Birinci Dünya Savaşı'nın en önemli cephelerinden biri olan Çanakkale Savaşı, Türk tarihinde, yeniden doğuşun dönüm noktası olarak önemli bir yere sahiptir. Dağılma sürecindeki bir devletin orduları bu savaşta, dönemin en büyük deniz gücüne sahip İngiliz ve Fransız donanması ile yine bu ülkelerin sömürgelerinden getirdiği kara gücünü yenilgiye uğratmıştır. Son bir darbe ile yok edilmesi düşünülen hasta adam, muhteşem zamanlarını hatırlatan bir destan yazarak mağrur güçleri şaşkına çevirmiştir. Oldukça pahalıya mal olsa da bu zaferle birlikte, Osmanlı Devleti'nin çöküş döneminde yaşanılan pek çok yenilginin, özellikle Balkan Savaşı'nın, acısı bir nebze dindirilmiştir. Ayrıca bu savaş, Türk milletinin yeniden aslındaki yüceliği keşfettiği ve özüne güveninin yeniden inşa edildiği bir zaferle sonuçlanmıştır. Çanakkale Savaşı, bu toprağın insanlarının dünya halimiyetinde büyük millet olarak rolünün devam ettiğini gösteren yok edilemez belgesi olmuştur. Özellikle insan kaybı bakımından ağır maliyetleri olsa da, Çanakkale Savaşı, bu toprakların ilelebet kime ait olduğunu tescil eden ve Cumhuriyet'e giden yolu açan şifreleri de içinden ifşa etmiş olan bir zaferin hikayesi olmuştur.
Türk milletine benzer şekilde Avustralya ve Yeni Zelanda toplumları için de Çanakkale Savaşı tarihte yaşanmış önemli bir olay olmaktan öte daha başka bir şeyler ifade etmektedir. Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizler tarafından doğru olmayan telkinlerle Çanakkale cephesine sürüklenen Anzklar, karaya çıktıklarında Osmanlı askerlerinin direncini, insanlığını ve samimiyetini gördükçe bu saygıdeğer düşman hakkında aldatıldiklarım da anlamışlardır. Bu yaban ellerde sadece onurlan için savaşmaya mecbur kalmışlardır. Çanakkale'nin Istanbul'a tatil için giderken bir süre konaklama yapılacak yer olmadığını anlamışlardır. Ancak, savaş kendi kurallarını oynamaya devam ederken,Anzaklar da kayıp vermeye devam etmişlerdir. Savaş sonunda Avustralya ve Yeni Zelanclalılar, binlerce insanını kaybetse de, Çanakkale Savaşı'nın kendilerine büyük bir ruh ve kimlik kazandırdığı inancıyla niçin bu savaşa geldikleri düşünçesini pek sorgulamamışlardır. Onları birer millet olma özelliğine ulaştıran en önemli gelişmenin bu savaşta ortaya konan mücadele ve onun sonuçlarının olduğuna inanmışlardır.
Bu çalışmada da görüleceği üzere, 1915'te birbirleriyle hiçbir meselesi olmadığı halde savaşan bu iki düşman, savaşın getirmiş olduğu ortak paylaşımlann sonucu ölarak, yakınlık ve dostluk.bağlarını kurmaya başlamışlardır.