Selçuk Orhan, Oğuz Atay'ın kişisel, edebi ve sosyal varlığını, kimi sıkça sorulan, kimiyse akla gelmesi zor sorulara yanıtlar vererek çözümlüyor. Bir zamanlar neden anlaşılmadığını, reddedildiğini, yalnızlaştığını da, 80'lerde nasıl aniden yükseldiğini, yayıldığını ve gıyabında takdire, tebrike kavuştuğunu da, doyurucu, keyifli bir dille anlatıyor.
Atay'ınki geç başlayıp erken biten, ama ondan habersiz hâlâ devam eden bir edebi serüven; “Ha-ha!” ya da “Bat dünya bat!”
Selçuk Orhan, Oğuz Atay'ın kişisel, edebi ve sosyal varlığını, kimi sıkça sorulan, kimiyse akla gelmesi zor sorulara yanıtlar vererek çözümlüyor. Bir zamanlar neden anlaşılmadığını, reddedildiğini, yalnızlaştığını da, 80'lerde nasıl aniden yükseldiğini, yayıldığını ve gıyabında takdire, tebrike kavuştuğunu da, doyurucu, keyifli bir dille anlatıyor.
Atay'ınki geç başlayıp erken biten, ama ondan habersiz hâlâ devam eden bir edebi serüven; “Ha-ha!” ya da “Bat dünya bat!”