. O yıllardan bu yana, değişen toplum yapıları, büyüyen ve değişen ihtiyaçlar ve teknolojik gelişmelere paralel olarak, su sistemleri teknolojisinde de şaşırtıcı ve hayranlık uyandıran gelişmeler yaşanmıştır. Önceleri inşa edilen su çevirme bentleri, isale hatları, su kemerleri ve sarnıçlar ilk su yapıları türlerini kapsamaktadır. Daha sonraları suyun akışını ve tüketimini kontrol altına almak için icat ve imal edilen cihaz ve yapılar, su sistemlerinde çeşitlilik ve giriftliği arttırmıştır.
Bu sistemler içinde, tüketici ile doğrudan ilişkileri dolayısıyla, özel önemleri olan cihazlar, tüketimi kontrol eden musluklardır. Evlerimizde, çalışma yerlerimizde, hatta seyahat ederken, ulaşım araçlarında ve konakladığımız yerlerde, bize çok önemli bir hizmeti sürekli olarak veren bu araçlar, özel olarak bu kitabın konusunu oluşturuyor. Konumuz, musluğun gelişim tarihçesi. Su sistemlerinin diğer unsurlarında olduğu gibi, ilk İcadından bu yana, musluğun da yapısında ve teknolojisinde önemli değişme ve gelişmeler olmuştur.
Vakfımızın kurucusu olan Elginkan Topluluğu Şirketlerinin çabasıyla meydana getirilen musluk kolleksiyonu ve müze bu kitabın hazırlanmasında önemli bir kaynak oluşturmuştur. Kolleksiyondaki parçaların incelenmesinden, yakın tarihimizde, musluk yapımında sanat boyutuna büyük ağırlık verildiği anlaşılıyor. Gerçekten, bu parçaların her biri harika bir sanat eseri. Bunu çok tabii karşılamak gerek. Sürekli olarak bütün insanların hergün gözü önünde olan musluğun tasarımı, imali ve diğer yapılarla uyumunda estetik unsurunu göz ardı edemeyiz. Bu olguları, günümüzde olduğu kadar, tarihi örneklerde de görmek mümkün. Bu sebeple, kitapta musluklar, tarihi gelişim içinde, teknolojik açıdan olduğu kadar sanat açısından da incelemeye alınmışlardır.
Bu kitap, bildiğimiz kadarı ile, bu konuda yazılmış ilk Türkçe kitaptır; dolayısıyla konuya ilgi duyanlar için büyük değer taşıyacaktır. Bu açıdan, topluma önemli bir hizmet sunduğumuz inancıyla, yayımlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu küçük eser, uzun zaman alan incelemelerin sonucu olarak, bölük pörçük toplanmış kayıt ve belgelerin derlenmesi, analizi ve sentezinin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Buna emek vermiş çok sayıda insan var. Bütün bu insanları kitabın yazarları olarak belirtmemiz gerekiyor. Ancak o kadar uzun bir liste oluşturuyorlar ki, adlarını bir kapak sayfasına sığdıramıyoruz. Büyük feragat ve sabırla, hiçbir karşılık beklemeden, bu eseri meydana getirenleri şükranla anmak isteriz. Bunlar arasında, en çok emeği geçen birini, özel olarak zikretmeden geçemiyeceğiz. Merhum Hadi Altay'ı, bütün bu çalışmaları derleyip birleştirerek bu esere vücut veren kişi olarak yad etmek istiyoruz.
Bu kısa önsözü sonuçlandırırken, son olarak, şunu söylemek isteriz. Dünya'nın bu kadar ileri teknolojilere ulaştığı bir çağda, musluk gibi, nispeten basit bir cihazı konu yapıp, hakkında kitap yazmak, belki de, küçümsenecek bir hareket gibi görülebilir. Ama unutmayalım; o basit aletin içinden, hayat, ferahlık ve temizlik fışkırıyor.
Saygılarımızla, -Prof. Dr. Halim Doğrusöz, Elginkan Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı (Önsözden)