#smrgKİTABEVİ Türkiye Solu Sözlüğü : Solun Yüzyıllık Öyküsü - 2012
D'de Deniz Gezmiş'le karşılaşacağız. Onun hayatını okurken, yeniyi aramanın, içtenliğin, hümanizmin, haksızlığa başkaldırmanın ne demek olduğunu tarihin ayrıntılarından çekip çıkarmaya çalışacağız ve bu özelliklerin günümüze taşınmasının önemi üzerinde duracağız.
M'de Mahir Çayan'ı bulacağız. Yirmibeş yaşında bir delikanlının fikri açıdan nasıl yoğunlaştığını, hangi süreçlerden geçerek solu bir dönem meşgul eden tartışmaların vazgeçilmez ismi olduğunu öğrenmek için başka kaynaklara başvuracağız.
K'de Kızıldere'yi, A'da Altı Mayıs'ı okuyacağız. İnançları uğruna gözünü kırpmadan ölüme giden yirmili yaşlarında onlarca genç bizlere, "uğruna ölünesi bir yaşam" olduğunu bir kez daha gösterecek.
D'de Devrimci Yol çıkacak karşımıza. Türkiye solunun bu en kitlesel ve güçlü sol hareketini bir başka açıdan irdeleyeceğiz. Nasıl bu kadar kitleselleştiğini, siyaseti nasıl yaptığını araştıracağız.
F'de Fatsa'yı bulacağız ama beraberinde yerel demokrasi, yerel yönetim, yerel inisiyatifler konusundaki sosyalist yaklaşımı; Fatsa'yı aşarak, bugün metropol bir ilçede nasıl hayata geçirebileceğimizi tartışacağız.
Y'de Yeraltı Maden-İş'i göreceğiz. Üretenlerin yönetebileceğinin kanıtlandığı; sözün, yetkinin, kararın çalışanların elinde olduğu bir örnekle yüz yüze geleceğiz.
Yeraltı Maden-iş'in Yeniçeltek'te başardığını, bugün devasa boyutlara gelmiş ve binlerce işçi çalıştıran işletmelerde nasıl başarabileceğimizi bulup çıkarmaya çalışacağız.
Solcu olmak zor iştir. "Tarihten gelip tarih yazmak" da.
Bu kitabı gerçek sahiplerine adıyorum.
Yani bu memlekette bir sol tarih yaratılmasını hayatlarını ortaya koyarak sağlayanlara...
Ölenlere ve ömrü hayatları boyunca çile çekenlere.
Mustafa Suphilere, Şefik Hüsnülere, Hikmet Kıvılcımlılara, Mehmet Ali Aybarlara, Cenan Bıçakçılara, Mahir Çayanlara, Deniz Gezmişlere, İbrahim Kaypakkayalara, Behice Boranlara, Zeki Erginbaylara, Fikri Sönmezlere, Necdet Adalılara, Erdal Erenlere, Mustafa Özençlere..
Elbette herkesin malumudur, yaşanmışlıkla sabittir. Bir kez daha bu vesileyle vurgulamak istiyorum. Türkiye''de solcu olmak, solculuk yapmak dünyanın en zor işlerinden birisidir. Solcular, ilk partiden, ilk dernekten, ilk dergiden bu yana her zaman baskıyla, zorla sindirilmeye çalışılan, cezaevlerine atılan, sürgüne gönderilen, öldürülen, dayak yiyen, işkenceye tabi tutulan, toplumdan soyutlanan, yalnızlaştırılan insanlar olmuşlar.
D'de Deniz Gezmiş'le karşılaşacağız. Onun hayatını okurken, yeniyi aramanın, içtenliğin, hümanizmin, haksızlığa başkaldırmanın ne demek olduğunu tarihin ayrıntılarından çekip çıkarmaya çalışacağız ve bu özelliklerin günümüze taşınmasının önemi üzerinde duracağız.
M'de Mahir Çayan'ı bulacağız. Yirmibeş yaşında bir delikanlının fikri açıdan nasıl yoğunlaştığını, hangi süreçlerden geçerek solu bir dönem meşgul eden tartışmaların vazgeçilmez ismi olduğunu öğrenmek için başka kaynaklara başvuracağız.
K'de Kızıldere'yi, A'da Altı Mayıs'ı okuyacağız. İnançları uğruna gözünü kırpmadan ölüme giden yirmili yaşlarında onlarca genç bizlere, "uğruna ölünesi bir yaşam" olduğunu bir kez daha gösterecek.
D'de Devrimci Yol çıkacak karşımıza. Türkiye solunun bu en kitlesel ve güçlü sol hareketini bir başka açıdan irdeleyeceğiz. Nasıl bu kadar kitleselleştiğini, siyaseti nasıl yaptığını araştıracağız.
F'de Fatsa'yı bulacağız ama beraberinde yerel demokrasi, yerel yönetim, yerel inisiyatifler konusundaki sosyalist yaklaşımı; Fatsa'yı aşarak, bugün metropol bir ilçede nasıl hayata geçirebileceğimizi tartışacağız.
Y'de Yeraltı Maden-İş'i göreceğiz. Üretenlerin yönetebileceğinin kanıtlandığı; sözün, yetkinin, kararın çalışanların elinde olduğu bir örnekle yüz yüze geleceğiz.
Yeraltı Maden-iş'in Yeniçeltek'te başardığını, bugün devasa boyutlara gelmiş ve binlerce işçi çalıştıran işletmelerde nasıl başarabileceğimizi bulup çıkarmaya çalışacağız.
Solcu olmak zor iştir. "Tarihten gelip tarih yazmak" da.
Bu kitabı gerçek sahiplerine adıyorum.
Yani bu memlekette bir sol tarih yaratılmasını hayatlarını ortaya koyarak sağlayanlara...
Ölenlere ve ömrü hayatları boyunca çile çekenlere.
Mustafa Suphilere, Şefik Hüsnülere, Hikmet Kıvılcımlılara, Mehmet Ali Aybarlara, Cenan Bıçakçılara, Mahir Çayanlara, Deniz Gezmişlere, İbrahim Kaypakkayalara, Behice Boranlara, Zeki Erginbaylara, Fikri Sönmezlere, Necdet Adalılara, Erdal Erenlere, Mustafa Özençlere..
Elbette herkesin malumudur, yaşanmışlıkla sabittir. Bir kez daha bu vesileyle vurgulamak istiyorum. Türkiye''de solcu olmak, solculuk yapmak dünyanın en zor işlerinden birisidir. Solcular, ilk partiden, ilk dernekten, ilk dergiden bu yana her zaman baskıyla, zorla sindirilmeye çalışılan, cezaevlerine atılan, sürgüne gönderilen, öldürülen, dayak yiyen, işkenceye tabi tutulan, toplumdan soyutlanan, yalnızlaştırılan insanlar olmuşlar.