#smrgKİTABEVİ Utanıyorum ama Gazeteciyim: Türkiye ve Yunanistan'da Gazetecilik - 2009

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Şefik Matbaası
Dizi Adı:
Bugünün Kitapları Dizisi 44
ISBN-10:
9754706824
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199006322
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
392 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2009
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
indirimli
113,60
Havale/EFT ile: 110,19
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199006322
392486
Utanıyorum ama Gazeteciyim: Türkiye ve Yunanistan'da Gazetecilik -        2009
Utanıyorum ama Gazeteciyim: Türkiye ve Yunanistan'da Gazetecilik - 2009 #smrgKİTABEVİ
113.60
Medya son yılların "en gözde" konularından biri. Hakkında durmadan hem konuşuluyor hem de yazılıyor. Buna karşılık medyanın yapısı, 'doğası', hal ve gidişi üstüne literatürde bir tür 'münasebetsizlik' sorunu var. Bir uçta medya üstüne yazılan yüksek teoriler var, diğer uçta medya köşe yazarı ve muhabirlerin yaşadıkları üstüne yazıları. Bu iki ucun arası boş... L. Doğan Tılıç'ın kitabı işte tam bu boş sahaya yerleşiyor. Medyanın işleyişini ve gerçekliği kurma/yeniden üretme mantığının kuramsal düzeydeki açıklamasını, gazetecilerin konumları, 'refleksleri' ve algı çerçevelerini çözümleyerek yapmayı deniyor. Yazar, bu işi olayın aslî failleri gazetecileri 'sorgulayarak' yapıyor.

Kitabın vurguladığı bir başka husus da, medya organlarının sahiplik yapısı. Sahiplik yapısının, onların işleyişinde ve "gerçek"le ilişkilerinde nasıl belirleyici olabildiğini, hem makro örneklerle, hem de gazetecilerin kendileriyle hesaplaşmalarına dayanarak, hatırlatıyor bize.

Doğan Tılıç, bu söylediğini, tam da anlatmaya çalıştığı şeyin doğasına uygun olarak, gazetecilerle yaptığı derinlemesine mülakatlara dayandırmış. Ve bu kitabın şimdiye kadar açık etmediğimiz bir yanı örnek olaylarımız, gazetecilerimiz, Türkiyeli ve Yunanistanlı gazeteciler. İsabetli kıyaslamalar zihin açıcıdır; birbirine oldukça benzer (lakin Türkiye işi sulandırmakta daha ileri!) iki ülke medyasının kıyası da gayet isabetli. Üstelik, Türk-Yunan ilişkilerinin medyadan görünüşü ve medya aracılığıyla kurgulanma biçimi gibi, başlıbaşına bir kitap konusu olabilecek kadar önemli bir konuyu da bu vesileyle çıkartıyor aradan!..

Medya son yılların "en gözde" konularından biri. Hakkında durmadan hem konuşuluyor hem de yazılıyor. Buna karşılık medyanın yapısı, 'doğası', hal ve gidişi üstüne literatürde bir tür 'münasebetsizlik' sorunu var. Bir uçta medya üstüne yazılan yüksek teoriler var, diğer uçta medya köşe yazarı ve muhabirlerin yaşadıkları üstüne yazıları. Bu iki ucun arası boş... L. Doğan Tılıç'ın kitabı işte tam bu boş sahaya yerleşiyor. Medyanın işleyişini ve gerçekliği kurma/yeniden üretme mantığının kuramsal düzeydeki açıklamasını, gazetecilerin konumları, 'refleksleri' ve algı çerçevelerini çözümleyerek yapmayı deniyor. Yazar, bu işi olayın aslî failleri gazetecileri 'sorgulayarak' yapıyor.

Kitabın vurguladığı bir başka husus da, medya organlarının sahiplik yapısı. Sahiplik yapısının, onların işleyişinde ve "gerçek"le ilişkilerinde nasıl belirleyici olabildiğini, hem makro örneklerle, hem de gazetecilerin kendileriyle hesaplaşmalarına dayanarak, hatırlatıyor bize.

Doğan Tılıç, bu söylediğini, tam da anlatmaya çalıştığı şeyin doğasına uygun olarak, gazetecilerle yaptığı derinlemesine mülakatlara dayandırmış. Ve bu kitabın şimdiye kadar açık etmediğimiz bir yanı örnek olaylarımız, gazetecilerimiz, Türkiyeli ve Yunanistanlı gazeteciler. İsabetli kıyaslamalar zihin açıcıdır; birbirine oldukça benzer (lakin Türkiye işi sulandırmakta daha ileri!) iki ülke medyasının kıyası da gayet isabetli. Üstelik, Türk-Yunan ilişkilerinin medyadan görünüşü ve medya aracılığıyla kurgulanma biçimi gibi, başlıbaşına bir kitap konusu olabilecek kadar önemli bir konuyu da bu vesileyle çıkartıyor aradan!..

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat