Hiç merak edenim olmadı.
Hep bir korku hali mi yaşayacağım?
Şu duvarlar, şu pencereler, şu kapılar, şu koltuklar, şu tablolar korkutuyor beni.
Kapının dışından gelen her ses ürkütüyor. Rüzgarın fısırtısı, yağmurun şıpırtısı, bulutların pötürtüsü, kuşların cıvıltısı...
Pencere karardı.
Gökyüzünün maviliği açılmış, kapanmış; yağmur inmiş, dinmiş; havayı teneffüs etmişim, etmemişim... bu korkuyla neye yarar?... bütün fezâ gudubet çıdan gibi bir hâle bürünmüştü. Yapayalnız talihsizliğimle ne yapabilirdim? Dost bildiklerim, bir bir uzaklaşmışlardı. Hayatımın müreni nuhuset alev halini almıştı. Ben kendimi, bunların içinde şen sanduvaç tasavvur edebilir, öylece vakit geçirebilirdim. Kalbimin şarlarında sevgililer gezdirebilirdim. Oyalanmaktan başka sevgililer gezdirebilirdim. Oyalanmaktan başka neye yarardı ki...
Iskarçaya döndürülmüş hayatımın bu boşluğuna hangi kolyozu koysam, hangi mineleri yerleştirsem, ağır bir zokadan gayn ne olabilirdi ki?.. (Arka kapaktan)
Hiç merak edenim olmadı.
Hep bir korku hali mi yaşayacağım?
Şu duvarlar, şu pencereler, şu kapılar, şu koltuklar, şu tablolar korkutuyor beni.
Kapının dışından gelen her ses ürkütüyor. Rüzgarın fısırtısı, yağmurun şıpırtısı, bulutların pötürtüsü, kuşların cıvıltısı...
Pencere karardı.
Gökyüzünün maviliği açılmış, kapanmış; yağmur inmiş, dinmiş; havayı teneffüs etmişim, etmemişim... bu korkuyla neye yarar?... bütün fezâ gudubet çıdan gibi bir hâle bürünmüştü. Yapayalnız talihsizliğimle ne yapabilirdim? Dost bildiklerim, bir bir uzaklaşmışlardı. Hayatımın müreni nuhuset alev halini almıştı. Ben kendimi, bunların içinde şen sanduvaç tasavvur edebilir, öylece vakit geçirebilirdim. Kalbimin şarlarında sevgililer gezdirebilirdim. Oyalanmaktan başka sevgililer gezdirebilirdim. Oyalanmaktan başka neye yarardı ki...
Iskarçaya döndürülmüş hayatımın bu boşluğuna hangi kolyozu koysam, hangi mineleri yerleştirsem, ağır bir zokadan gayn ne olabilirdi ki?.. (Arka kapaktan)