#smrgDERGİ Türk Edebiyatı Dergisi Sayı: 600 Ekim 2023 - 2023
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
-5339999996069
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
20x27
Sayfa Sayısı:
824
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
665,00
Havale/EFT ile:
645,05
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199217042
603663
https://www.simurgkitabevi.com/turk-edebiyati-dergisi-sayi-600-ekim-2023-2023
Türk Edebiyatı Dergisi Sayı: 600 Ekim 2023 - 2023 #smrgDERGİ
665.00
Sevgili Türk Edebiyatı okurları,
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılını idrak ettiğimiz bugünlerde, sizleri dergimizin 600. sayısıyla selamlamanın gururunu yaşıyoruz. Dünyaya hükmetmiş bir cihan devletinden sonra âdeta küllerinden doğan Cumhuriyetimizin 51 yılına tanık olan dergimiz; bu yıllar içinde millî ve manevi değerlerimizi merkeze alan, kendi medeniyet köklerimize yaslanarak “yeni”yi inşa etmeye çalışan bir anlayışla yarım asırdan bu yana nesiller arasında mazi ile atiyi birleştiren sağlam bir köprü olmuştur. Başta, kurucumuz Şeyhülmuharrirîn Ahmet Kabaklı olmak üzere, onun çevresinde toplanan ilim ve sanat erbabının inşa ettikleri bu köprünün üzerinden geçen kutlu yolu devam ettirmek -itiraf edeyim ki- benim hayallerimin ötesinde bir şeydi. Kerpiç damlı bir köy evinde doğup büyüsem de çocukluğumdan itibaren o evde gördüğüm, aşinası olduğum, ilk gençlik yıllarımdan itibaren okuduğum bu derginin “Sanat Fidanlığı” bölümünde yer alabilmek en büyük arzumdu, o yıllarda orada yer alamadım. Ama şimdi bu derginin 600. sayısına bu satırları yazmak benim için en büyük bahtiyarlıktır.
Aylık bir dergiyi çıkarmak ve her ay ağır bir yükten kurtulurken, çıkardığınız derginin mürekkebi kurumadan gelecek sayının yükünü omuzlamak gerçekten müşkül bir iş. Eğer bu dergi; kendi çizgisiyle yarım asırdır edebiyatımızın, sanatımızın, fikir hayatımızın merkezinde yer almışsa taşıdığınız mesuliyetin ve omuzladığınız yükün daha ağır olması kaçınılmaz. Şüphesiz bunu en iyi, dergiciliğe gönül verenler ve o cefayı çekenler bilir. Öte yandan basım ve dağıtım maliyetlerinin sürekli artması, okuyucu ilgisinin giderek azalması, yazar kadrosunun daralması, genç nesillerin dergilerden ziyade internet ortamına meyletmesi edebiyat dergiciliğinin önündeki en önemli meseleler olarak karşımızda duruyor. Son yıllarda neredeyse her ay, yayın hayatına son vermiş bir derginin veda yazısıyla karşılaşıyoruz. Kapanan her dergi, edebiyat dünyamızda kendi renkleri ve ışıklarıyla yer alan bir şehrin, şiddetli bir depremle birdenbire yok olması gibi bir şey. Her ay edebiyat dünyamızdan bir renk daha eksiliyor, biraz daha solgunlaşıyor dünyamız. Elbette bu güçlüklere direnmek, mücadele etmek gerekiyor ama öyle bir ortamda yayın yapmak durumundayız ki artık matbaalar baskı için teklif verirken, teklif mektuplarına “Üç gün için geçerlidir.” şerhini düşüyorlar. Dolayısıyla dergimizi her ay farklı bir ücret ödeyerek çıkarmak zorunda kalıyoruz. Türk Edebiyatı dergisinin adı, eğer bugüne kadar kapanan dergiler antolojisinde yer almamışsa, bunu öncelikle, dergimizin arkasında yıkılmaz bir kale gibi duran Türk Edebiyatı Vakfına, dergimiz çıktığı günden bu yana büyük bir sadakatle bizleri destekleyen okuyucularımıza, kurumlarımıza ve her zaman fedakârlık göstererek yazılarıyla sayfalarımıza ruh veren yazarlarımıza borçluyuz. Türk edebiyatı tarihinde kutlu bir ocak, bir mektep, bir edebî mahfil olarak varlığını devam ettiren dergimizin 700. sayısına bizler yetişir miyiz, bilmiyorum. Bu bayrağı devralacak, o sayıyı çıkaracak olan genç kardeşlerimize buradan selamlar yolluyor, başarılar diliyorum. Bu sayıyı hazırlarken geçmişe de dönüp bakmak istedim. Dergimizin arşivinde gezinirken ister istemez ilk sayılara ilişti gözlerim. Sararmış, yıpranmış sayfaları tararken elli bir yıl süren uzun bir yolculuk yaptığımı düşündüm. Adı bu sayfalarda ebedîleşmiş nice yazarlar, şairler ve bilim insanlarıyla tadına doyulmaz sohbetler ettik sanki. Bu dergiye emek vermiş, katkıda bulunmuş o güzel insanlardan ahirete irtihal edenlere yüce Tanrı'dan rahmet, yaşayanlara uzun, sağlıklı bir ömür niyaz ediyorum. Bugünkü varlığımızı o güzide insanlara, o kahramanlara borçluyuz. Edebiyat dergileri bir tezle; edebiyat, sanat, kültür alanlarında belli bir düşünceyi savunan kurucu kadrolarla şekillenerek ortaya çıkıyor, böyle de olmalıdır. Ancak kurucu kadroların dergi vasıtasıyla yetiştirdiği genç yetenekler, sağlıklı bir şekilde derginin yazar kadrosuna eklemlenemiyorsa, dergilerin yayın hayatını devam ettirmesi de güçleşiyor. Dergimizin arşivinde dolaşırken bu zincirin halkalarının aralandığını, bağların inceldiğini, kopuşların olduğunu itiraf etmek gerekir. Genç yetenekleri keşfetmek, bu geleneğin zincirine eklemek ve aynı çizgide bir süreklilik sağlamak en büyük dileğim. Ancak 500. sayımıza yazdığı hasbıhalde genel yayın yönetmenimiz Beşir Ayvazoğlu'nun da “Kesin bir dille, bunu başardık diyemiyorum.” cümlesiyle şikâyet ettiği bir durum bu. Ben de bunu henüz gerçekleştirememenin hüznünü yaşıyorum. Bu görevi daha ne kadar yürüteceğimi bilmiyorum ancak bu görev boyunca tek amacım, adını ilk kez bu derginin sayfalarında duyuran, ileride edebiyatımızda söz sahibi olacak genç istidatları keşfetmek ve edebiyat dünyasına kazandırmak olacaktır. Geçtiğimiz yıl, yazı işleri müdürlerimiz Enver Uğur Aykol ve Saâdet Örmeci'yle gelecek sayıları planlarken “Cumhuriyetimizin 100. Yılı” için özel bir sayı çıkarmayı düşünmüştük. Doğrusu söylemek gerekirse bu özel sayının, dergimizin 600. sayısına denk geleceğini sonradan fark ettik. Yayın kurulu üyelerimizle bir yıl önce yaptığımız toplantıda, bu özel sayının, Cumhuriyetimizin yüz yılını kuşatan abide bir sayı olmasını kararlaştırdık. Her bir konuyla ilgili alan editörleri belirledik. Bu konuda bize yol gösteren yayın kurulu üyelerimize ve sorumluluk üstlenen alan editörlerimize ve her alanda değerli yazılarıyla katkı sunan akademisyenlerimize teşekkürü borç biliyorum. Cumhuriyetimizin 100. yılına hasrettiğimiz bu özel sayıda ilk dosyamız, Türk edebiyatının en çok tartışılan türü olan şiirle ilgili. Dosyamızı Alâattin Karaca'nın editörlüğünde hazırladık. Gulzar Mammadova'nın “Cumhuriyet Dönemi Türk Şiirine Genel Bir Bakış” adlı makalesiyle başlayan dosyamızda, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Nâzım Hikmet, Ziya Osman Saba, İlhan Berk, Edip Cansever, Sezai Karakoç, Ece Ayhan, Turgut Uyar, Âsaf Hâlet Çelebi, Orhan Veli gibi şairlerin poetikalarının merkeze alındığı makaleleri bulacaksınız. Ayrıca bu dosyamızda Garip Hareketi, Mavi Şiir Hareketi, Hisar Şiiri, İkinci Yeni ve 12 Eylül sonrası Türk şiiriyle ilgili kapsamlı değerlendirmeler var. Okuyucularımızın, bu dosyada Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin yüz yıllık macerasını izleyebileceğini umuyorum. İkinci dosyamız Cumhuriyet dönemi Türk hikâyesi… Dosyamızın editörlüğünü Necati Tonga yaptı. Necip Tosun'un, “Hikâyemizin 100 Yılı” adlı makalesiyle açılan dosyamızda değerli yazarlarımız Türk edebiyatında hikâye ve hikâyeciliğimizi dönemler hâlinde incelediler. Cumhuriyet'in başlangıcından 1950'ye kadar olan hikâye serüvenimizi Nesime Ceyhan Akça kaleme aldı. 1950'li yılların Türk öykücülüğünü Abdullah Ezik, 1950-1975 arası Türk hikâyesini Serap Aslan Cobutoğlu, 2000 sonrası Türk öykücülüğünü ise Meral Demiryürek, Haydar Aslan, İrem Saltay ve Yağmur Yılmaz kaleme aldı. Bu dosyamızda Sabahattin Ali ve Memduh Şevket Esendal'ın hikâyesiyle ilgili üç makale de yer alıyor. Funda Bulut ise hikâye dosyasına kadın penceresinden bakıyor. Bulut, “Kadını Yazan Kadın Yazarlar” başlıklı yazısıyla 1975-2000 yılları arasındaki Türk hikâyesinde kadın temasını ele alıyor. Hayli kapsayıcı ve birleştirici bir bakış açısıyla Türk hikâyesine katkı sağlayan tüm yazarları, bu dosyamızda anmaya çalıştık. Ayrıca kalem ehliyle yaptığımız Cumhuriyet dönemi hikâyesine dair soruşturma da bu dosyanın önemli bir bölümünü oluşturuyor. Cumhuriyet dönemi basın ve matbuat dosyamızın editörlüğünü Tayfun Haykır yaptı. Bir edebiyat dergisi olarak Cumhuriyet tarihimizde önemli süreli yayınları ele aldığımız bu dosyada hikâye dergilerinden yıllıklara, şiir dergilerinden milliyetçi muhafazakâr dergilere kadar Cumhuriyet tarihimizdeki tüm mecmua ve süreli yayınlarının basın-matbuat hayatımızdaki serüvenine tanık olacaksınız. Dosya editörümüz Tayfun Haykır ve Feyza Zeynep Erdoğan, başlangıcından günümüze edebiyat yıllıklarını incelediler. Dosyaya katkı sağlayan Dinçer Apaydın'ın makalesinde erken Cumhuriyet döneminde bir yıldız gibi parlayıp aniden sönen edebiyat dergilerini; Alper Şenadam, Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslüman, milliyetçi-muhafazakar dergileri; Merve Akbaş, süreli yayın sahibi şairlerimizi; Saadet Çetin Yıldırım, 1930-1950 yılları arasında süreli yayınlarda Balkanlara olan ilgiyi; İsa Koyuncu hikâye dergiciliğimizi; Mehmet Can Doğan, Cumhuriyet döneminin şiir dergilerini; Necmettin Turinay, 1930'larda öne çıkan bazı edebiyat eleştirmenlerini ele aldılar. Merve Sevde Selvi ise Cumhuriyet dönemi süreli yayıncılığında yarım asırlık bir edebiyat ve kültür ocağı olarak nitelendirdiği dergimiz hakkında yazdı. Ayrıca Türk Edebiyatı dergisinin basın tarihimizdeki yerine dair kapsamlı bir soruşturmayı da bu bölümde okuyabilirsiniz. Şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti'nin 100 yıllık tarihinde en çok tartışılan konulardan biri de eğitim olmuştur. Eğitim dosyamızın editörü Ali Fuat Arıcı ve dosya yazarlarımız, yüz yıllık eğitim serüvenimizin serencamını dile getirirken güncel meselelere de temas ediyorlar. Bu dosyamızda Cumhuriyet'in kurulurken millî eğitim ve temel değerleri Mustafa Gündüz, Türk eğitim sisteminin amaçları ve felsefesini Kürşad Yılmaz, eğitimde ölçme ve değerlendirme meselesini Mustafa Otrar, Türkçe eğitimi meselesini Talat Aytan ve Nur Hilal Emre, Cumhuriyet döneminin meşhur edebiyat öğretmenlerini Nurullah Esendemir eğitim sistemimiz ve sorunlarını Erol Duran ve Tufan Bitir, Atatürk'ün eğitim ve kültür vizyonunu Sakin Öner, eğitimde fırsat eşitliği meselesini ise Talat Atmaca, Semih Tat ve Ali Gölmez kaleme aldılar. Cumhuriyet döneminde önemli bir tartışma konusu da tiyatro olmuştur. Tiyatro dosyamızın editörlüğünü Mehmet Konuk ve Mehmet Güneş yaptı. Bu dosyamızda öncelikle Suna Keskin ile tiyatronun hatıra defterine göz atacaksınız. Dosya yazarlarımızdan Ali Osman Çelik, Darülbedayi'nin doğuşunu; Derya Özer Turan, Devlet Tiyatrosundan Devlet Tiyatrolarına geçişimizi; Asuman Çakır, sahneden beyaz perdeye geçen tiyatro oyuncularını; Nihat Alpteki tiyatromuzun yüz yıllık serüvenini; Canan Sevinç, Türk kadının sahneyle imtihanını; İhsan Safi, Tanzimat tiyatrosu ve siyaset başlığında Abdülhak Hâmid Tarhan'ı; Koray Üstün, Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e tiyatromuzu; Yaşar Şenler, Muhittin Mekki ve eseri Nâhid'i; Can Şen, Cumhuriyet dönemi Türk tiyatrosuna eleştirileri; Mustafa Karabulut, Necip Fazıl Kısakürek'in Reis Bey adlı eserini; Büşra Temel, Güngör Dilmen'in tiyatrolarında Millî Mücadele'yi; Doğukan Ali Paker, tiyatroda teknolojik araçların eleştirisini; Sefa Yüce ise Antigone'nin adalet arayışını kaleme aldılar.
Sinema dosyamızın editörü Mehmet Güneş ve dosya yazarlarımız ise Türk sinemasının ilk örneklerinden Yeşilçam dönemine kadar geniş bir zaman dilimini inceliyorlar. Hatice Aybay, Sinemaların gazetelerdeki yansımalarını; Mehmet Kurtoğlu, Türk sinemasına dair okumaları; Özlem Kale, edebiyattan beyaz perdeye Halide Edib Adıvar'ın Vurun Kahpeye eserini; Aliye Uslu Üstten, fantastik türün sinema uyarlamalarını; Müzeyyen Altunbay, çizgi romanların sinema serüvenini; Canan Olpak Koç ve Yavuz Ahmet ise sinemaya dair eleştirileri kaleme aldılar.
Dosyalarımızın ardından hayli mühim üç makale yer alıyor. Bu yazılar müstakil olsa da içeriğiyle bir dosya hüviyetinde. Mesut Şen'in kaleme aldığı ve Türk dilinin tarihini ortaya koyduğu makalesi oldukça kapsamlı ve neredeyse kitap hacminde. Şen; Türk dilinin tarihini, lehçelere ayrılmasını ve Cumhuriyet dönemindeki dil tartışmalarını akademik bir zeminde sunuyor okurlara. İkinci yazının müellifi ise Yakup Çelik. Çelik, romanımızın yüz yılını ele aldığı makalesinde Cumhuriyet dönemi Türk romanına dair detaylı ve doyurucu bilgiler veriyor. Nuray Alper ise dergimizin 600. sayısının bu sayımıza Cumhuriyet döneminde deneme konusunu ele aldığı makalesiyle ciddi bir katkı sunuyor. Ayrıca bu sayımızda Sadık K. Tural, “Şiirin Oluşumunda ‘Yel/Rüzgâr' Ögesi”; M. Mehdi Ergüzel, “Türk Edebiyatı Dergisinin 600. Sayısının Düşündürdükleri”; Muharrem Dayanç, “Yüzyılın İddiası: Yabancılara Türkçe Öğretmek”; Yasemin Ulutürk Sakarya, “Saltanattan Cumhuriyet'e Geçiş Sürecinde Kişilerin Kavram Temsili” adlı makaleleriyle; Şerif Aydemir, “Karanlıktaki Beyaz Kuşlar” adlı denemesiyle; Engin Kükrer ise “Emanet” adlı hikâyesiyle yer alıyorlar. 600 sayımıza şiirleriyle katkı sunan şairlerimiz ise Yahya Akengin, Nurullah Genç, Mustafa Ruhi Şirin, Şadi Oğuzhan, Abuzar Turan, Ganire Paşayeva ve Aysel Hanlarkızı.
Bu sayımızın hazırlanmasında başta yayın kurulu üyelerimiz, alan editörlerimiz ve yazarlarımız olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı kutlu olsun… - İmdat Avşar, Genel Yayın Yönetmeni
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılını idrak ettiğimiz bugünlerde, sizleri dergimizin 600. sayısıyla selamlamanın gururunu yaşıyoruz. Dünyaya hükmetmiş bir cihan devletinden sonra âdeta küllerinden doğan Cumhuriyetimizin 51 yılına tanık olan dergimiz; bu yıllar içinde millî ve manevi değerlerimizi merkeze alan, kendi medeniyet köklerimize yaslanarak “yeni”yi inşa etmeye çalışan bir anlayışla yarım asırdan bu yana nesiller arasında mazi ile atiyi birleştiren sağlam bir köprü olmuştur. Başta, kurucumuz Şeyhülmuharrirîn Ahmet Kabaklı olmak üzere, onun çevresinde toplanan ilim ve sanat erbabının inşa ettikleri bu köprünün üzerinden geçen kutlu yolu devam ettirmek -itiraf edeyim ki- benim hayallerimin ötesinde bir şeydi. Kerpiç damlı bir köy evinde doğup büyüsem de çocukluğumdan itibaren o evde gördüğüm, aşinası olduğum, ilk gençlik yıllarımdan itibaren okuduğum bu derginin “Sanat Fidanlığı” bölümünde yer alabilmek en büyük arzumdu, o yıllarda orada yer alamadım. Ama şimdi bu derginin 600. sayısına bu satırları yazmak benim için en büyük bahtiyarlıktır.
Aylık bir dergiyi çıkarmak ve her ay ağır bir yükten kurtulurken, çıkardığınız derginin mürekkebi kurumadan gelecek sayının yükünü omuzlamak gerçekten müşkül bir iş. Eğer bu dergi; kendi çizgisiyle yarım asırdır edebiyatımızın, sanatımızın, fikir hayatımızın merkezinde yer almışsa taşıdığınız mesuliyetin ve omuzladığınız yükün daha ağır olması kaçınılmaz. Şüphesiz bunu en iyi, dergiciliğe gönül verenler ve o cefayı çekenler bilir. Öte yandan basım ve dağıtım maliyetlerinin sürekli artması, okuyucu ilgisinin giderek azalması, yazar kadrosunun daralması, genç nesillerin dergilerden ziyade internet ortamına meyletmesi edebiyat dergiciliğinin önündeki en önemli meseleler olarak karşımızda duruyor. Son yıllarda neredeyse her ay, yayın hayatına son vermiş bir derginin veda yazısıyla karşılaşıyoruz. Kapanan her dergi, edebiyat dünyamızda kendi renkleri ve ışıklarıyla yer alan bir şehrin, şiddetli bir depremle birdenbire yok olması gibi bir şey. Her ay edebiyat dünyamızdan bir renk daha eksiliyor, biraz daha solgunlaşıyor dünyamız. Elbette bu güçlüklere direnmek, mücadele etmek gerekiyor ama öyle bir ortamda yayın yapmak durumundayız ki artık matbaalar baskı için teklif verirken, teklif mektuplarına “Üç gün için geçerlidir.” şerhini düşüyorlar. Dolayısıyla dergimizi her ay farklı bir ücret ödeyerek çıkarmak zorunda kalıyoruz. Türk Edebiyatı dergisinin adı, eğer bugüne kadar kapanan dergiler antolojisinde yer almamışsa, bunu öncelikle, dergimizin arkasında yıkılmaz bir kale gibi duran Türk Edebiyatı Vakfına, dergimiz çıktığı günden bu yana büyük bir sadakatle bizleri destekleyen okuyucularımıza, kurumlarımıza ve her zaman fedakârlık göstererek yazılarıyla sayfalarımıza ruh veren yazarlarımıza borçluyuz. Türk edebiyatı tarihinde kutlu bir ocak, bir mektep, bir edebî mahfil olarak varlığını devam ettiren dergimizin 700. sayısına bizler yetişir miyiz, bilmiyorum. Bu bayrağı devralacak, o sayıyı çıkaracak olan genç kardeşlerimize buradan selamlar yolluyor, başarılar diliyorum. Bu sayıyı hazırlarken geçmişe de dönüp bakmak istedim. Dergimizin arşivinde gezinirken ister istemez ilk sayılara ilişti gözlerim. Sararmış, yıpranmış sayfaları tararken elli bir yıl süren uzun bir yolculuk yaptığımı düşündüm. Adı bu sayfalarda ebedîleşmiş nice yazarlar, şairler ve bilim insanlarıyla tadına doyulmaz sohbetler ettik sanki. Bu dergiye emek vermiş, katkıda bulunmuş o güzel insanlardan ahirete irtihal edenlere yüce Tanrı'dan rahmet, yaşayanlara uzun, sağlıklı bir ömür niyaz ediyorum. Bugünkü varlığımızı o güzide insanlara, o kahramanlara borçluyuz. Edebiyat dergileri bir tezle; edebiyat, sanat, kültür alanlarında belli bir düşünceyi savunan kurucu kadrolarla şekillenerek ortaya çıkıyor, böyle de olmalıdır. Ancak kurucu kadroların dergi vasıtasıyla yetiştirdiği genç yetenekler, sağlıklı bir şekilde derginin yazar kadrosuna eklemlenemiyorsa, dergilerin yayın hayatını devam ettirmesi de güçleşiyor. Dergimizin arşivinde dolaşırken bu zincirin halkalarının aralandığını, bağların inceldiğini, kopuşların olduğunu itiraf etmek gerekir. Genç yetenekleri keşfetmek, bu geleneğin zincirine eklemek ve aynı çizgide bir süreklilik sağlamak en büyük dileğim. Ancak 500. sayımıza yazdığı hasbıhalde genel yayın yönetmenimiz Beşir Ayvazoğlu'nun da “Kesin bir dille, bunu başardık diyemiyorum.” cümlesiyle şikâyet ettiği bir durum bu. Ben de bunu henüz gerçekleştirememenin hüznünü yaşıyorum. Bu görevi daha ne kadar yürüteceğimi bilmiyorum ancak bu görev boyunca tek amacım, adını ilk kez bu derginin sayfalarında duyuran, ileride edebiyatımızda söz sahibi olacak genç istidatları keşfetmek ve edebiyat dünyasına kazandırmak olacaktır. Geçtiğimiz yıl, yazı işleri müdürlerimiz Enver Uğur Aykol ve Saâdet Örmeci'yle gelecek sayıları planlarken “Cumhuriyetimizin 100. Yılı” için özel bir sayı çıkarmayı düşünmüştük. Doğrusu söylemek gerekirse bu özel sayının, dergimizin 600. sayısına denk geleceğini sonradan fark ettik. Yayın kurulu üyelerimizle bir yıl önce yaptığımız toplantıda, bu özel sayının, Cumhuriyetimizin yüz yılını kuşatan abide bir sayı olmasını kararlaştırdık. Her bir konuyla ilgili alan editörleri belirledik. Bu konuda bize yol gösteren yayın kurulu üyelerimize ve sorumluluk üstlenen alan editörlerimize ve her alanda değerli yazılarıyla katkı sunan akademisyenlerimize teşekkürü borç biliyorum. Cumhuriyetimizin 100. yılına hasrettiğimiz bu özel sayıda ilk dosyamız, Türk edebiyatının en çok tartışılan türü olan şiirle ilgili. Dosyamızı Alâattin Karaca'nın editörlüğünde hazırladık. Gulzar Mammadova'nın “Cumhuriyet Dönemi Türk Şiirine Genel Bir Bakış” adlı makalesiyle başlayan dosyamızda, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Nâzım Hikmet, Ziya Osman Saba, İlhan Berk, Edip Cansever, Sezai Karakoç, Ece Ayhan, Turgut Uyar, Âsaf Hâlet Çelebi, Orhan Veli gibi şairlerin poetikalarının merkeze alındığı makaleleri bulacaksınız. Ayrıca bu dosyamızda Garip Hareketi, Mavi Şiir Hareketi, Hisar Şiiri, İkinci Yeni ve 12 Eylül sonrası Türk şiiriyle ilgili kapsamlı değerlendirmeler var. Okuyucularımızın, bu dosyada Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin yüz yıllık macerasını izleyebileceğini umuyorum. İkinci dosyamız Cumhuriyet dönemi Türk hikâyesi… Dosyamızın editörlüğünü Necati Tonga yaptı. Necip Tosun'un, “Hikâyemizin 100 Yılı” adlı makalesiyle açılan dosyamızda değerli yazarlarımız Türk edebiyatında hikâye ve hikâyeciliğimizi dönemler hâlinde incelediler. Cumhuriyet'in başlangıcından 1950'ye kadar olan hikâye serüvenimizi Nesime Ceyhan Akça kaleme aldı. 1950'li yılların Türk öykücülüğünü Abdullah Ezik, 1950-1975 arası Türk hikâyesini Serap Aslan Cobutoğlu, 2000 sonrası Türk öykücülüğünü ise Meral Demiryürek, Haydar Aslan, İrem Saltay ve Yağmur Yılmaz kaleme aldı. Bu dosyamızda Sabahattin Ali ve Memduh Şevket Esendal'ın hikâyesiyle ilgili üç makale de yer alıyor. Funda Bulut ise hikâye dosyasına kadın penceresinden bakıyor. Bulut, “Kadını Yazan Kadın Yazarlar” başlıklı yazısıyla 1975-2000 yılları arasındaki Türk hikâyesinde kadın temasını ele alıyor. Hayli kapsayıcı ve birleştirici bir bakış açısıyla Türk hikâyesine katkı sağlayan tüm yazarları, bu dosyamızda anmaya çalıştık. Ayrıca kalem ehliyle yaptığımız Cumhuriyet dönemi hikâyesine dair soruşturma da bu dosyanın önemli bir bölümünü oluşturuyor. Cumhuriyet dönemi basın ve matbuat dosyamızın editörlüğünü Tayfun Haykır yaptı. Bir edebiyat dergisi olarak Cumhuriyet tarihimizde önemli süreli yayınları ele aldığımız bu dosyada hikâye dergilerinden yıllıklara, şiir dergilerinden milliyetçi muhafazakâr dergilere kadar Cumhuriyet tarihimizdeki tüm mecmua ve süreli yayınlarının basın-matbuat hayatımızdaki serüvenine tanık olacaksınız. Dosya editörümüz Tayfun Haykır ve Feyza Zeynep Erdoğan, başlangıcından günümüze edebiyat yıllıklarını incelediler. Dosyaya katkı sağlayan Dinçer Apaydın'ın makalesinde erken Cumhuriyet döneminde bir yıldız gibi parlayıp aniden sönen edebiyat dergilerini; Alper Şenadam, Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslüman, milliyetçi-muhafazakar dergileri; Merve Akbaş, süreli yayın sahibi şairlerimizi; Saadet Çetin Yıldırım, 1930-1950 yılları arasında süreli yayınlarda Balkanlara olan ilgiyi; İsa Koyuncu hikâye dergiciliğimizi; Mehmet Can Doğan, Cumhuriyet döneminin şiir dergilerini; Necmettin Turinay, 1930'larda öne çıkan bazı edebiyat eleştirmenlerini ele aldılar. Merve Sevde Selvi ise Cumhuriyet dönemi süreli yayıncılığında yarım asırlık bir edebiyat ve kültür ocağı olarak nitelendirdiği dergimiz hakkında yazdı. Ayrıca Türk Edebiyatı dergisinin basın tarihimizdeki yerine dair kapsamlı bir soruşturmayı da bu bölümde okuyabilirsiniz. Şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti'nin 100 yıllık tarihinde en çok tartışılan konulardan biri de eğitim olmuştur. Eğitim dosyamızın editörü Ali Fuat Arıcı ve dosya yazarlarımız, yüz yıllık eğitim serüvenimizin serencamını dile getirirken güncel meselelere de temas ediyorlar. Bu dosyamızda Cumhuriyet'in kurulurken millî eğitim ve temel değerleri Mustafa Gündüz, Türk eğitim sisteminin amaçları ve felsefesini Kürşad Yılmaz, eğitimde ölçme ve değerlendirme meselesini Mustafa Otrar, Türkçe eğitimi meselesini Talat Aytan ve Nur Hilal Emre, Cumhuriyet döneminin meşhur edebiyat öğretmenlerini Nurullah Esendemir eğitim sistemimiz ve sorunlarını Erol Duran ve Tufan Bitir, Atatürk'ün eğitim ve kültür vizyonunu Sakin Öner, eğitimde fırsat eşitliği meselesini ise Talat Atmaca, Semih Tat ve Ali Gölmez kaleme aldılar. Cumhuriyet döneminde önemli bir tartışma konusu da tiyatro olmuştur. Tiyatro dosyamızın editörlüğünü Mehmet Konuk ve Mehmet Güneş yaptı. Bu dosyamızda öncelikle Suna Keskin ile tiyatronun hatıra defterine göz atacaksınız. Dosya yazarlarımızdan Ali Osman Çelik, Darülbedayi'nin doğuşunu; Derya Özer Turan, Devlet Tiyatrosundan Devlet Tiyatrolarına geçişimizi; Asuman Çakır, sahneden beyaz perdeye geçen tiyatro oyuncularını; Nihat Alpteki tiyatromuzun yüz yıllık serüvenini; Canan Sevinç, Türk kadının sahneyle imtihanını; İhsan Safi, Tanzimat tiyatrosu ve siyaset başlığında Abdülhak Hâmid Tarhan'ı; Koray Üstün, Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e tiyatromuzu; Yaşar Şenler, Muhittin Mekki ve eseri Nâhid'i; Can Şen, Cumhuriyet dönemi Türk tiyatrosuna eleştirileri; Mustafa Karabulut, Necip Fazıl Kısakürek'in Reis Bey adlı eserini; Büşra Temel, Güngör Dilmen'in tiyatrolarında Millî Mücadele'yi; Doğukan Ali Paker, tiyatroda teknolojik araçların eleştirisini; Sefa Yüce ise Antigone'nin adalet arayışını kaleme aldılar.
Sinema dosyamızın editörü Mehmet Güneş ve dosya yazarlarımız ise Türk sinemasının ilk örneklerinden Yeşilçam dönemine kadar geniş bir zaman dilimini inceliyorlar. Hatice Aybay, Sinemaların gazetelerdeki yansımalarını; Mehmet Kurtoğlu, Türk sinemasına dair okumaları; Özlem Kale, edebiyattan beyaz perdeye Halide Edib Adıvar'ın Vurun Kahpeye eserini; Aliye Uslu Üstten, fantastik türün sinema uyarlamalarını; Müzeyyen Altunbay, çizgi romanların sinema serüvenini; Canan Olpak Koç ve Yavuz Ahmet ise sinemaya dair eleştirileri kaleme aldılar.
Dosyalarımızın ardından hayli mühim üç makale yer alıyor. Bu yazılar müstakil olsa da içeriğiyle bir dosya hüviyetinde. Mesut Şen'in kaleme aldığı ve Türk dilinin tarihini ortaya koyduğu makalesi oldukça kapsamlı ve neredeyse kitap hacminde. Şen; Türk dilinin tarihini, lehçelere ayrılmasını ve Cumhuriyet dönemindeki dil tartışmalarını akademik bir zeminde sunuyor okurlara. İkinci yazının müellifi ise Yakup Çelik. Çelik, romanımızın yüz yılını ele aldığı makalesinde Cumhuriyet dönemi Türk romanına dair detaylı ve doyurucu bilgiler veriyor. Nuray Alper ise dergimizin 600. sayısının bu sayımıza Cumhuriyet döneminde deneme konusunu ele aldığı makalesiyle ciddi bir katkı sunuyor. Ayrıca bu sayımızda Sadık K. Tural, “Şiirin Oluşumunda ‘Yel/Rüzgâr' Ögesi”; M. Mehdi Ergüzel, “Türk Edebiyatı Dergisinin 600. Sayısının Düşündürdükleri”; Muharrem Dayanç, “Yüzyılın İddiası: Yabancılara Türkçe Öğretmek”; Yasemin Ulutürk Sakarya, “Saltanattan Cumhuriyet'e Geçiş Sürecinde Kişilerin Kavram Temsili” adlı makaleleriyle; Şerif Aydemir, “Karanlıktaki Beyaz Kuşlar” adlı denemesiyle; Engin Kükrer ise “Emanet” adlı hikâyesiyle yer alıyorlar. 600 sayımıza şiirleriyle katkı sunan şairlerimiz ise Yahya Akengin, Nurullah Genç, Mustafa Ruhi Şirin, Şadi Oğuzhan, Abuzar Turan, Ganire Paşayeva ve Aysel Hanlarkızı.
Bu sayımızın hazırlanmasında başta yayın kurulu üyelerimiz, alan editörlerimiz ve yazarlarımız olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı kutlu olsun… - İmdat Avşar, Genel Yayın Yönetmeni
Sevgili Türk Edebiyatı okurları,
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılını idrak ettiğimiz bugünlerde, sizleri dergimizin 600. sayısıyla selamlamanın gururunu yaşıyoruz. Dünyaya hükmetmiş bir cihan devletinden sonra âdeta küllerinden doğan Cumhuriyetimizin 51 yılına tanık olan dergimiz; bu yıllar içinde millî ve manevi değerlerimizi merkeze alan, kendi medeniyet köklerimize yaslanarak “yeni”yi inşa etmeye çalışan bir anlayışla yarım asırdan bu yana nesiller arasında mazi ile atiyi birleştiren sağlam bir köprü olmuştur. Başta, kurucumuz Şeyhülmuharrirîn Ahmet Kabaklı olmak üzere, onun çevresinde toplanan ilim ve sanat erbabının inşa ettikleri bu köprünün üzerinden geçen kutlu yolu devam ettirmek -itiraf edeyim ki- benim hayallerimin ötesinde bir şeydi. Kerpiç damlı bir köy evinde doğup büyüsem de çocukluğumdan itibaren o evde gördüğüm, aşinası olduğum, ilk gençlik yıllarımdan itibaren okuduğum bu derginin “Sanat Fidanlığı” bölümünde yer alabilmek en büyük arzumdu, o yıllarda orada yer alamadım. Ama şimdi bu derginin 600. sayısına bu satırları yazmak benim için en büyük bahtiyarlıktır.
Aylık bir dergiyi çıkarmak ve her ay ağır bir yükten kurtulurken, çıkardığınız derginin mürekkebi kurumadan gelecek sayının yükünü omuzlamak gerçekten müşkül bir iş. Eğer bu dergi; kendi çizgisiyle yarım asırdır edebiyatımızın, sanatımızın, fikir hayatımızın merkezinde yer almışsa taşıdığınız mesuliyetin ve omuzladığınız yükün daha ağır olması kaçınılmaz. Şüphesiz bunu en iyi, dergiciliğe gönül verenler ve o cefayı çekenler bilir. Öte yandan basım ve dağıtım maliyetlerinin sürekli artması, okuyucu ilgisinin giderek azalması, yazar kadrosunun daralması, genç nesillerin dergilerden ziyade internet ortamına meyletmesi edebiyat dergiciliğinin önündeki en önemli meseleler olarak karşımızda duruyor. Son yıllarda neredeyse her ay, yayın hayatına son vermiş bir derginin veda yazısıyla karşılaşıyoruz. Kapanan her dergi, edebiyat dünyamızda kendi renkleri ve ışıklarıyla yer alan bir şehrin, şiddetli bir depremle birdenbire yok olması gibi bir şey. Her ay edebiyat dünyamızdan bir renk daha eksiliyor, biraz daha solgunlaşıyor dünyamız. Elbette bu güçlüklere direnmek, mücadele etmek gerekiyor ama öyle bir ortamda yayın yapmak durumundayız ki artık matbaalar baskı için teklif verirken, teklif mektuplarına “Üç gün için geçerlidir.” şerhini düşüyorlar. Dolayısıyla dergimizi her ay farklı bir ücret ödeyerek çıkarmak zorunda kalıyoruz. Türk Edebiyatı dergisinin adı, eğer bugüne kadar kapanan dergiler antolojisinde yer almamışsa, bunu öncelikle, dergimizin arkasında yıkılmaz bir kale gibi duran Türk Edebiyatı Vakfına, dergimiz çıktığı günden bu yana büyük bir sadakatle bizleri destekleyen okuyucularımıza, kurumlarımıza ve her zaman fedakârlık göstererek yazılarıyla sayfalarımıza ruh veren yazarlarımıza borçluyuz. Türk edebiyatı tarihinde kutlu bir ocak, bir mektep, bir edebî mahfil olarak varlığını devam ettiren dergimizin 700. sayısına bizler yetişir miyiz, bilmiyorum. Bu bayrağı devralacak, o sayıyı çıkaracak olan genç kardeşlerimize buradan selamlar yolluyor, başarılar diliyorum. Bu sayıyı hazırlarken geçmişe de dönüp bakmak istedim. Dergimizin arşivinde gezinirken ister istemez ilk sayılara ilişti gözlerim. Sararmış, yıpranmış sayfaları tararken elli bir yıl süren uzun bir yolculuk yaptığımı düşündüm. Adı bu sayfalarda ebedîleşmiş nice yazarlar, şairler ve bilim insanlarıyla tadına doyulmaz sohbetler ettik sanki. Bu dergiye emek vermiş, katkıda bulunmuş o güzel insanlardan ahirete irtihal edenlere yüce Tanrı'dan rahmet, yaşayanlara uzun, sağlıklı bir ömür niyaz ediyorum. Bugünkü varlığımızı o güzide insanlara, o kahramanlara borçluyuz. Edebiyat dergileri bir tezle; edebiyat, sanat, kültür alanlarında belli bir düşünceyi savunan kurucu kadrolarla şekillenerek ortaya çıkıyor, böyle de olmalıdır. Ancak kurucu kadroların dergi vasıtasıyla yetiştirdiği genç yetenekler, sağlıklı bir şekilde derginin yazar kadrosuna eklemlenemiyorsa, dergilerin yayın hayatını devam ettirmesi de güçleşiyor. Dergimizin arşivinde dolaşırken bu zincirin halkalarının aralandığını, bağların inceldiğini, kopuşların olduğunu itiraf etmek gerekir. Genç yetenekleri keşfetmek, bu geleneğin zincirine eklemek ve aynı çizgide bir süreklilik sağlamak en büyük dileğim. Ancak 500. sayımıza yazdığı hasbıhalde genel yayın yönetmenimiz Beşir Ayvazoğlu'nun da “Kesin bir dille, bunu başardık diyemiyorum.” cümlesiyle şikâyet ettiği bir durum bu. Ben de bunu henüz gerçekleştirememenin hüznünü yaşıyorum. Bu görevi daha ne kadar yürüteceğimi bilmiyorum ancak bu görev boyunca tek amacım, adını ilk kez bu derginin sayfalarında duyuran, ileride edebiyatımızda söz sahibi olacak genç istidatları keşfetmek ve edebiyat dünyasına kazandırmak olacaktır. Geçtiğimiz yıl, yazı işleri müdürlerimiz Enver Uğur Aykol ve Saâdet Örmeci'yle gelecek sayıları planlarken “Cumhuriyetimizin 100. Yılı” için özel bir sayı çıkarmayı düşünmüştük. Doğrusu söylemek gerekirse bu özel sayının, dergimizin 600. sayısına denk geleceğini sonradan fark ettik. Yayın kurulu üyelerimizle bir yıl önce yaptığımız toplantıda, bu özel sayının, Cumhuriyetimizin yüz yılını kuşatan abide bir sayı olmasını kararlaştırdık. Her bir konuyla ilgili alan editörleri belirledik. Bu konuda bize yol gösteren yayın kurulu üyelerimize ve sorumluluk üstlenen alan editörlerimize ve her alanda değerli yazılarıyla katkı sunan akademisyenlerimize teşekkürü borç biliyorum. Cumhuriyetimizin 100. yılına hasrettiğimiz bu özel sayıda ilk dosyamız, Türk edebiyatının en çok tartışılan türü olan şiirle ilgili. Dosyamızı Alâattin Karaca'nın editörlüğünde hazırladık. Gulzar Mammadova'nın “Cumhuriyet Dönemi Türk Şiirine Genel Bir Bakış” adlı makalesiyle başlayan dosyamızda, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Nâzım Hikmet, Ziya Osman Saba, İlhan Berk, Edip Cansever, Sezai Karakoç, Ece Ayhan, Turgut Uyar, Âsaf Hâlet Çelebi, Orhan Veli gibi şairlerin poetikalarının merkeze alındığı makaleleri bulacaksınız. Ayrıca bu dosyamızda Garip Hareketi, Mavi Şiir Hareketi, Hisar Şiiri, İkinci Yeni ve 12 Eylül sonrası Türk şiiriyle ilgili kapsamlı değerlendirmeler var. Okuyucularımızın, bu dosyada Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin yüz yıllık macerasını izleyebileceğini umuyorum. İkinci dosyamız Cumhuriyet dönemi Türk hikâyesi… Dosyamızın editörlüğünü Necati Tonga yaptı. Necip Tosun'un, “Hikâyemizin 100 Yılı” adlı makalesiyle açılan dosyamızda değerli yazarlarımız Türk edebiyatında hikâye ve hikâyeciliğimizi dönemler hâlinde incelediler. Cumhuriyet'in başlangıcından 1950'ye kadar olan hikâye serüvenimizi Nesime Ceyhan Akça kaleme aldı. 1950'li yılların Türk öykücülüğünü Abdullah Ezik, 1950-1975 arası Türk hikâyesini Serap Aslan Cobutoğlu, 2000 sonrası Türk öykücülüğünü ise Meral Demiryürek, Haydar Aslan, İrem Saltay ve Yağmur Yılmaz kaleme aldı. Bu dosyamızda Sabahattin Ali ve Memduh Şevket Esendal'ın hikâyesiyle ilgili üç makale de yer alıyor. Funda Bulut ise hikâye dosyasına kadın penceresinden bakıyor. Bulut, “Kadını Yazan Kadın Yazarlar” başlıklı yazısıyla 1975-2000 yılları arasındaki Türk hikâyesinde kadın temasını ele alıyor. Hayli kapsayıcı ve birleştirici bir bakış açısıyla Türk hikâyesine katkı sağlayan tüm yazarları, bu dosyamızda anmaya çalıştık. Ayrıca kalem ehliyle yaptığımız Cumhuriyet dönemi hikâyesine dair soruşturma da bu dosyanın önemli bir bölümünü oluşturuyor. Cumhuriyet dönemi basın ve matbuat dosyamızın editörlüğünü Tayfun Haykır yaptı. Bir edebiyat dergisi olarak Cumhuriyet tarihimizde önemli süreli yayınları ele aldığımız bu dosyada hikâye dergilerinden yıllıklara, şiir dergilerinden milliyetçi muhafazakâr dergilere kadar Cumhuriyet tarihimizdeki tüm mecmua ve süreli yayınlarının basın-matbuat hayatımızdaki serüvenine tanık olacaksınız. Dosya editörümüz Tayfun Haykır ve Feyza Zeynep Erdoğan, başlangıcından günümüze edebiyat yıllıklarını incelediler. Dosyaya katkı sağlayan Dinçer Apaydın'ın makalesinde erken Cumhuriyet döneminde bir yıldız gibi parlayıp aniden sönen edebiyat dergilerini; Alper Şenadam, Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslüman, milliyetçi-muhafazakar dergileri; Merve Akbaş, süreli yayın sahibi şairlerimizi; Saadet Çetin Yıldırım, 1930-1950 yılları arasında süreli yayınlarda Balkanlara olan ilgiyi; İsa Koyuncu hikâye dergiciliğimizi; Mehmet Can Doğan, Cumhuriyet döneminin şiir dergilerini; Necmettin Turinay, 1930'larda öne çıkan bazı edebiyat eleştirmenlerini ele aldılar. Merve Sevde Selvi ise Cumhuriyet dönemi süreli yayıncılığında yarım asırlık bir edebiyat ve kültür ocağı olarak nitelendirdiği dergimiz hakkında yazdı. Ayrıca Türk Edebiyatı dergisinin basın tarihimizdeki yerine dair kapsamlı bir soruşturmayı da bu bölümde okuyabilirsiniz. Şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti'nin 100 yıllık tarihinde en çok tartışılan konulardan biri de eğitim olmuştur. Eğitim dosyamızın editörü Ali Fuat Arıcı ve dosya yazarlarımız, yüz yıllık eğitim serüvenimizin serencamını dile getirirken güncel meselelere de temas ediyorlar. Bu dosyamızda Cumhuriyet'in kurulurken millî eğitim ve temel değerleri Mustafa Gündüz, Türk eğitim sisteminin amaçları ve felsefesini Kürşad Yılmaz, eğitimde ölçme ve değerlendirme meselesini Mustafa Otrar, Türkçe eğitimi meselesini Talat Aytan ve Nur Hilal Emre, Cumhuriyet döneminin meşhur edebiyat öğretmenlerini Nurullah Esendemir eğitim sistemimiz ve sorunlarını Erol Duran ve Tufan Bitir, Atatürk'ün eğitim ve kültür vizyonunu Sakin Öner, eğitimde fırsat eşitliği meselesini ise Talat Atmaca, Semih Tat ve Ali Gölmez kaleme aldılar. Cumhuriyet döneminde önemli bir tartışma konusu da tiyatro olmuştur. Tiyatro dosyamızın editörlüğünü Mehmet Konuk ve Mehmet Güneş yaptı. Bu dosyamızda öncelikle Suna Keskin ile tiyatronun hatıra defterine göz atacaksınız. Dosya yazarlarımızdan Ali Osman Çelik, Darülbedayi'nin doğuşunu; Derya Özer Turan, Devlet Tiyatrosundan Devlet Tiyatrolarına geçişimizi; Asuman Çakır, sahneden beyaz perdeye geçen tiyatro oyuncularını; Nihat Alpteki tiyatromuzun yüz yıllık serüvenini; Canan Sevinç, Türk kadının sahneyle imtihanını; İhsan Safi, Tanzimat tiyatrosu ve siyaset başlığında Abdülhak Hâmid Tarhan'ı; Koray Üstün, Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e tiyatromuzu; Yaşar Şenler, Muhittin Mekki ve eseri Nâhid'i; Can Şen, Cumhuriyet dönemi Türk tiyatrosuna eleştirileri; Mustafa Karabulut, Necip Fazıl Kısakürek'in Reis Bey adlı eserini; Büşra Temel, Güngör Dilmen'in tiyatrolarında Millî Mücadele'yi; Doğukan Ali Paker, tiyatroda teknolojik araçların eleştirisini; Sefa Yüce ise Antigone'nin adalet arayışını kaleme aldılar.
Sinema dosyamızın editörü Mehmet Güneş ve dosya yazarlarımız ise Türk sinemasının ilk örneklerinden Yeşilçam dönemine kadar geniş bir zaman dilimini inceliyorlar. Hatice Aybay, Sinemaların gazetelerdeki yansımalarını; Mehmet Kurtoğlu, Türk sinemasına dair okumaları; Özlem Kale, edebiyattan beyaz perdeye Halide Edib Adıvar'ın Vurun Kahpeye eserini; Aliye Uslu Üstten, fantastik türün sinema uyarlamalarını; Müzeyyen Altunbay, çizgi romanların sinema serüvenini; Canan Olpak Koç ve Yavuz Ahmet ise sinemaya dair eleştirileri kaleme aldılar.
Dosyalarımızın ardından hayli mühim üç makale yer alıyor. Bu yazılar müstakil olsa da içeriğiyle bir dosya hüviyetinde. Mesut Şen'in kaleme aldığı ve Türk dilinin tarihini ortaya koyduğu makalesi oldukça kapsamlı ve neredeyse kitap hacminde. Şen; Türk dilinin tarihini, lehçelere ayrılmasını ve Cumhuriyet dönemindeki dil tartışmalarını akademik bir zeminde sunuyor okurlara. İkinci yazının müellifi ise Yakup Çelik. Çelik, romanımızın yüz yılını ele aldığı makalesinde Cumhuriyet dönemi Türk romanına dair detaylı ve doyurucu bilgiler veriyor. Nuray Alper ise dergimizin 600. sayısının bu sayımıza Cumhuriyet döneminde deneme konusunu ele aldığı makalesiyle ciddi bir katkı sunuyor. Ayrıca bu sayımızda Sadık K. Tural, “Şiirin Oluşumunda ‘Yel/Rüzgâr' Ögesi”; M. Mehdi Ergüzel, “Türk Edebiyatı Dergisinin 600. Sayısının Düşündürdükleri”; Muharrem Dayanç, “Yüzyılın İddiası: Yabancılara Türkçe Öğretmek”; Yasemin Ulutürk Sakarya, “Saltanattan Cumhuriyet'e Geçiş Sürecinde Kişilerin Kavram Temsili” adlı makaleleriyle; Şerif Aydemir, “Karanlıktaki Beyaz Kuşlar” adlı denemesiyle; Engin Kükrer ise “Emanet” adlı hikâyesiyle yer alıyorlar. 600 sayımıza şiirleriyle katkı sunan şairlerimiz ise Yahya Akengin, Nurullah Genç, Mustafa Ruhi Şirin, Şadi Oğuzhan, Abuzar Turan, Ganire Paşayeva ve Aysel Hanlarkızı.
Bu sayımızın hazırlanmasında başta yayın kurulu üyelerimiz, alan editörlerimiz ve yazarlarımız olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı kutlu olsun… - İmdat Avşar, Genel Yayın Yönetmeni
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 100. yılını idrak ettiğimiz bugünlerde, sizleri dergimizin 600. sayısıyla selamlamanın gururunu yaşıyoruz. Dünyaya hükmetmiş bir cihan devletinden sonra âdeta küllerinden doğan Cumhuriyetimizin 51 yılına tanık olan dergimiz; bu yıllar içinde millî ve manevi değerlerimizi merkeze alan, kendi medeniyet köklerimize yaslanarak “yeni”yi inşa etmeye çalışan bir anlayışla yarım asırdan bu yana nesiller arasında mazi ile atiyi birleştiren sağlam bir köprü olmuştur. Başta, kurucumuz Şeyhülmuharrirîn Ahmet Kabaklı olmak üzere, onun çevresinde toplanan ilim ve sanat erbabının inşa ettikleri bu köprünün üzerinden geçen kutlu yolu devam ettirmek -itiraf edeyim ki- benim hayallerimin ötesinde bir şeydi. Kerpiç damlı bir köy evinde doğup büyüsem de çocukluğumdan itibaren o evde gördüğüm, aşinası olduğum, ilk gençlik yıllarımdan itibaren okuduğum bu derginin “Sanat Fidanlığı” bölümünde yer alabilmek en büyük arzumdu, o yıllarda orada yer alamadım. Ama şimdi bu derginin 600. sayısına bu satırları yazmak benim için en büyük bahtiyarlıktır.
Aylık bir dergiyi çıkarmak ve her ay ağır bir yükten kurtulurken, çıkardığınız derginin mürekkebi kurumadan gelecek sayının yükünü omuzlamak gerçekten müşkül bir iş. Eğer bu dergi; kendi çizgisiyle yarım asırdır edebiyatımızın, sanatımızın, fikir hayatımızın merkezinde yer almışsa taşıdığınız mesuliyetin ve omuzladığınız yükün daha ağır olması kaçınılmaz. Şüphesiz bunu en iyi, dergiciliğe gönül verenler ve o cefayı çekenler bilir. Öte yandan basım ve dağıtım maliyetlerinin sürekli artması, okuyucu ilgisinin giderek azalması, yazar kadrosunun daralması, genç nesillerin dergilerden ziyade internet ortamına meyletmesi edebiyat dergiciliğinin önündeki en önemli meseleler olarak karşımızda duruyor. Son yıllarda neredeyse her ay, yayın hayatına son vermiş bir derginin veda yazısıyla karşılaşıyoruz. Kapanan her dergi, edebiyat dünyamızda kendi renkleri ve ışıklarıyla yer alan bir şehrin, şiddetli bir depremle birdenbire yok olması gibi bir şey. Her ay edebiyat dünyamızdan bir renk daha eksiliyor, biraz daha solgunlaşıyor dünyamız. Elbette bu güçlüklere direnmek, mücadele etmek gerekiyor ama öyle bir ortamda yayın yapmak durumundayız ki artık matbaalar baskı için teklif verirken, teklif mektuplarına “Üç gün için geçerlidir.” şerhini düşüyorlar. Dolayısıyla dergimizi her ay farklı bir ücret ödeyerek çıkarmak zorunda kalıyoruz. Türk Edebiyatı dergisinin adı, eğer bugüne kadar kapanan dergiler antolojisinde yer almamışsa, bunu öncelikle, dergimizin arkasında yıkılmaz bir kale gibi duran Türk Edebiyatı Vakfına, dergimiz çıktığı günden bu yana büyük bir sadakatle bizleri destekleyen okuyucularımıza, kurumlarımıza ve her zaman fedakârlık göstererek yazılarıyla sayfalarımıza ruh veren yazarlarımıza borçluyuz. Türk edebiyatı tarihinde kutlu bir ocak, bir mektep, bir edebî mahfil olarak varlığını devam ettiren dergimizin 700. sayısına bizler yetişir miyiz, bilmiyorum. Bu bayrağı devralacak, o sayıyı çıkaracak olan genç kardeşlerimize buradan selamlar yolluyor, başarılar diliyorum. Bu sayıyı hazırlarken geçmişe de dönüp bakmak istedim. Dergimizin arşivinde gezinirken ister istemez ilk sayılara ilişti gözlerim. Sararmış, yıpranmış sayfaları tararken elli bir yıl süren uzun bir yolculuk yaptığımı düşündüm. Adı bu sayfalarda ebedîleşmiş nice yazarlar, şairler ve bilim insanlarıyla tadına doyulmaz sohbetler ettik sanki. Bu dergiye emek vermiş, katkıda bulunmuş o güzel insanlardan ahirete irtihal edenlere yüce Tanrı'dan rahmet, yaşayanlara uzun, sağlıklı bir ömür niyaz ediyorum. Bugünkü varlığımızı o güzide insanlara, o kahramanlara borçluyuz. Edebiyat dergileri bir tezle; edebiyat, sanat, kültür alanlarında belli bir düşünceyi savunan kurucu kadrolarla şekillenerek ortaya çıkıyor, böyle de olmalıdır. Ancak kurucu kadroların dergi vasıtasıyla yetiştirdiği genç yetenekler, sağlıklı bir şekilde derginin yazar kadrosuna eklemlenemiyorsa, dergilerin yayın hayatını devam ettirmesi de güçleşiyor. Dergimizin arşivinde dolaşırken bu zincirin halkalarının aralandığını, bağların inceldiğini, kopuşların olduğunu itiraf etmek gerekir. Genç yetenekleri keşfetmek, bu geleneğin zincirine eklemek ve aynı çizgide bir süreklilik sağlamak en büyük dileğim. Ancak 500. sayımıza yazdığı hasbıhalde genel yayın yönetmenimiz Beşir Ayvazoğlu'nun da “Kesin bir dille, bunu başardık diyemiyorum.” cümlesiyle şikâyet ettiği bir durum bu. Ben de bunu henüz gerçekleştirememenin hüznünü yaşıyorum. Bu görevi daha ne kadar yürüteceğimi bilmiyorum ancak bu görev boyunca tek amacım, adını ilk kez bu derginin sayfalarında duyuran, ileride edebiyatımızda söz sahibi olacak genç istidatları keşfetmek ve edebiyat dünyasına kazandırmak olacaktır. Geçtiğimiz yıl, yazı işleri müdürlerimiz Enver Uğur Aykol ve Saâdet Örmeci'yle gelecek sayıları planlarken “Cumhuriyetimizin 100. Yılı” için özel bir sayı çıkarmayı düşünmüştük. Doğrusu söylemek gerekirse bu özel sayının, dergimizin 600. sayısına denk geleceğini sonradan fark ettik. Yayın kurulu üyelerimizle bir yıl önce yaptığımız toplantıda, bu özel sayının, Cumhuriyetimizin yüz yılını kuşatan abide bir sayı olmasını kararlaştırdık. Her bir konuyla ilgili alan editörleri belirledik. Bu konuda bize yol gösteren yayın kurulu üyelerimize ve sorumluluk üstlenen alan editörlerimize ve her alanda değerli yazılarıyla katkı sunan akademisyenlerimize teşekkürü borç biliyorum. Cumhuriyetimizin 100. yılına hasrettiğimiz bu özel sayıda ilk dosyamız, Türk edebiyatının en çok tartışılan türü olan şiirle ilgili. Dosyamızı Alâattin Karaca'nın editörlüğünde hazırladık. Gulzar Mammadova'nın “Cumhuriyet Dönemi Türk Şiirine Genel Bir Bakış” adlı makalesiyle başlayan dosyamızda, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Nâzım Hikmet, Ziya Osman Saba, İlhan Berk, Edip Cansever, Sezai Karakoç, Ece Ayhan, Turgut Uyar, Âsaf Hâlet Çelebi, Orhan Veli gibi şairlerin poetikalarının merkeze alındığı makaleleri bulacaksınız. Ayrıca bu dosyamızda Garip Hareketi, Mavi Şiir Hareketi, Hisar Şiiri, İkinci Yeni ve 12 Eylül sonrası Türk şiiriyle ilgili kapsamlı değerlendirmeler var. Okuyucularımızın, bu dosyada Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin yüz yıllık macerasını izleyebileceğini umuyorum. İkinci dosyamız Cumhuriyet dönemi Türk hikâyesi… Dosyamızın editörlüğünü Necati Tonga yaptı. Necip Tosun'un, “Hikâyemizin 100 Yılı” adlı makalesiyle açılan dosyamızda değerli yazarlarımız Türk edebiyatında hikâye ve hikâyeciliğimizi dönemler hâlinde incelediler. Cumhuriyet'in başlangıcından 1950'ye kadar olan hikâye serüvenimizi Nesime Ceyhan Akça kaleme aldı. 1950'li yılların Türk öykücülüğünü Abdullah Ezik, 1950-1975 arası Türk hikâyesini Serap Aslan Cobutoğlu, 2000 sonrası Türk öykücülüğünü ise Meral Demiryürek, Haydar Aslan, İrem Saltay ve Yağmur Yılmaz kaleme aldı. Bu dosyamızda Sabahattin Ali ve Memduh Şevket Esendal'ın hikâyesiyle ilgili üç makale de yer alıyor. Funda Bulut ise hikâye dosyasına kadın penceresinden bakıyor. Bulut, “Kadını Yazan Kadın Yazarlar” başlıklı yazısıyla 1975-2000 yılları arasındaki Türk hikâyesinde kadın temasını ele alıyor. Hayli kapsayıcı ve birleştirici bir bakış açısıyla Türk hikâyesine katkı sağlayan tüm yazarları, bu dosyamızda anmaya çalıştık. Ayrıca kalem ehliyle yaptığımız Cumhuriyet dönemi hikâyesine dair soruşturma da bu dosyanın önemli bir bölümünü oluşturuyor. Cumhuriyet dönemi basın ve matbuat dosyamızın editörlüğünü Tayfun Haykır yaptı. Bir edebiyat dergisi olarak Cumhuriyet tarihimizde önemli süreli yayınları ele aldığımız bu dosyada hikâye dergilerinden yıllıklara, şiir dergilerinden milliyetçi muhafazakâr dergilere kadar Cumhuriyet tarihimizdeki tüm mecmua ve süreli yayınlarının basın-matbuat hayatımızdaki serüvenine tanık olacaksınız. Dosya editörümüz Tayfun Haykır ve Feyza Zeynep Erdoğan, başlangıcından günümüze edebiyat yıllıklarını incelediler. Dosyaya katkı sağlayan Dinçer Apaydın'ın makalesinde erken Cumhuriyet döneminde bir yıldız gibi parlayıp aniden sönen edebiyat dergilerini; Alper Şenadam, Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslüman, milliyetçi-muhafazakar dergileri; Merve Akbaş, süreli yayın sahibi şairlerimizi; Saadet Çetin Yıldırım, 1930-1950 yılları arasında süreli yayınlarda Balkanlara olan ilgiyi; İsa Koyuncu hikâye dergiciliğimizi; Mehmet Can Doğan, Cumhuriyet döneminin şiir dergilerini; Necmettin Turinay, 1930'larda öne çıkan bazı edebiyat eleştirmenlerini ele aldılar. Merve Sevde Selvi ise Cumhuriyet dönemi süreli yayıncılığında yarım asırlık bir edebiyat ve kültür ocağı olarak nitelendirdiği dergimiz hakkında yazdı. Ayrıca Türk Edebiyatı dergisinin basın tarihimizdeki yerine dair kapsamlı bir soruşturmayı da bu bölümde okuyabilirsiniz. Şüphesiz Türkiye Cumhuriyeti'nin 100 yıllık tarihinde en çok tartışılan konulardan biri de eğitim olmuştur. Eğitim dosyamızın editörü Ali Fuat Arıcı ve dosya yazarlarımız, yüz yıllık eğitim serüvenimizin serencamını dile getirirken güncel meselelere de temas ediyorlar. Bu dosyamızda Cumhuriyet'in kurulurken millî eğitim ve temel değerleri Mustafa Gündüz, Türk eğitim sisteminin amaçları ve felsefesini Kürşad Yılmaz, eğitimde ölçme ve değerlendirme meselesini Mustafa Otrar, Türkçe eğitimi meselesini Talat Aytan ve Nur Hilal Emre, Cumhuriyet döneminin meşhur edebiyat öğretmenlerini Nurullah Esendemir eğitim sistemimiz ve sorunlarını Erol Duran ve Tufan Bitir, Atatürk'ün eğitim ve kültür vizyonunu Sakin Öner, eğitimde fırsat eşitliği meselesini ise Talat Atmaca, Semih Tat ve Ali Gölmez kaleme aldılar. Cumhuriyet döneminde önemli bir tartışma konusu da tiyatro olmuştur. Tiyatro dosyamızın editörlüğünü Mehmet Konuk ve Mehmet Güneş yaptı. Bu dosyamızda öncelikle Suna Keskin ile tiyatronun hatıra defterine göz atacaksınız. Dosya yazarlarımızdan Ali Osman Çelik, Darülbedayi'nin doğuşunu; Derya Özer Turan, Devlet Tiyatrosundan Devlet Tiyatrolarına geçişimizi; Asuman Çakır, sahneden beyaz perdeye geçen tiyatro oyuncularını; Nihat Alpteki tiyatromuzun yüz yıllık serüvenini; Canan Sevinç, Türk kadının sahneyle imtihanını; İhsan Safi, Tanzimat tiyatrosu ve siyaset başlığında Abdülhak Hâmid Tarhan'ı; Koray Üstün, Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e tiyatromuzu; Yaşar Şenler, Muhittin Mekki ve eseri Nâhid'i; Can Şen, Cumhuriyet dönemi Türk tiyatrosuna eleştirileri; Mustafa Karabulut, Necip Fazıl Kısakürek'in Reis Bey adlı eserini; Büşra Temel, Güngör Dilmen'in tiyatrolarında Millî Mücadele'yi; Doğukan Ali Paker, tiyatroda teknolojik araçların eleştirisini; Sefa Yüce ise Antigone'nin adalet arayışını kaleme aldılar.
Sinema dosyamızın editörü Mehmet Güneş ve dosya yazarlarımız ise Türk sinemasının ilk örneklerinden Yeşilçam dönemine kadar geniş bir zaman dilimini inceliyorlar. Hatice Aybay, Sinemaların gazetelerdeki yansımalarını; Mehmet Kurtoğlu, Türk sinemasına dair okumaları; Özlem Kale, edebiyattan beyaz perdeye Halide Edib Adıvar'ın Vurun Kahpeye eserini; Aliye Uslu Üstten, fantastik türün sinema uyarlamalarını; Müzeyyen Altunbay, çizgi romanların sinema serüvenini; Canan Olpak Koç ve Yavuz Ahmet ise sinemaya dair eleştirileri kaleme aldılar.
Dosyalarımızın ardından hayli mühim üç makale yer alıyor. Bu yazılar müstakil olsa da içeriğiyle bir dosya hüviyetinde. Mesut Şen'in kaleme aldığı ve Türk dilinin tarihini ortaya koyduğu makalesi oldukça kapsamlı ve neredeyse kitap hacminde. Şen; Türk dilinin tarihini, lehçelere ayrılmasını ve Cumhuriyet dönemindeki dil tartışmalarını akademik bir zeminde sunuyor okurlara. İkinci yazının müellifi ise Yakup Çelik. Çelik, romanımızın yüz yılını ele aldığı makalesinde Cumhuriyet dönemi Türk romanına dair detaylı ve doyurucu bilgiler veriyor. Nuray Alper ise dergimizin 600. sayısının bu sayımıza Cumhuriyet döneminde deneme konusunu ele aldığı makalesiyle ciddi bir katkı sunuyor. Ayrıca bu sayımızda Sadık K. Tural, “Şiirin Oluşumunda ‘Yel/Rüzgâr' Ögesi”; M. Mehdi Ergüzel, “Türk Edebiyatı Dergisinin 600. Sayısının Düşündürdükleri”; Muharrem Dayanç, “Yüzyılın İddiası: Yabancılara Türkçe Öğretmek”; Yasemin Ulutürk Sakarya, “Saltanattan Cumhuriyet'e Geçiş Sürecinde Kişilerin Kavram Temsili” adlı makaleleriyle; Şerif Aydemir, “Karanlıktaki Beyaz Kuşlar” adlı denemesiyle; Engin Kükrer ise “Emanet” adlı hikâyesiyle yer alıyorlar. 600 sayımıza şiirleriyle katkı sunan şairlerimiz ise Yahya Akengin, Nurullah Genç, Mustafa Ruhi Şirin, Şadi Oğuzhan, Abuzar Turan, Ganire Paşayeva ve Aysel Hanlarkızı.
Bu sayımızın hazırlanmasında başta yayın kurulu üyelerimiz, alan editörlerimiz ve yazarlarımız olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılı kutlu olsun… - İmdat Avşar, Genel Yayın Yönetmeni
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.