Fırıncılar her tür ekmeği pişirip sattıkları gibi müşterilerin getirdikleri tepsi ve güveçlerdeki yemeği de pişirirlerdi. Her sabah işe gidenler içinde koyun eti soğan nohut bulunan ağzı iyice kapalı bir güveci fırına getirirlerdi. Bu güveçler bütün gün sıcak küllerin içinde yan yana durur müşteriler bu iyi pişmiş yahniyi evlerine götürüp afiyetle yerlerdi. Bunun gerçekleşmesi için müşterilerin güveçlerini iyi tanıması ya da fırıncının kendi bildiği işaretler koyması gerektiğini kestirmeniz zor değil. Yoksa müşteriler tatsız sürprizlerle karşılaşabilirlerdi.
Meyhanelerde hem eğlenilir hem de yemek yenirdi. En çok gidilen gezinti yerleri arasında Dicle ve Fıratın kıyılarındaki ve Mecusi şatolarının ya da Hıristiyan manastırlarının müştemilatında ek binalarında düzenlenmiş olan kır meyhaneleri sayılabilir. Buralarda ünlü bağları olan rahipler şaraplarını satarlardı. Bu meyhanelerde her türlü eğlence vardı Şarkıcı kadınlar dansözler flüt çalan kadınlar çengiler eğlencenin binbir çeşitini yaşatırlardı konuklarına. Şarabın yanında ufak kaplar içerisinde biraz şundan biraz bundan atıştırılırdı. Farsça meze tatlı lezzetli bi meze ise lezzetsiz anlamında olup içki yanında küçük tabaklarla verilen lezzetli yiyeceklerin meze adının buradan geldiği söylenir.