#smrgKİTABEVİ Uygarlıklar Dünyası - 2024
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6253936976
Kargoya Teslim Süresi:
6&9
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
238
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
160,00
Havale/EFT ile:
155,20
Siparişiniz 6&9 iş günü arasında kargoda
1199229860
616774
https://www.simurgkitabevi.com/uygarliklar-dunyasi-2024
Uygarlıklar Dünyası - 2024 #smrgKİTABEVİ
160.00
Kitabımızın konusu Mavi Gezegenimizdir. Hesaplamalara göre 4.6 milyar yaşındadır. Samanyolu Galaksisi'nde, Güneş Sistemi'nde kendine ufacık bir yer bulmuştur. Yörüngesinde dönmektedir.
Onun için Uygarlıklar Dünyası kitabını yazmaya evrenle başladık. Genişleyen evrende astrofizikçilere göre su, dünyamıza dışarıdan meteorlarla, asteroidlerle, kuyruklu yıldızlarla taşınmıştır.
Pekâlâ neden suyun peşindeyiz? İlkel canlılar su birikintilerinde ortaya çıkmışlardır da ondan! Su, hayattır. 1952 yılında iki fizikçinin -Stanley Miller ile Harold Urey- birlikte gerçekleştirdikleri deney, yaşamın başlangıcının amino asitler olduğunu ortaya koymuştur.
Çalışmamızın ilerleyen sayfalarında tek hücreli formlardan çok hücreli formlara evrilmeye açıklık getirilmektedir. Bu evrilme milyonlarca yıl sürmüştür.
Kitabımızın öznesi ise homo sapiens'tir. Ortaya çıkışıyla ilgili iki farklı tez çarpışmaktadır. İlk teze göre homo sapiens dünyaya Afrika kıtasından yayılmıştır. İkinci teze göre homo sapiens her yerde vardır ve aralıksız yolculuğuna devam etmektedir. Uygarlıklar dünyası anlatımına Sümer'le başladık. Bunu tabletlerden okumaktayız. Akarsuların kenarında, denizlerin kıyısında uygarlıkların ortaya çıktığına tanık olmaktayız.
Homo sapiens'in dünyasında yazıyı, ateşi, tekerleği, sabanı Sümerler bulmuştur.
Uygarlıkları uygarlık yapan kriter nedir öyleyse? Bu sorunun cevabını kitabımızda vermeye çalıştık. Kavram hem dar anlamda hem de geniş anlamda kullanılmıştır. Fransız düşünür Rousseau, Emile adlı eserinde kültür ile uygarlık arasındaki farklılığa dikkat çekmiştir. Ona göre uygarlık daha rasyonel ve toplum kaynaklı olan şeydir. Pekâlâ insan doğasıyla uyumlu olmayabilir, demektedir.
İnsanlık tarihinde savaş ve barışın uygarlıklara son verdiği ortaya çıkmaktadır. O nedenle yaşlanan dünyada homo sapiens gözünü başka dünyalara çevirmiştir. Yeni gezegenler, yeni yaşam biçimleri arayışına girmiştir.
Kitabımızın eksiklikleri olabilir. Bu konuda eleştirilere açık olduğumuzu ifade ederken eleştirinin bilim dünyasının farkındalığı olduğunun bilincindeyiz. Çalışmamızda önemli görsellere yer verdik çünkü kitabın sıkıcı olmamasını, kolay okunmasını istedik.
Uygarlıklar Dünyası'nı okurlarımızla baş başa bırakırken…
Onun için Uygarlıklar Dünyası kitabını yazmaya evrenle başladık. Genişleyen evrende astrofizikçilere göre su, dünyamıza dışarıdan meteorlarla, asteroidlerle, kuyruklu yıldızlarla taşınmıştır.
Pekâlâ neden suyun peşindeyiz? İlkel canlılar su birikintilerinde ortaya çıkmışlardır da ondan! Su, hayattır. 1952 yılında iki fizikçinin -Stanley Miller ile Harold Urey- birlikte gerçekleştirdikleri deney, yaşamın başlangıcının amino asitler olduğunu ortaya koymuştur.
Çalışmamızın ilerleyen sayfalarında tek hücreli formlardan çok hücreli formlara evrilmeye açıklık getirilmektedir. Bu evrilme milyonlarca yıl sürmüştür.
Kitabımızın öznesi ise homo sapiens'tir. Ortaya çıkışıyla ilgili iki farklı tez çarpışmaktadır. İlk teze göre homo sapiens dünyaya Afrika kıtasından yayılmıştır. İkinci teze göre homo sapiens her yerde vardır ve aralıksız yolculuğuna devam etmektedir. Uygarlıklar dünyası anlatımına Sümer'le başladık. Bunu tabletlerden okumaktayız. Akarsuların kenarında, denizlerin kıyısında uygarlıkların ortaya çıktığına tanık olmaktayız.
Homo sapiens'in dünyasında yazıyı, ateşi, tekerleği, sabanı Sümerler bulmuştur.
Uygarlıkları uygarlık yapan kriter nedir öyleyse? Bu sorunun cevabını kitabımızda vermeye çalıştık. Kavram hem dar anlamda hem de geniş anlamda kullanılmıştır. Fransız düşünür Rousseau, Emile adlı eserinde kültür ile uygarlık arasındaki farklılığa dikkat çekmiştir. Ona göre uygarlık daha rasyonel ve toplum kaynaklı olan şeydir. Pekâlâ insan doğasıyla uyumlu olmayabilir, demektedir.
İnsanlık tarihinde savaş ve barışın uygarlıklara son verdiği ortaya çıkmaktadır. O nedenle yaşlanan dünyada homo sapiens gözünü başka dünyalara çevirmiştir. Yeni gezegenler, yeni yaşam biçimleri arayışına girmiştir.
Kitabımızın eksiklikleri olabilir. Bu konuda eleştirilere açık olduğumuzu ifade ederken eleştirinin bilim dünyasının farkındalığı olduğunun bilincindeyiz. Çalışmamızda önemli görsellere yer verdik çünkü kitabın sıkıcı olmamasını, kolay okunmasını istedik.
Uygarlıklar Dünyası'nı okurlarımızla baş başa bırakırken…
Kitabımızın konusu Mavi Gezegenimizdir. Hesaplamalara göre 4.6 milyar yaşındadır. Samanyolu Galaksisi'nde, Güneş Sistemi'nde kendine ufacık bir yer bulmuştur. Yörüngesinde dönmektedir.
Onun için Uygarlıklar Dünyası kitabını yazmaya evrenle başladık. Genişleyen evrende astrofizikçilere göre su, dünyamıza dışarıdan meteorlarla, asteroidlerle, kuyruklu yıldızlarla taşınmıştır.
Pekâlâ neden suyun peşindeyiz? İlkel canlılar su birikintilerinde ortaya çıkmışlardır da ondan! Su, hayattır. 1952 yılında iki fizikçinin -Stanley Miller ile Harold Urey- birlikte gerçekleştirdikleri deney, yaşamın başlangıcının amino asitler olduğunu ortaya koymuştur.
Çalışmamızın ilerleyen sayfalarında tek hücreli formlardan çok hücreli formlara evrilmeye açıklık getirilmektedir. Bu evrilme milyonlarca yıl sürmüştür.
Kitabımızın öznesi ise homo sapiens'tir. Ortaya çıkışıyla ilgili iki farklı tez çarpışmaktadır. İlk teze göre homo sapiens dünyaya Afrika kıtasından yayılmıştır. İkinci teze göre homo sapiens her yerde vardır ve aralıksız yolculuğuna devam etmektedir. Uygarlıklar dünyası anlatımına Sümer'le başladık. Bunu tabletlerden okumaktayız. Akarsuların kenarında, denizlerin kıyısında uygarlıkların ortaya çıktığına tanık olmaktayız.
Homo sapiens'in dünyasında yazıyı, ateşi, tekerleği, sabanı Sümerler bulmuştur.
Uygarlıkları uygarlık yapan kriter nedir öyleyse? Bu sorunun cevabını kitabımızda vermeye çalıştık. Kavram hem dar anlamda hem de geniş anlamda kullanılmıştır. Fransız düşünür Rousseau, Emile adlı eserinde kültür ile uygarlık arasındaki farklılığa dikkat çekmiştir. Ona göre uygarlık daha rasyonel ve toplum kaynaklı olan şeydir. Pekâlâ insan doğasıyla uyumlu olmayabilir, demektedir.
İnsanlık tarihinde savaş ve barışın uygarlıklara son verdiği ortaya çıkmaktadır. O nedenle yaşlanan dünyada homo sapiens gözünü başka dünyalara çevirmiştir. Yeni gezegenler, yeni yaşam biçimleri arayışına girmiştir.
Kitabımızın eksiklikleri olabilir. Bu konuda eleştirilere açık olduğumuzu ifade ederken eleştirinin bilim dünyasının farkındalığı olduğunun bilincindeyiz. Çalışmamızda önemli görsellere yer verdik çünkü kitabın sıkıcı olmamasını, kolay okunmasını istedik.
Uygarlıklar Dünyası'nı okurlarımızla baş başa bırakırken…
Onun için Uygarlıklar Dünyası kitabını yazmaya evrenle başladık. Genişleyen evrende astrofizikçilere göre su, dünyamıza dışarıdan meteorlarla, asteroidlerle, kuyruklu yıldızlarla taşınmıştır.
Pekâlâ neden suyun peşindeyiz? İlkel canlılar su birikintilerinde ortaya çıkmışlardır da ondan! Su, hayattır. 1952 yılında iki fizikçinin -Stanley Miller ile Harold Urey- birlikte gerçekleştirdikleri deney, yaşamın başlangıcının amino asitler olduğunu ortaya koymuştur.
Çalışmamızın ilerleyen sayfalarında tek hücreli formlardan çok hücreli formlara evrilmeye açıklık getirilmektedir. Bu evrilme milyonlarca yıl sürmüştür.
Kitabımızın öznesi ise homo sapiens'tir. Ortaya çıkışıyla ilgili iki farklı tez çarpışmaktadır. İlk teze göre homo sapiens dünyaya Afrika kıtasından yayılmıştır. İkinci teze göre homo sapiens her yerde vardır ve aralıksız yolculuğuna devam etmektedir. Uygarlıklar dünyası anlatımına Sümer'le başladık. Bunu tabletlerden okumaktayız. Akarsuların kenarında, denizlerin kıyısında uygarlıkların ortaya çıktığına tanık olmaktayız.
Homo sapiens'in dünyasında yazıyı, ateşi, tekerleği, sabanı Sümerler bulmuştur.
Uygarlıkları uygarlık yapan kriter nedir öyleyse? Bu sorunun cevabını kitabımızda vermeye çalıştık. Kavram hem dar anlamda hem de geniş anlamda kullanılmıştır. Fransız düşünür Rousseau, Emile adlı eserinde kültür ile uygarlık arasındaki farklılığa dikkat çekmiştir. Ona göre uygarlık daha rasyonel ve toplum kaynaklı olan şeydir. Pekâlâ insan doğasıyla uyumlu olmayabilir, demektedir.
İnsanlık tarihinde savaş ve barışın uygarlıklara son verdiği ortaya çıkmaktadır. O nedenle yaşlanan dünyada homo sapiens gözünü başka dünyalara çevirmiştir. Yeni gezegenler, yeni yaşam biçimleri arayışına girmiştir.
Kitabımızın eksiklikleri olabilir. Bu konuda eleştirilere açık olduğumuzu ifade ederken eleştirinin bilim dünyasının farkındalığı olduğunun bilincindeyiz. Çalışmamızda önemli görsellere yer verdik çünkü kitabın sıkıcı olmamasını, kolay okunmasını istedik.
Uygarlıklar Dünyası'nı okurlarımızla baş başa bırakırken…
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.