1945 sonrasında sömürgeleştirilmiş toplumların bağımsızlıklarını kazanmaları, feminist hareketler, küreselleşme gibi bazı siyasal, iktisadi ve sosyal gelişmeler, modernite anlayışının tüm araçlarıyla birlikte sorgulanmasının hazırlayıcısı oldu. Özellikle 1970'lerde şekillenmeye başlayan postmodernizm, postkolonyalizm, postyapısalcılık gibi düşünce hareketleri sosyal bilimlerde yerleşik kuramların ve pozitivizmin konumunu sarsarken, antropoloji de bu eleştirilerden muaf olamadı. Kendisi de beşeri çalışmalara, edebiyat kuramlarına, postkolonyalizme, postmodernizme, göstergebilime vd. dayanarak modernite kuramlarının karşısında konumlanmaya başladı.
Ne var ki antropolojide yoğun olarak gerçekleştirilen tartışmalar, bir sosyal bilim olarak kendi konumunu yeniden tanımlama noktasına kadar vardı. Bir başka deyişle, yorumcu antropoloji ve postmodern antropolojinin kimi temsilcileri "kültür" kavramını, "antropolojik yöntem"i, "pozitivizm"i, "alan"ı, "yerli/öteki"yi, "kendisi"ni, "etnografya"yı, "etnografik yazı"yı, "kültürel görececilik", "bütüncülük", "temsiliyetçilik" gibi yerleşik anlayışları eleştirel olarak yeniden ele aldılar.
Bu derleme, bir nirengi noktası olarak Boas ve Malinowski'nin makaleleriyle başlamakta ve ardından Geertz, Fabian, Spiro, Marcus gibi 1980 sonrası antropoloji kuşağının dikkat çekici makaleleri ile antropolojik yöntembilim tartışmalarının çerçevesini serimlemektedir.