Artık genç sayılmazdı Dektor Nevzat. Yaşı otuz beşe yakındı ama yüzyıllarca yaşamış gibi yaşlı hissediyordu şimdi kendisini. Soyunmadan, olduğu gibi uzanmıştı daracık ranzanın üstüne. Sırtüstü. Bir kolunu kıvırmış, yastık gibi ensesinin altına sokmuştu. Öbür eli ranzadan aşağı sarkmıştı, soğuk, renksiz ve kıpırtısız. Ameliyat yapmaktan şişmiş, nasırlaşmış parmaklarının arasında bir sigara yanıyordu, kendi başına. Gözlerinin altı çökmüş, sakalı uzamış. Burnunun deliklerinden fırlayan bir tutam kıl soluk almasını güçleştiriyor, nezleli, bunaltıcı bir hırıltı çıkıyordu boğazından; o yine de sigarasını atmayı düşünmüyordu. Bakışları, tavandaki küçük çelik kafesin içine kapatılmış sarı, cılız bir ışıkla kamarayı güç aydınlatan ampule takılıydı. (Kitaptan)
Artık genç sayılmazdı Dektor Nevzat. Yaşı otuz beşe yakındı ama yüzyıllarca yaşamış gibi yaşlı hissediyordu şimdi kendisini. Soyunmadan, olduğu gibi uzanmıştı daracık ranzanın üstüne. Sırtüstü. Bir kolunu kıvırmış, yastık gibi ensesinin altına sokmuştu. Öbür eli ranzadan aşağı sarkmıştı, soğuk, renksiz ve kıpırtısız. Ameliyat yapmaktan şişmiş, nasırlaşmış parmaklarının arasında bir sigara yanıyordu, kendi başına. Gözlerinin altı çökmüş, sakalı uzamış. Burnunun deliklerinden fırlayan bir tutam kıl soluk almasını güçleştiriyor, nezleli, bunaltıcı bir hırıltı çıkıyordu boğazından; o yine de sigarasını atmayı düşünmüyordu. Bakışları, tavandaki küçük çelik kafesin içine kapatılmış sarı, cılız bir ışıkla kamarayı güç aydınlatan ampule takılıydı. (Kitaptan)