#smrgKİTABEVİ Yaşadığımız Sefalet: Kurtuluş Çareleri -
Oysa sosyal haklar ve düzenli gelir gibi yaşamsal ihtiyaçlar hala tam günlük işe bağlıdır. İşte Gorz, tam bu noktada, insanca yaşama hakkını, vazgeçilmez ve devredilmez bir hak olarak savunmakta ve ‘çalışma'yı iktisadileştirilmiş zihniyetten koparmanın yolları üzerinde düşünmektedir. Bir işe sahip ayrıcalıklılardan beklenen şey de değişmiştir artık. Ne bir bandın parçası olması ne de yalnızca kendi işini yapması beklenmektedir çalışan kişiden; şirketle özdeşleşmesi istenir, ruhunu, benliğini şirkete katması. İnsanı tüm etkinliklerin hayatı kazanma araçları olarak değerlendirildiği bir çalışanlar toplumuyla bütünleşmeye zorlayan bu anlayış umutsuz, uyumsuz, sersemlemiş bireyler üretmeye devam etmektedir.
Andre Gorz, yeterli ve düzenli bir gelir hakkının, sürekli ve düzenli bir işe bağlı olmaktan kurtarılması gereği üzerinde dururken; diğer yandan da, iktisadın ve ‘çalışma'nın öne çıktığı bir sosyalizm tahayyülü yerine, insani ve etik değerleri, işbirliği kurumlarını esas alan, yani ‘öteki kaygısı'nı, ötekine ‘özen gösterme'yi temel alan bir sosyalizmin imkanlarını tartışmaktadır. (Arka Kapak)
Oysa sosyal haklar ve düzenli gelir gibi yaşamsal ihtiyaçlar hala tam günlük işe bağlıdır. İşte Gorz, tam bu noktada, insanca yaşama hakkını, vazgeçilmez ve devredilmez bir hak olarak savunmakta ve ‘çalışma'yı iktisadileştirilmiş zihniyetten koparmanın yolları üzerinde düşünmektedir. Bir işe sahip ayrıcalıklılardan beklenen şey de değişmiştir artık. Ne bir bandın parçası olması ne de yalnızca kendi işini yapması beklenmektedir çalışan kişiden; şirketle özdeşleşmesi istenir, ruhunu, benliğini şirkete katması. İnsanı tüm etkinliklerin hayatı kazanma araçları olarak değerlendirildiği bir çalışanlar toplumuyla bütünleşmeye zorlayan bu anlayış umutsuz, uyumsuz, sersemlemiş bireyler üretmeye devam etmektedir.
Andre Gorz, yeterli ve düzenli bir gelir hakkının, sürekli ve düzenli bir işe bağlı olmaktan kurtarılması gereği üzerinde dururken; diğer yandan da, iktisadın ve ‘çalışma'nın öne çıktığı bir sosyalizm tahayyülü yerine, insani ve etik değerleri, işbirliği kurumlarını esas alan, yani ‘öteki kaygısı'nı, ötekine ‘özen gösterme'yi temel alan bir sosyalizmin imkanlarını tartışmaktadır. (Arka Kapak)