Birincisi: Hind ve Yunan menâbiinin tesiri altında gelişen ve zaman zaman bu menbalardan aynen veya telhis yoliyle nakiller yapan matematikçilere aittir.
Harzemi'den Ali Kuşcı'ya kadar plan çağın yetiştirdiği matematikçilerde bu gayret, hâkim bir temayül halinde yerleşmiş bulunmaktadır.
Bunlar arasında yanlız nakille iktifa etmiyerek geniş ölçüde şerh ve tefsire teşebbüs edenler de yok değildir. Mirim Çelebi, bunların en kuvvetlilerindendir. Ancak bu şerhler, aritmetik ve cebir, den ziyade geometri ve daha çok astronomi üzerine yapılmıştırki, bazı noktalariyle dikkate layik hususiyetlere sahiptir. Bunları imkân nisbetinde her çeşit eşkaliyle tesbit etmeği, Türk metematik'i için faydalı bir teşebbüs ve hazırlık saymaktayım.
İkinci istikamet: Gelenbevi İsmail Efendi'den sonra başlıyan, ve Salih Zeki'de en değerli tecellîsine rnazhar olan temayüldür. Burada artık Hind ve Yunan menabii değil, doğrudan doğruya batı tefekkürü ve onun ele aldığı yeni matematik, ceryanı hakimdir. Bu ceryanda matematik, bir notasiyon kalabalığı olmaktan ziyade, mantık ve felsefe için en elverişli bir saha olarak ele alınır. Türk düşüncesine bu cepheden aydınlık getiren Salih Zeki, itiraf etmeliyiz ki, o günün teki olduğu gibi bu gün dahi yalnız kalmaktadır. Yirminci asırda matematik, mantık ve analizi besliyerek modern Fizik'e âzami yardımcı bir disiplin rolünü oynamakta ve bu yönden geniş terakkiler kaydetmektedir.
Biz henüz bu istikamete teveccüh etmiş değiliz. Zekâ ve kabiliyetleriyle birçok cihetlerde temayüz ve takdire mazhar olmuş Türk gençliğinin, bu mevzuda da üstün başarılar göstereceğine inanarak bu küçük kitabı onlara ve içinde yaşattıkları büyük ideâle ithaf ediyorum. (Önsözden)
Birincisi: Hind ve Yunan menâbiinin tesiri altında gelişen ve zaman zaman bu menbalardan aynen veya telhis yoliyle nakiller yapan matematikçilere aittir.
Harzemi'den Ali Kuşcı'ya kadar plan çağın yetiştirdiği matematikçilerde bu gayret, hâkim bir temayül halinde yerleşmiş bulunmaktadır.
Bunlar arasında yanlız nakille iktifa etmiyerek geniş ölçüde şerh ve tefsire teşebbüs edenler de yok değildir. Mirim Çelebi, bunların en kuvvetlilerindendir. Ancak bu şerhler, aritmetik ve cebir, den ziyade geometri ve daha çok astronomi üzerine yapılmıştırki, bazı noktalariyle dikkate layik hususiyetlere sahiptir. Bunları imkân nisbetinde her çeşit eşkaliyle tesbit etmeği, Türk metematik'i için faydalı bir teşebbüs ve hazırlık saymaktayım.
İkinci istikamet: Gelenbevi İsmail Efendi'den sonra başlıyan, ve Salih Zeki'de en değerli tecellîsine rnazhar olan temayüldür. Burada artık Hind ve Yunan menabii değil, doğrudan doğruya batı tefekkürü ve onun ele aldığı yeni matematik, ceryanı hakimdir. Bu ceryanda matematik, bir notasiyon kalabalığı olmaktan ziyade, mantık ve felsefe için en elverişli bir saha olarak ele alınır. Türk düşüncesine bu cepheden aydınlık getiren Salih Zeki, itiraf etmeliyiz ki, o günün teki olduğu gibi bu gün dahi yalnız kalmaktadır. Yirminci asırda matematik, mantık ve analizi besliyerek modern Fizik'e âzami yardımcı bir disiplin rolünü oynamakta ve bu yönden geniş terakkiler kaydetmektedir.
Biz henüz bu istikamete teveccüh etmiş değiliz. Zekâ ve kabiliyetleriyle birçok cihetlerde temayüz ve takdire mazhar olmuş Türk gençliğinin, bu mevzuda da üstün başarılar göstereceğine inanarak bu küçük kitabı onlara ve içinde yaşattıkları büyük ideâle ithaf ediyorum. (Önsözden)
