#smrgKİTABEVİ Türkiye Mektupları - 2023
Mikes mektuplarında o kadar teklifsizdir ki uzun zaman bu mektuplar kendisine yazılmış olan Abla'nın, yani Kontes P.E.'nin hakikaten yaşamış olduğu sanılmıştır. Hâlbuki daha ilk okuyuşta bu bakımdan bizde şüphe uyanır. Mesela Mikes mektubunda Türk başşehrinde oturmakta olan ablasına yine orada, İstanbul'da olan işlerden bahseder, hatta doğrudan doğruya İstanbul'da yazılmış mektupları da vardır. Bazen mektubunun tarihinden sonraya ait olayları yazdığı da olur.
Son mektubunda ise mihnetle içinde geçen hayatına dönerek onu şöyle bir gözden geçirir ve nihayet sonunda bir "âmin"le ablasına veda eder vs.. Bunlar hep mektupların hakiki olmadığını, yani birine gönderilmek için yazılmadıklarını gösterir. Demek ki Mikes mektup tarzında bir edebî eser meydana getirmiştir. Onun zamanında bu tarz Fransızlarda çoktan ilerlemiş bulunuyordu ve Mikes, Paris'te kaldığı zaman bunlardan epeyce örnek görmüş olacaktı. Şu hâl tarz bakımından orijinal değildi fakat o, bu dıştan gayri de birçok şeyleri başka yerlerden almıştır. Mektuplarında o kadar hoş bir eda ile, güzel buluşlarla anlattığı fıkraların, hikâyelerin bir kısmı onun değildir. Ancak bu ödünç almalar onun hakiki intibalarıyla öyle ahenkli bir tarzda karışmıştır ki bunların aslı olanlarını olmayanlarından ayırmak ancak uzun incelemeler sayesinde mümkün olabilmiştir. Esere can veren ve bu ahenkli bütünü meydana getiren şey Mikes'in ruhundaki havadır.
Eserdeki bu hava gerçekten zengindir ve Macar edebiyatında tektir. Bunda, eşine az rastlanır bir şahsiyetin gençlik, olgunluk ve ihtiyarlık çağlarına ait, gittikçe silikleşen fakat acılaşmayan mizahi zekâ, geniş ve barışçı dünya görüşü, dinci ruhu, kadere boyun eğişi ve yurduna karşı sarsılmaz bağlılığı dokunaklı bir tablo hâlinde gözümüzün önüne serilmektedir.” - Önsözden
Mikes mektuplarında o kadar teklifsizdir ki uzun zaman bu mektuplar kendisine yazılmış olan Abla'nın, yani Kontes P.E.'nin hakikaten yaşamış olduğu sanılmıştır. Hâlbuki daha ilk okuyuşta bu bakımdan bizde şüphe uyanır. Mesela Mikes mektubunda Türk başşehrinde oturmakta olan ablasına yine orada, İstanbul'da olan işlerden bahseder, hatta doğrudan doğruya İstanbul'da yazılmış mektupları da vardır. Bazen mektubunun tarihinden sonraya ait olayları yazdığı da olur.
Son mektubunda ise mihnetle içinde geçen hayatına dönerek onu şöyle bir gözden geçirir ve nihayet sonunda bir "âmin"le ablasına veda eder vs.. Bunlar hep mektupların hakiki olmadığını, yani birine gönderilmek için yazılmadıklarını gösterir. Demek ki Mikes mektup tarzında bir edebî eser meydana getirmiştir. Onun zamanında bu tarz Fransızlarda çoktan ilerlemiş bulunuyordu ve Mikes, Paris'te kaldığı zaman bunlardan epeyce örnek görmüş olacaktı. Şu hâl tarz bakımından orijinal değildi fakat o, bu dıştan gayri de birçok şeyleri başka yerlerden almıştır. Mektuplarında o kadar hoş bir eda ile, güzel buluşlarla anlattığı fıkraların, hikâyelerin bir kısmı onun değildir. Ancak bu ödünç almalar onun hakiki intibalarıyla öyle ahenkli bir tarzda karışmıştır ki bunların aslı olanlarını olmayanlarından ayırmak ancak uzun incelemeler sayesinde mümkün olabilmiştir. Esere can veren ve bu ahenkli bütünü meydana getiren şey Mikes'in ruhundaki havadır.
Eserdeki bu hava gerçekten zengindir ve Macar edebiyatında tektir. Bunda, eşine az rastlanır bir şahsiyetin gençlik, olgunluk ve ihtiyarlık çağlarına ait, gittikçe silikleşen fakat acılaşmayan mizahi zekâ, geniş ve barışçı dünya görüşü, dinci ruhu, kadere boyun eğişi ve yurduna karşı sarsılmaz bağlılığı dokunaklı bir tablo hâlinde gözümüzün önüne serilmektedir.” - Önsözden