Temelinden çatısına doğru, sarsılmış gibi gözüken Türkiyemiz'de olup bitenleri, günlük hadiseler olarak görmeyi itiyad edinmekteyiz. Adeta hamiyet-i vatanperverânemiz zaafa uğramış, Hissiyat-ı milliyemiz, görünmez olmuş, Selabet-i diniyemiz Cum'a ve bayramlara naklolmuş gibidir. Gün geçtikçe ağırlaşan maişet şartları, insanımızı lâkayıt hale getirmektedir... Dinlediği televizyona ve okuduğu gazeteye göre konuşanlarımız ekseriyettedir... Vicdanıyla hissedip, aklıyla düşünenler gittikçe azalmaktadır...
Bir günü hadisesiz geçiren, kendini şanslı ve kudretli görmektedir... İktidar muhalefeti, muhalefet iktidarı suçlamaktadır...
Rey zayi olacağı korkusuyla, insan hakları ve demokrasi şemsiyesi altına sığınanlar, ne yapacaklarını bilememektedir. Yerli temsilcilerinin menfaatlerine dayalı sistem hüküm sürmektedir...
Paravan şirketlere, geri dönmeyecek teşvik uygulamaları ödeyenler, hudutlarımızın tahkimine gelince, bütçe imkânsızlıklarını göstermektedirler... Hudutlarımızı tahkim edecek imkânımız yoksa, iktisadi varlığımızın, serbest piyasa ekonomimizin neye hizmet ettiği anlaşılmaktadır... Büyük Devletlerin dostluğu olmaz, menfaatleri olur. Son senelerde, siyasilerimizde "benim dışarıda dostlarım var" teranesine başladı... Bu dostlukların memleketimize bir faydası olmaz. Devamlı tavizler isteyen dostlardan Allah onları, ve onlardan da bizleri kurtarsın...
İktidarın; muhalefete; muhalefetin iktidara tahammülü kalmamıştır... Özünden kopmuş idareciler, kendi kendine giden vagonsuz bir lokomotif gibi olmuşlardır.
Olup biten hadiseler karşısında, resmi görüş neden ibaret? Olup bitenler nedir?.. Perdenin gerisinde kimler var? Bunları çeşitli mütefekkirlerin çalışmalarından alarak huzurunuza getirdik. İsrafın ve iflâsın faturası milletimize çıkacağına göre. her şeyi bilmek, milletin hakkı olmalıdır. İtibar'; huzurlu, istikrarlı günlere erişmeniz temennisiyle. -M. Lütfi İKİZ (Sunuş'tan)
Temelinden çatısına doğru, sarsılmış gibi gözüken Türkiyemiz'de olup bitenleri, günlük hadiseler olarak görmeyi itiyad edinmekteyiz. Adeta hamiyet-i vatanperverânemiz zaafa uğramış, Hissiyat-ı milliyemiz, görünmez olmuş, Selabet-i diniyemiz Cum'a ve bayramlara naklolmuş gibidir. Gün geçtikçe ağırlaşan maişet şartları, insanımızı lâkayıt hale getirmektedir... Dinlediği televizyona ve okuduğu gazeteye göre konuşanlarımız ekseriyettedir... Vicdanıyla hissedip, aklıyla düşünenler gittikçe azalmaktadır...
Bir günü hadisesiz geçiren, kendini şanslı ve kudretli görmektedir... İktidar muhalefeti, muhalefet iktidarı suçlamaktadır...
Rey zayi olacağı korkusuyla, insan hakları ve demokrasi şemsiyesi altına sığınanlar, ne yapacaklarını bilememektedir. Yerli temsilcilerinin menfaatlerine dayalı sistem hüküm sürmektedir...
Paravan şirketlere, geri dönmeyecek teşvik uygulamaları ödeyenler, hudutlarımızın tahkimine gelince, bütçe imkânsızlıklarını göstermektedirler... Hudutlarımızı tahkim edecek imkânımız yoksa, iktisadi varlığımızın, serbest piyasa ekonomimizin neye hizmet ettiği anlaşılmaktadır... Büyük Devletlerin dostluğu olmaz, menfaatleri olur. Son senelerde, siyasilerimizde "benim dışarıda dostlarım var" teranesine başladı... Bu dostlukların memleketimize bir faydası olmaz. Devamlı tavizler isteyen dostlardan Allah onları, ve onlardan da bizleri kurtarsın...
İktidarın; muhalefete; muhalefetin iktidara tahammülü kalmamıştır... Özünden kopmuş idareciler, kendi kendine giden vagonsuz bir lokomotif gibi olmuşlardır.
Olup biten hadiseler karşısında, resmi görüş neden ibaret? Olup bitenler nedir?.. Perdenin gerisinde kimler var? Bunları çeşitli mütefekkirlerin çalışmalarından alarak huzurunuza getirdik. İsrafın ve iflâsın faturası milletimize çıkacağına göre. her şeyi bilmek, milletin hakkı olmalıdır. İtibar'; huzurlu, istikrarlı günlere erişmeniz temennisiyle. -M. Lütfi İKİZ (Sunuş'tan)