#smrgKİTABEVİ Tıp ve Tarih: Türkiye'de Hekim Öznelliği : Taşkın Bir Polemik CİLTLİ - 2022
Oysa “Türk modernleşmesi” denen toplumsal tecrübede hekimler geniş roller oynadılar; siyasette, sanatta, “toplum önderliği”nde öne çıktılar. Hekimler, tedavi ve ameliyat makamında, beste ve siyaset de yaptılar. Bu tarihsel tecrübede tıbbî mecazlar da büyük yer üstlendi: Toplumsal meselelere tababet terimleriyle “neşter atıldı”, böylelikle “teşrih edilmiş” oldular. Peki hekimler, hekimlik sıfatıyla kendi fâilliklerini nasıl kurdular; yani mesleklerine nasıl bir anlam yüklediler, hekimlik pratiğini nasıl gördüler, bu pratik içinde kendilerine nasıl bir rol biçtiler? Siyaseti, toplum bilgisini, gayrinizamî harbi, fen bilimlerini, biyolojik mühendisliği birleştiren bir “aşırı tabiplik” sorunu (Özen B. Demir'in kitapta kullandığı, en olumlu anlamıyla provokatif tabir ile) varsa ortada, bunun “tedavisi” nasıl mümkündür? Hekimlik, hayat ve ölüm üzerindeki yarı-tanrısal iddiasının berisinde; nasıl olanca alçakgönüllülüğü, olanca merakı ve olanca heyecanıyla, hayatla ve ölümle meşgul bir zanaata dönüşebilir?
Özen B. Demir, hem teorinin, sadece tıp eleştirisi literatürünün değil “bütün” sosyal teorinin alet-edevatına el atarak, hem de hekim biyografilerine, deneyimlerine, hekimliğin toplumsal tarihine eğilerek, bu sorular etrafında geziyor. “Meslek” bilgisine hâkim, fakat ona dışarıdan bakarak… Adeta “hasta yakını” şefkatini, çaresizliğini ve cehaletini de kuşanmış bir uzman gibi!
Tanıl BORA
Oysa “Türk modernleşmesi” denen toplumsal tecrübede hekimler geniş roller oynadılar; siyasette, sanatta, “toplum önderliği”nde öne çıktılar. Hekimler, tedavi ve ameliyat makamında, beste ve siyaset de yaptılar. Bu tarihsel tecrübede tıbbî mecazlar da büyük yer üstlendi: Toplumsal meselelere tababet terimleriyle “neşter atıldı”, böylelikle “teşrih edilmiş” oldular. Peki hekimler, hekimlik sıfatıyla kendi fâilliklerini nasıl kurdular; yani mesleklerine nasıl bir anlam yüklediler, hekimlik pratiğini nasıl gördüler, bu pratik içinde kendilerine nasıl bir rol biçtiler? Siyaseti, toplum bilgisini, gayrinizamî harbi, fen bilimlerini, biyolojik mühendisliği birleştiren bir “aşırı tabiplik” sorunu (Özen B. Demir'in kitapta kullandığı, en olumlu anlamıyla provokatif tabir ile) varsa ortada, bunun “tedavisi” nasıl mümkündür? Hekimlik, hayat ve ölüm üzerindeki yarı-tanrısal iddiasının berisinde; nasıl olanca alçakgönüllülüğü, olanca merakı ve olanca heyecanıyla, hayatla ve ölümle meşgul bir zanaata dönüşebilir?
Özen B. Demir, hem teorinin, sadece tıp eleştirisi literatürünün değil “bütün” sosyal teorinin alet-edevatına el atarak, hem de hekim biyografilerine, deneyimlerine, hekimliğin toplumsal tarihine eğilerek, bu sorular etrafında geziyor. “Meslek” bilgisine hâkim, fakat ona dışarıdan bakarak… Adeta “hasta yakını” şefkatini, çaresizliğini ve cehaletini de kuşanmış bir uzman gibi!
Tanıl BORA