Vapurlara Küsmek, 2011 Orhan Kemal Öykü Ödülü Birincilik Ödülünü kazanan Türker Ayyıldızın ilk öykü kitabı. Capcanlı dil lezzeti, yalın anlatımı ve öykülemedeki akıcılığıyla büyük kentlerde olduğu kadar, şehirde geçen olaylarda bugünün çürüyüşüne, geçmişin duyarlılıklarıyla ışık tutarken, insan olma üzerine sorular sordurup, ipuçları da sunuyor.
Öykücülüğümüzün bu yeni üyesine hoş geldin derken, edebiyatımıza taze kan aşılamanın da haklı kıvancını yaşıyoruz.
"Kelepçeleyip götürdüler. İki gün nezarette kaldım. Amir sordu, ben anlattım. Babacan bir adamdı. Hulusi Kentmen'inkilere benzeyen bıyıkları vardı. 'Bak oğlum,'dedi, 'ölenle ölünmez. Hem devlet malına bir ton zarar vermişsin. Adamlar gidip rapor almışlar.' Sustum, ne desem içim acıyordu. Ayağa kalkıp yanıma geldi. 'Hadi var git yoluna,' dedi. Kemerimi, bağcıklarımı verdi. Gemiciler sonradan ne düşündülerse, şikâyetçi olmamışlar. Bir kalem verdi, imzaladım tutanağı. Her yanım morarmıştı. Vapura binemezdim artık. Yeryüzündeki hiçbir vapura binmeyeceğime yemin ederken öğle oldu."
Vapurlara Küsmek, ortalarından kırılıp üzerimize yıkılan sözcüklerin, ayrılık şarkılarına benzeyen suskunlukların ve hayatın gelip dostlukların orta yerine oturduğu, binlerce parçaya bölündüğü bir dünyanın ahşap oymalı kapılarını açmaya çağırıyor bizi. İçimizdeki alacakaranlıklara ve insana yapılan bu yolculukta tek kılavuz ise sözcükler...
Vapurlara Küsmek, 2011 Orhan Kemal Öykü Ödülü Birincilik Ödülünü kazanan Türker Ayyıldızın ilk öykü kitabı. Capcanlı dil lezzeti, yalın anlatımı ve öykülemedeki akıcılığıyla büyük kentlerde olduğu kadar, şehirde geçen olaylarda bugünün çürüyüşüne, geçmişin duyarlılıklarıyla ışık tutarken, insan olma üzerine sorular sordurup, ipuçları da sunuyor.
Öykücülüğümüzün bu yeni üyesine hoş geldin derken, edebiyatımıza taze kan aşılamanın da haklı kıvancını yaşıyoruz.
"Kelepçeleyip götürdüler. İki gün nezarette kaldım. Amir sordu, ben anlattım. Babacan bir adamdı. Hulusi Kentmen'inkilere benzeyen bıyıkları vardı. 'Bak oğlum,'dedi, 'ölenle ölünmez. Hem devlet malına bir ton zarar vermişsin. Adamlar gidip rapor almışlar.' Sustum, ne desem içim acıyordu. Ayağa kalkıp yanıma geldi. 'Hadi var git yoluna,' dedi. Kemerimi, bağcıklarımı verdi. Gemiciler sonradan ne düşündülerse, şikâyetçi olmamışlar. Bir kalem verdi, imzaladım tutanağı. Her yanım morarmıştı. Vapura binemezdim artık. Yeryüzündeki hiçbir vapura binmeyeceğime yemin ederken öğle oldu."
Vapurlara Küsmek, ortalarından kırılıp üzerimize yıkılan sözcüklerin, ayrılık şarkılarına benzeyen suskunlukların ve hayatın gelip dostlukların orta yerine oturduğu, binlerce parçaya bölündüğü bir dünyanın ahşap oymalı kapılarını açmaya çağırıyor bizi. İçimizdeki alacakaranlıklara ve insana yapılan bu yolculukta tek kılavuz ise sözcükler...