#smrgSAHAF 1. Dünya Savaşında Emperyalist Devletlerin Soykırıma Uğrattığı Anadolu Azınlıkları: Ermeniler, Süryaniler, Asuriler, Rumlar -
Büyük devletler barışa kapılarını açarken, savaşa sürülen ve Türklere karşı suç işlettirilen azınlıklardan sağ kalanlar, yaşadıkları topraklardan da kaçmak zorunda bırakıldılar! Başta Ermeni azınlığı, kendilerini savaşta 'kurban seçen' devletlere sığındılar. Ama bu devletlerden hiçbir zaman hesap soramadılar! Çektikleri acıların sorumlusu olarak hep Türkleri suçlu gibi gösterdiler! Asıl katilleri olan başta Fransızları akladılar. Gizlediler. Bu üç devletin kanlı maskesini indiremediler.
1. Dünya Savaşı'nın karanlıkta kalmış, gözlerden kaçmış veya kaçırılmış olan "Anadolu Azınlıklarının trajedisi" ilk kez bu kitapta yazıldı. Savaşın 'görünmeyen, ama herkesçe 'bilinen' bir başka karanlık yüzü olan Hristiyan Azınlıkları, yine Hristiyan devletler tarafından ihanete ve soykırıma uğratılmaları, ciddi bir arşiv çalışmasıyla, kamuoyuna sunuldu. Yeni bir tartışma başlattı! Bu soykırımı kabul ediyorum: Bugün meclislerinde "Soykırımı İnkar Yasası" adı altında çığlık atanların, soykırım anıtları dikerek Türkleri suçlayanların asıl amaçları, savaşta azınlıkları sürükledikleri trajediden kendilerinin suçlanması korkusu vardır! Azınlıkları gerçek soykırıma uğratan başta Fransa, bu suçu işlemiştir ve Ermenilere en büyük ihanet de Fransızlardan gelmiştir. Fransızların bu suçu işlediklerini, 30 yıldır, tek başıma savundum. Bu sebeple, Fransızların işlediği soykırım suçu asla inkâr edilemez, gözden kaçırılamaz! İnkar Yasasının, suç işlemiş olan Fransız Meclisi'nden çıkması, geç kalmış olmasına rağmen çok yerindedir! Bu yasayla Türklerin elini kolunu bağlayacağını umanların elindeki ip, öncelikle Fransızların boynuna geçeceği kesindir! Dolayısıyla, çıkartmak istedikleri bu yasa doğrultusunda, tarihi belgeler ışığında Fransa ve diğer suç ortakları, önce kendi meclislerinde, sonra uluslararası bir mahkemede yargılanmalıdırlar! Geçmişlerinde soykırım suçu bol olan bir milletin, kendisini aklama çabası, gizlenmesi ve Türk milletini suçlaması, sadece hedef şaşırtmak olup, tarihi bir anlam da ifade etmez...
Büyük devletler barışa kapılarını açarken, savaşa sürülen ve Türklere karşı suç işlettirilen azınlıklardan sağ kalanlar, yaşadıkları topraklardan da kaçmak zorunda bırakıldılar! Başta Ermeni azınlığı, kendilerini savaşta 'kurban seçen' devletlere sığındılar. Ama bu devletlerden hiçbir zaman hesap soramadılar! Çektikleri acıların sorumlusu olarak hep Türkleri suçlu gibi gösterdiler! Asıl katilleri olan başta Fransızları akladılar. Gizlediler. Bu üç devletin kanlı maskesini indiremediler.
1. Dünya Savaşı'nın karanlıkta kalmış, gözlerden kaçmış veya kaçırılmış olan "Anadolu Azınlıklarının trajedisi" ilk kez bu kitapta yazıldı. Savaşın 'görünmeyen, ama herkesçe 'bilinen' bir başka karanlık yüzü olan Hristiyan Azınlıkları, yine Hristiyan devletler tarafından ihanete ve soykırıma uğratılmaları, ciddi bir arşiv çalışmasıyla, kamuoyuna sunuldu. Yeni bir tartışma başlattı! Bu soykırımı kabul ediyorum: Bugün meclislerinde "Soykırımı İnkar Yasası" adı altında çığlık atanların, soykırım anıtları dikerek Türkleri suçlayanların asıl amaçları, savaşta azınlıkları sürükledikleri trajediden kendilerinin suçlanması korkusu vardır! Azınlıkları gerçek soykırıma uğratan başta Fransa, bu suçu işlemiştir ve Ermenilere en büyük ihanet de Fransızlardan gelmiştir. Fransızların bu suçu işlediklerini, 30 yıldır, tek başıma savundum. Bu sebeple, Fransızların işlediği soykırım suçu asla inkâr edilemez, gözden kaçırılamaz! İnkar Yasasının, suç işlemiş olan Fransız Meclisi'nden çıkması, geç kalmış olmasına rağmen çok yerindedir! Bu yasayla Türklerin elini kolunu bağlayacağını umanların elindeki ip, öncelikle Fransızların boynuna geçeceği kesindir! Dolayısıyla, çıkartmak istedikleri bu yasa doğrultusunda, tarihi belgeler ışığında Fransa ve diğer suç ortakları, önce kendi meclislerinde, sonra uluslararası bir mahkemede yargılanmalıdırlar! Geçmişlerinde soykırım suçu bol olan bir milletin, kendisini aklama çabası, gizlenmesi ve Türk milletini suçlaması, sadece hedef şaşırtmak olup, tarihi bir anlam da ifade etmez...