İdari fonksiyonun yerine getirilebilmesi için idari makamlara tanınan takdir yetkisi, vergi hukukunda kanunilik ilkesi ile sınırlandırılarak bağlı yetki halini almıştır. Ancak vergiye ilişkin her türlü düzenlemenin yasama organı tarafından yapılmasının imkansızlığı karşısında vergi idaresine vergi kanunlarının uygulanması, ülke çapında uygulama birliği sağlanması veya kanunlarla verilmiş belli değişiklikleri yapabilme yetkisinin kullanılması amacıyla bir hareket alanı tanınması gerekliliği tartışmasızdır. Vergi idaresi bu yetkisini idari işlemlerin bir türü olan düzenleyici işlemler tesis ederek kullanmaktadır.
Bu sebeple çalışmada öncelikle düzenleyici işlemler, idari işlem teorisi çerçevesinde ele alınmış ve idarenin düzenleyici işlem tesis etme yetkisine değinilmiştir. Vergi idaresi kavramı, geniş anlamda yürütme organını ifade edecek şekilde Cumhurbaşkanı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı ile birlikte ele alınmıştır. Vergilendirmeyi düzenleyen işlemler, Anayasada yer alıp almadıklarına göre sınıflandırılarak hukuki rejimleri, kapsamları, sınırları ve bağlayıcılıkları ile ele alınmıştır. Bu bağlamda Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, yönetmelikler, Cumhurbaşkanı kararları, genel tebliğler, sirkülerler ve sınırlı bir düzenleme alanı olsa da vergi alanında sıklıkla başvurulan özelgeler ve iç düzen işlemleri incelenmiştir.
İdarenin her türlü eylem ve işlemi gibi vergi idaresinin kural koyucu işlemleri de Cumhurbaşkanlığı kararnameleri dışında idari yargının en önemli enstrümanı olan iptal davasının konusunu oluşturmaktadır. İptal davası, vergi idaresini hukuka uygun davranmaya zorlayan en etkin araçlardan birisidir. Vergi kanunlarının ülke çapında uygulanması, kanunların uygulanmasını sağlayan kural işlemlerin etkisinin de ülke çapında olması sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle yargısal denetim başlığı, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay denetimi ile sınırlandırılmış olup iptal davasının unsurları yönünden yüksek mahkeme kararları çerçevesinde inceleme yapılmıştır. Düzenleyici işlemler yönünden önleyici bir denetim mekanizması oluşturan Anayasa Mahkemesi denetimi ise çalışmada ayrıca ele alınmıştır. İdarenin etki alanının günden güne genişlemesi ile her daim önemini koruyan takdir yetkisi ve düzenleme yetkisi kavramları, çalışmanın ana eksenini oluşturmaktadır.