#smrgKİTABEVİ Türkiye Mektupları - 2023

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Sarıyıldız Ofset
Dizi Adı:
IV/A-2.2.8 Dizi - Sayı: 8
ISBN-10:
9751628589
Kargoya Teslim Süresi:
7&15
Hazırlayan:
Stok Kodu:
1199209016
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
283
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2023
Çeviren:
Sadrettin Karatay
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Törökorszagi Levelek
Kategori:
indirimli
89,10
Havale/EFT ile: 86,43
Bu üründen 2 adet satın alınmıştır.
Siparişiniz 7&15 iş günü arasında kargoda
1199209016
595557
Türkiye Mektupları -        2023
Türkiye Mektupları - 2023 #smrgKİTABEVİ
89.10
“Eser 207 mektubu bir araya toplamıştır. Mikes bu mektuplarda, kendi görüşüne göre ne varsa, her şeyden bahseder. Türkiye'ye gelişlerini, Gelibolu'dan başlayarak Tekirdağ'a yerleşinceye kadar yaptıkları göçleri, kendi yaşayış tarzlarını, Türkiye'de gördüğü yerlerin, şehirlerin ahvalini, iktisadi ve zirai şartları, millî sosyal, idari âdetleri ve nihayet Avrupa'da geçen hadiseleri anlatır ve arada sözü yine kendi yaranına ve Efendi'sine getirir. Gelibolu'dan yazdığı ilk mektubu 10 Ekim 1717 tarihini taşımaktadır; son mektubunu ise 20 Aralık 1758'de Tekirdağ'da yazmıştır. Böylece mektuplar hemen yarım asrın intibalarını aksettirmektedir. Mikes bunları hatıra defteri gibi muntazam bir şekilde, belirli günlerde değil canı istediği zaman, âdeta olayların üstüne yükselmiş olarak ve içinden geldiği gibi yazmıştır. Onun bazen uzun sessizliğe gömüldüğü de olur.

Mikes mektuplarında o kadar teklifsizdir ki uzun zaman bu mektuplar kendisine yazılmış olan Abla'nın, yani Kontes P.E.'nin hakikaten yaşamış olduğu sanılmıştır. Hâlbuki daha ilk okuyuşta bu bakımdan bizde şüphe uyanır. Mesela Mikes mektubunda Türk başşehrinde oturmakta olan ablasına yine orada, İstanbul'da olan işlerden bahseder, hatta doğrudan doğruya İstanbul'da yazılmış mektupları da vardır. Bazen mektubunun tarihinden sonraya ait olayları yazdığı da olur.

Son mektubunda ise mihnetle içinde geçen hayatına dönerek onu şöyle bir gözden geçirir ve nihayet sonunda bir "âmin"le ablasına veda eder vs.. Bunlar hep mektupların hakiki olmadığını, yani birine gönderilmek için yazılmadıklarını gösterir. Demek ki Mikes mektup tarzında bir edebî eser meydana getirmiştir. Onun zamanında bu tarz Fransızlarda çoktan ilerlemiş bulunuyordu ve Mikes, Paris'te kaldığı zaman bunlardan epeyce örnek görmüş olacaktı. Şu hâl tarz bakımından orijinal değildi fakat o, bu dıştan gayri de birçok şeyleri başka yerlerden almıştır. Mektuplarında o kadar hoş bir eda ile, güzel buluşlarla anlattığı fıkraların, hikâyelerin bir kısmı onun değildir. Ancak bu ödünç almalar onun hakiki intibalarıyla öyle ahenkli bir tarzda karışmıştır ki bunların aslı olanlarını olmayanlarından ayırmak ancak uzun incelemeler sayesinde mümkün olabilmiştir. Esere can veren ve bu ahenkli bütünü meydana getiren şey Mikes'in ruhundaki havadır.

Eserdeki bu hava gerçekten zengindir ve Macar edebiyatında tektir. Bunda, eşine az rastlanır bir şahsiyetin gençlik, olgunluk ve ihtiyarlık çağlarına ait, gittikçe silikleşen fakat acılaşmayan mizahi zekâ, geniş ve barışçı dünya görüşü, dinci ruhu, kadere boyun eğişi ve yurduna karşı sarsılmaz bağlılığı dokunaklı bir tablo hâlinde gözümüzün önüne serilmektedir.” - Önsözden

“Eser 207 mektubu bir araya toplamıştır. Mikes bu mektuplarda, kendi görüşüne göre ne varsa, her şeyden bahseder. Türkiye'ye gelişlerini, Gelibolu'dan başlayarak Tekirdağ'a yerleşinceye kadar yaptıkları göçleri, kendi yaşayış tarzlarını, Türkiye'de gördüğü yerlerin, şehirlerin ahvalini, iktisadi ve zirai şartları, millî sosyal, idari âdetleri ve nihayet Avrupa'da geçen hadiseleri anlatır ve arada sözü yine kendi yaranına ve Efendi'sine getirir. Gelibolu'dan yazdığı ilk mektubu 10 Ekim 1717 tarihini taşımaktadır; son mektubunu ise 20 Aralık 1758'de Tekirdağ'da yazmıştır. Böylece mektuplar hemen yarım asrın intibalarını aksettirmektedir. Mikes bunları hatıra defteri gibi muntazam bir şekilde, belirli günlerde değil canı istediği zaman, âdeta olayların üstüne yükselmiş olarak ve içinden geldiği gibi yazmıştır. Onun bazen uzun sessizliğe gömüldüğü de olur.

Mikes mektuplarında o kadar teklifsizdir ki uzun zaman bu mektuplar kendisine yazılmış olan Abla'nın, yani Kontes P.E.'nin hakikaten yaşamış olduğu sanılmıştır. Hâlbuki daha ilk okuyuşta bu bakımdan bizde şüphe uyanır. Mesela Mikes mektubunda Türk başşehrinde oturmakta olan ablasına yine orada, İstanbul'da olan işlerden bahseder, hatta doğrudan doğruya İstanbul'da yazılmış mektupları da vardır. Bazen mektubunun tarihinden sonraya ait olayları yazdığı da olur.

Son mektubunda ise mihnetle içinde geçen hayatına dönerek onu şöyle bir gözden geçirir ve nihayet sonunda bir "âmin"le ablasına veda eder vs.. Bunlar hep mektupların hakiki olmadığını, yani birine gönderilmek için yazılmadıklarını gösterir. Demek ki Mikes mektup tarzında bir edebî eser meydana getirmiştir. Onun zamanında bu tarz Fransızlarda çoktan ilerlemiş bulunuyordu ve Mikes, Paris'te kaldığı zaman bunlardan epeyce örnek görmüş olacaktı. Şu hâl tarz bakımından orijinal değildi fakat o, bu dıştan gayri de birçok şeyleri başka yerlerden almıştır. Mektuplarında o kadar hoş bir eda ile, güzel buluşlarla anlattığı fıkraların, hikâyelerin bir kısmı onun değildir. Ancak bu ödünç almalar onun hakiki intibalarıyla öyle ahenkli bir tarzda karışmıştır ki bunların aslı olanlarını olmayanlarından ayırmak ancak uzun incelemeler sayesinde mümkün olabilmiştir. Esere can veren ve bu ahenkli bütünü meydana getiren şey Mikes'in ruhundaki havadır.

Eserdeki bu hava gerçekten zengindir ve Macar edebiyatında tektir. Bunda, eşine az rastlanır bir şahsiyetin gençlik, olgunluk ve ihtiyarlık çağlarına ait, gittikçe silikleşen fakat acılaşmayan mizahi zekâ, geniş ve barışçı dünya görüşü, dinci ruhu, kadere boyun eğişi ve yurduna karşı sarsılmaz bağlılığı dokunaklı bir tablo hâlinde gözümüzün önüne serilmektedir.” - Önsözden

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat