Hicri 510 miladi 1117 yılında bugünkü adıyla Silvan, tarihteki adıyla da Meyyafarikin diye bilinen şehirde doğup büyüyen İbnu'l-Ezrak el-Farikî'nin kaleme aldığı Tarihu Meyyafarikin, ortaçağ İslam şehir tarihi literatürünün eşsiz örneklerinden birini teşkil etmektedir. Tarihte Mifarkat, Madursala veya Meyyafarikin isimleriyle de adlandırılan ve İbnu'l-Ezrak'ın doğup büyüdüğü şehir olan Silvan'ın İslam öncesi dönemdeki kuruluşundan itibaren yazarın kendi çağına kadarki tarihçesi ayrıntılı ve kronolojik bir tarzda bu eserde yer almaktadır.
İbnu'l-Ezrak, Meyyafarikin şehrinin Hristiyanlık dönemi tarihini yazarken, Süryanice yazılmış Teş'is isimli tarih kitabından şehrin kuruluşuna dair olan bilgileri Süryanice'den Arapça'ya çevirtip eserine almıştır. Bölgede yaşamış olan Gayri Müslimler hakkında bilgi verirken onların kendi literatürlerini kullanması yazarın tarafsızlığını gözler önüne seren bir tutumdur.
İbnu'l-Ezrak hayatı boyunca birçok şehre ve ülkeye seyahat etmiştir. Bu seyahatlerine dair edindiği izlenimleri kaydetmesi itibariyle çağdaşı olan tarihçiler arasında ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Tarih yazımında yazılı kaynakların yanı sıra arkeolojik öğelerden de yararlanması yazarın bir diğer ilginç özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim İbnu'l-Ezrak'ın, Şam'da bulunduğu dönemde yapılan bir kazıda ortaya çıkan arkeolojik bulgular hakkındaki yorum ve kayıtları bu görüşü desteklemektedir. Bunun yanı sıra Meyyafarikin ve civarında hüküm sürmüş devletlerin bıraktıkları mimari eserlerin yazıtlarını okuyarak edindiği bilgileri tarih yazımında kullanması kendi dönemi açısından az rastlanır bir tarih yazımı örneğidir.
Öte yandan ilk dönem İslam Tarihi kaynaklarından istifade ile İslamiyet'in Meyyafarikin ve Diyarbakır çevresine gelişi hakkında başka kaynaklarda bulunmayan ayrıntılı bilgiler sunması İbnu'l-Ezrak'ın bu eserini kıymetli kılan bir diğer yöndür. Hz. Ali dönemi ve sonrasında cereyan eden hadiseler özellikle de Hz. Hüseyin döneminde Emevi ailesi ile Ehl-i Beyt İmamları arasındaki mücadeleleri kendine özgü bir tarzla ele alan İbnu'l-Ezrak, Sünni bir tarihçi olmasına rağmen Ehl-i Beyt ile ilgili yorumları açısından Şiî literatüründen geri kalmayan bir bakış açısısına sahiptir. Nitekim İbnu'l-Ezrak'ın, Bağdat'a yaptığı bir seyahatinde katıldığı Aşûre töreniyle ilgili aktardığı ayrıntılar, onun bu yönünü gözler önüne sermektedir. Bu açıdan İbnu'l-Ezrak için 'sentezci tarih yazımı' takip etmiştir, denilebilir. İbnu'l-Ezrak, Meyyafarikin ve civarında hüküm sürmüş olan Emeviler ve Abbasiler'in bölgedeki faaliyetlerine ilişkin ana hatlarıyla bilgiler sunarken Hamdaniler ve Büveyhiler dönemine dair ayrıntılar verir. 52965İslam Tarihi boyunca Meyyafarikin ve civarında yoğun olarak yaşamış olan Kürtler'in kurdukları ilk devletlerden biri olan Mervaniler'in tarihini anlatır. Mervaniler hakkındaki yegâne kaynak diyebileceğimiz Tarihu Meyyafarikin, Kürt tarihi ve kültürü açısından da birinci elden kaynak vazifesi görmektedir.
Mervaniler döneminde bahsettiği hükümdar ve devlet adamlarından çoğunun adlarının Kürtçe oluşu dikkat çekmektedir. Bu kabilden Kek, Dostık, Bad, Mem, Şervîn, Mamık, Mûsık, Menklan, Belaşo, İsko gibi erkek isimlerinin yanı sıra Sıti Zinê, Sıtî Fatê gibi kadın isimleri Kürtçe isimlendirmenin tarihçesi açısından ilginç örneklerdir.
Mervaniler'den sonra bu bölgeye hâkim olan Artuklular'ın ilk dönemleri ve kökenleriyle ilgili yegâne kaynak özelliği taşımaktadır. Tarihu Meyyafarikin'in yazarı İbnu'l-Ezrak, uzun yıllar Artuklular'ın hizmetinde çalışmış biri olarak bu devletin tarihçesi ve Artuklu hükümdarlarının yönetimleri, yaptırdıkları mimari eserler ve çevrelerindeki devlet ve beyliklerle olan münasebetleri ile ilgili başka kaynaklarda bulunmayan çok değerli bilgiler sunmaktadır. Bu açıdan da ortaçağ Türk tarihi açısından da önemlidir.
Kitapta günümüzde de popülerliğini koruyan konulara dair içerdiği bilgiler ezber bozacak niteliktedir. Malazgirt Savaşı, öncesi ve sonrasında yaşananların yanı sıra hakkında günümüzde de sıkça spekülasyonlar yapılan Selahaddin Eyyubî'nin kökeni ve anavatanına dair kayıtlar, bu kabildendir. İbnu'l-Ezrak, Selahaddin'in dedesi Şadi'nin, Kars-Ani bölgesinde hüküm sürmüş olan Şeddadi ailesinin emrinde hizmet vermiş biri olduğunu kaydeder.
Daha birçok yönüyle başka kaynaklarda bulunmayan ve günümüze de ışık tutacak nitelikte bilgiler sunan Tarihu Meyyafarikin'in tam metin olarak ilk kez yayına hazırlanması bu açıdan önemlidir. Kitabın hem İslam tarihi ve hem de Meyyafarikin kenti ve civarında yaşamış veya hüküm sürmüş halklar olan Araplar, Kürtler ve Türkler'in yanısıra bu coğrafyanın diğer sakinleri olan Süryaniler, Ermeniler ve Gürcüler'in Anadolu'daki tarihlerinin gün yüzüne çıkarılması açısından orijinal bir kaynak olarak katkı sunması bekleniyor. - İlke Haber
Hicri 510 miladi 1117 yılında bugünkü adıyla Silvan, tarihteki adıyla da Meyyafarikin diye bilinen şehirde doğup büyüyen İbnu'l-Ezrak el-Farikî'nin kaleme aldığı Tarihu Meyyafarikin, ortaçağ İslam şehir tarihi literatürünün eşsiz örneklerinden birini teşkil etmektedir. Tarihte Mifarkat, Madursala veya Meyyafarikin isimleriyle de adlandırılan ve İbnu'l-Ezrak'ın doğup büyüdüğü şehir olan Silvan'ın İslam öncesi dönemdeki kuruluşundan itibaren yazarın kendi çağına kadarki tarihçesi ayrıntılı ve kronolojik bir tarzda bu eserde yer almaktadır.
İbnu'l-Ezrak, Meyyafarikin şehrinin Hristiyanlık dönemi tarihini yazarken, Süryanice yazılmış Teş'is isimli tarih kitabından şehrin kuruluşuna dair olan bilgileri Süryanice'den Arapça'ya çevirtip eserine almıştır. Bölgede yaşamış olan Gayri Müslimler hakkında bilgi verirken onların kendi literatürlerini kullanması yazarın tarafsızlığını gözler önüne seren bir tutumdur.
İbnu'l-Ezrak hayatı boyunca birçok şehre ve ülkeye seyahat etmiştir. Bu seyahatlerine dair edindiği izlenimleri kaydetmesi itibariyle çağdaşı olan tarihçiler arasında ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Tarih yazımında yazılı kaynakların yanı sıra arkeolojik öğelerden de yararlanması yazarın bir diğer ilginç özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim İbnu'l-Ezrak'ın, Şam'da bulunduğu dönemde yapılan bir kazıda ortaya çıkan arkeolojik bulgular hakkındaki yorum ve kayıtları bu görüşü desteklemektedir. Bunun yanı sıra Meyyafarikin ve civarında hüküm sürmüş devletlerin bıraktıkları mimari eserlerin yazıtlarını okuyarak edindiği bilgileri tarih yazımında kullanması kendi dönemi açısından az rastlanır bir tarih yazımı örneğidir.
Öte yandan ilk dönem İslam Tarihi kaynaklarından istifade ile İslamiyet'in Meyyafarikin ve Diyarbakır çevresine gelişi hakkında başka kaynaklarda bulunmayan ayrıntılı bilgiler sunması İbnu'l-Ezrak'ın bu eserini kıymetli kılan bir diğer yöndür. Hz. Ali dönemi ve sonrasında cereyan eden hadiseler özellikle de Hz. Hüseyin döneminde Emevi ailesi ile Ehl-i Beyt İmamları arasındaki mücadeleleri kendine özgü bir tarzla ele alan İbnu'l-Ezrak, Sünni bir tarihçi olmasına rağmen Ehl-i Beyt ile ilgili yorumları açısından Şiî literatüründen geri kalmayan bir bakış açısısına sahiptir. Nitekim İbnu'l-Ezrak'ın, Bağdat'a yaptığı bir seyahatinde katıldığı Aşûre töreniyle ilgili aktardığı ayrıntılar, onun bu yönünü gözler önüne sermektedir. Bu açıdan İbnu'l-Ezrak için 'sentezci tarih yazımı' takip etmiştir, denilebilir. İbnu'l-Ezrak, Meyyafarikin ve civarında hüküm sürmüş olan Emeviler ve Abbasiler'in bölgedeki faaliyetlerine ilişkin ana hatlarıyla bilgiler sunarken Hamdaniler ve Büveyhiler dönemine dair ayrıntılar verir. 52965İslam Tarihi boyunca Meyyafarikin ve civarında yoğun olarak yaşamış olan Kürtler'in kurdukları ilk devletlerden biri olan Mervaniler'in tarihini anlatır. Mervaniler hakkındaki yegâne kaynak diyebileceğimiz Tarihu Meyyafarikin, Kürt tarihi ve kültürü açısından da birinci elden kaynak vazifesi görmektedir.
Mervaniler döneminde bahsettiği hükümdar ve devlet adamlarından çoğunun adlarının Kürtçe oluşu dikkat çekmektedir. Bu kabilden Kek, Dostık, Bad, Mem, Şervîn, Mamık, Mûsık, Menklan, Belaşo, İsko gibi erkek isimlerinin yanı sıra Sıti Zinê, Sıtî Fatê gibi kadın isimleri Kürtçe isimlendirmenin tarihçesi açısından ilginç örneklerdir.
Mervaniler'den sonra bu bölgeye hâkim olan Artuklular'ın ilk dönemleri ve kökenleriyle ilgili yegâne kaynak özelliği taşımaktadır. Tarihu Meyyafarikin'in yazarı İbnu'l-Ezrak, uzun yıllar Artuklular'ın hizmetinde çalışmış biri olarak bu devletin tarihçesi ve Artuklu hükümdarlarının yönetimleri, yaptırdıkları mimari eserler ve çevrelerindeki devlet ve beyliklerle olan münasebetleri ile ilgili başka kaynaklarda bulunmayan çok değerli bilgiler sunmaktadır. Bu açıdan da ortaçağ Türk tarihi açısından da önemlidir.
Kitapta günümüzde de popülerliğini koruyan konulara dair içerdiği bilgiler ezber bozacak niteliktedir. Malazgirt Savaşı, öncesi ve sonrasında yaşananların yanı sıra hakkında günümüzde de sıkça spekülasyonlar yapılan Selahaddin Eyyubî'nin kökeni ve anavatanına dair kayıtlar, bu kabildendir. İbnu'l-Ezrak, Selahaddin'in dedesi Şadi'nin, Kars-Ani bölgesinde hüküm sürmüş olan Şeddadi ailesinin emrinde hizmet vermiş biri olduğunu kaydeder.
Daha birçok yönüyle başka kaynaklarda bulunmayan ve günümüze de ışık tutacak nitelikte bilgiler sunan Tarihu Meyyafarikin'in tam metin olarak ilk kez yayına hazırlanması bu açıdan önemlidir. Kitabın hem İslam tarihi ve hem de Meyyafarikin kenti ve civarında yaşamış veya hüküm sürmüş halklar olan Araplar, Kürtler ve Türkler'in yanısıra bu coğrafyanın diğer sakinleri olan Süryaniler, Ermeniler ve Gürcüler'in Anadolu'daki tarihlerinin gün yüzüne çıkarılması açısından orijinal bir kaynak olarak katkı sunması bekleniyor. - İlke Haber