#smrgKİTABEVİ Zekeriya Sertel: Amerikan Kültür Emperyalizminin ve Magazin Dergiciliğinin Öncüsü -
Eşi Sabiha Sertel'i bir yana koyarsak, Zekeriya Sertel'e emperyalizme karşı durmuş inançlı bir devrimci niteliği nasıl yüklendi? Bu üne nasıl kavuştu? Türkiye'deki sol yelpazenin neresinde yer alması gerekir? gibi sorulara verilecek her yanıt, konumuzun aydınlanması bakımından önemli bir dönemeci oluşturmaktadır.
Zekeriya Sertel konusunda çok şey yazılmakla birlikte, hiç kuşkusuz Zekeriya Sertel'i yine en iyi anlatacak olan, yine Zekeriya Sertel' in kendi yapmış olduğu eylemler ve yazdıkları olacaktır. Bu konuda elbette bakılması gereken ilk kaynak, başından geçenleri kaleme almış olduğu kendi anılarıdır. Ancak, tarih yazıcılığını kendine meslek edinenlerin bu yönteme hep kuşku ile yaklaştıkları da bilinen bir gerçektir.
Bu konuda ortaya konan en başta gelen eleştiri ise; anılarını kaleme alanların, olaylara ve olgulara hep bireysellik ekseninde yaklaştıkları, kendilerini olduğundan çok farklı göstermeye özen gösterdikleri, kendisi için olumlu olanları öne çıkarırken, kendisine olumsuzluk yükleyecek olanları da çoğu kez görmemeyi, unutmayı yeğ tuttukları olmuştur.
Zekeriya Sertel'in kendisinin kaleme alıp yazdığı bu anılarına "Hatırladıklarım" demesi de bir rastlantı değildir, geçmişten anımsadıklarının yanında, unuttuklarının da olabileceğini peşinen kabul etmesinin bir kanıtıdır.
Eşi Sabiha Sertel'i bir yana koyarsak, Zekeriya Sertel'e emperyalizme karşı durmuş inançlı bir devrimci niteliği nasıl yüklendi? Bu üne nasıl kavuştu? Türkiye'deki sol yelpazenin neresinde yer alması gerekir? gibi sorulara verilecek her yanıt, konumuzun aydınlanması bakımından önemli bir dönemeci oluşturmaktadır.
Zekeriya Sertel konusunda çok şey yazılmakla birlikte, hiç kuşkusuz Zekeriya Sertel'i yine en iyi anlatacak olan, yine Zekeriya Sertel' in kendi yapmış olduğu eylemler ve yazdıkları olacaktır. Bu konuda elbette bakılması gereken ilk kaynak, başından geçenleri kaleme almış olduğu kendi anılarıdır. Ancak, tarih yazıcılığını kendine meslek edinenlerin bu yönteme hep kuşku ile yaklaştıkları da bilinen bir gerçektir.
Bu konuda ortaya konan en başta gelen eleştiri ise; anılarını kaleme alanların, olaylara ve olgulara hep bireysellik ekseninde yaklaştıkları, kendilerini olduğundan çok farklı göstermeye özen gösterdikleri, kendisi için olumlu olanları öne çıkarırken, kendisine olumsuzluk yükleyecek olanları da çoğu kez görmemeyi, unutmayı yeğ tuttukları olmuştur.
Zekeriya Sertel'in kendisinin kaleme alıp yazdığı bu anılarına "Hatırladıklarım" demesi de bir rastlantı değildir, geçmişten anımsadıklarının yanında, unuttuklarının da olabileceğini peşinen kabul etmesinin bir kanıtıdır.