Eğer yoksulluğu, adaletsizliği, haksızlığı, sömürüyü, insanın insanca yaşamasını engelleyen koşulları önleyecek gücün yoksa -ya da daha kötüsü böyle bir niyetin yoksa- o zaman bir süpürgeyle bütün sorunları halının altına süpürüp halıyı üzerine örtersin. Olmayan, daha doğrusu yok sayılan sorunlar insanın başını ağrıtmaz. Gerçekler seni sıkıntaya sokuyorsa onları yok saymaktan daha iyi bir çözüm yoktur. Özellikle toplumsal sorunlar ve cinsellik konusunda ikiyüzlülük ve çifte standardın egemen olduğu bir toplumda başka çare de yoktur zaten. Gerçeklerden kaçarak, gerçekleri yok sayarak nereye gelinebilir. Yanıt çok basit: Günümüz Türkiye'sine. 2000 yılında ülkemizin ne durumda olduğunu hep birlikte yaşıyor ve görüyoruz.
Türk sinemasının gelişememesinin, uluslararası düzeyde başarılar kazanamamasının en büyük nedeni sansürdür. Bu rezaletin sorumlularının çoğu artık yaşamıyor, kimsenin de onlardan hesap sormak gibi bir niyeti de yok. Ancak bu olayların unutulup gitmesine de gönlümüz razı değil. Ankara Sinema Derneği olarak amacımız Türk sinemasında sansürü yaşamış kişilerin anılarını, uzman kişilerin görüşlerini, bu konuda bilgisi olmayan genç kuşaklara aktarmak, ayrıca etkisini kaybetmiş gibi görülen ancak hala var olan sansürü yeniden tartışmaya açmaktır.
Kitabımız çok yazarlı olmaktan başka ayrıca çok amaçlı. İsterseniz bir mizah kitabı ya da bir tarih incelemesi veya bir Shakespeare trajedisi gibi okuyabilirsiniz. Ancak biz "Türk Sinemasında Sansür"ün her şeyden önce güncel bir kitap olduğunu düşünüyoruz.
Eğer yoksulluğu, adaletsizliği, haksızlığı, sömürüyü, insanın insanca yaşamasını engelleyen koşulları önleyecek gücün yoksa -ya da daha kötüsü böyle bir niyetin yoksa- o zaman bir süpürgeyle bütün sorunları halının altına süpürüp halıyı üzerine örtersin. Olmayan, daha doğrusu yok sayılan sorunlar insanın başını ağrıtmaz. Gerçekler seni sıkıntaya sokuyorsa onları yok saymaktan daha iyi bir çözüm yoktur. Özellikle toplumsal sorunlar ve cinsellik konusunda ikiyüzlülük ve çifte standardın egemen olduğu bir toplumda başka çare de yoktur zaten. Gerçeklerden kaçarak, gerçekleri yok sayarak nereye gelinebilir. Yanıt çok basit: Günümüz Türkiye'sine. 2000 yılında ülkemizin ne durumda olduğunu hep birlikte yaşıyor ve görüyoruz.
Türk sinemasının gelişememesinin, uluslararası düzeyde başarılar kazanamamasının en büyük nedeni sansürdür. Bu rezaletin sorumlularının çoğu artık yaşamıyor, kimsenin de onlardan hesap sormak gibi bir niyeti de yok. Ancak bu olayların unutulup gitmesine de gönlümüz razı değil. Ankara Sinema Derneği olarak amacımız Türk sinemasında sansürü yaşamış kişilerin anılarını, uzman kişilerin görüşlerini, bu konuda bilgisi olmayan genç kuşaklara aktarmak, ayrıca etkisini kaybetmiş gibi görülen ancak hala var olan sansürü yeniden tartışmaya açmaktır.
Kitabımız çok yazarlı olmaktan başka ayrıca çok amaçlı. İsterseniz bir mizah kitabı ya da bir tarih incelemesi veya bir Shakespeare trajedisi gibi okuyabilirsiniz. Ancak biz "Türk Sinemasında Sansür"ün her şeyden önce güncel bir kitap olduğunu düşünüyoruz.