#smrgKİTABEVİ 17 - 19. Yüzyıl Konya Kapadokya Halıları : TİEM ve Gülgönen Koleksiyonları - 1997
'Konya Halıları' terminolojisi uzun yıllar 'Selçuklu Halıları' ile eşanlamlı olarak kullanıldı. 20. yüzyılın ikinci yarısında, araştırmaların Karapınar, Obruk gibi, bölgedeki diğer önemli merkezleri, bunun yanı sıra uzun yıllar halı sanatının gölgesinde kalmış Konya yöresi kilimlerini de ortaya çıkarmasının ardından, halı dünyası, Konya bölgesinin bir diğer halı gurubu ile tanıştı. "Sarı zeminli Konya halıları" olarak adlandırılan bu gurup, içinde çeşitli tipleri barındırmaktadır. Selçuklu halılarından tanıdığımız sonsuzluk ilkesine göre sıralanmış sekizgenler, yıldızlar, Memluk halılarından tanıdığımız yıldız, gamalı haç motifleri ile bezeli sekizgen sıraları, tam, yarım ve çeyrek madalyonlar, düz veya diagonal çizgiler, çoğu kez dar ve uzun olarak dokunan bu halıların başlıca desen repertuarını oluşturmaktadır. Yün son derece parlak ve yumuşak, renkler ise, can alıcı tonlarda, sarı başta olmak üzere kırmızı, patlıcan moru, kayısı, mavi ve yeşilin en göz alıcı nüanslarını içerir. Motifleri çoğu kez siyahımsı koyulukta kahverengi bir kontur çerçevelemektedir.
Bu halılar daha önce bir ticaret konusu olmamış, evlerde dokunup nadiren saklanmışlar, çoğu kez de neredeyse parçalanıncaya kadar kullanılmışlardır. Hiç ihraç edilmediklerinden ötürü olsa gerek, ne yurt dışı koleksiyonlarda ne de bu halıları resmetmiş Avrupa resim sanatında karşımıza çıkmaktadırlar. Ancak arkaik karakterleri, çok eski bir geleneğin uzantısı oldukları ipucunu vermektedir.
Tarihlenmeleri, eski yayınlarda büyük bir ihtiyatla genellikle 18. yüzyıla atfedilirken, daha yakın tarihlerde yapılmış araştırmalar, bunları 15.-16. yüzyıl kadar indirebilmektedir. Genel kanı ise, pek çoğunun 17./18. yy'da; bazılarının ise 19. yüzyılda Konya, Aksaray, Nevşehir çevresinde dokunduğu doğrultusundadır.
Sarı zeminli Konya veya daha geniş anlamda Konya-Kapadokya halıları, onları ilginç kılan özelliklerinden ötürü, dünya müzelerinde ve özel koleksiyonlarda giderek daha önemli bir yer almaya başlamışlardır.
Orta Anadolu öteden beri halı sanatının önemli bir merkezi olagelmiştir. Anadolu'daki en eski Türk halılarının Konya ve Beyşehir'deki camilerde bulunması, öte yandan bu bölgede Anadolu'nun Türkleşme süreci ile paralel giden yoğun bir halı ticaretinin belgelerle bilinen varlığı, Orta Anadolu'yu, özellikle de Konya-Nevşehir-Karaman yöresini halı araştırmaları için ilginç kılmaktadır.
Halı sanatı ile ilgili çevrelerin dikkati, önce tabii olarak 1906 yılında Selçuklu halılarının "keşfedildiği" Konya Alaeddin Camii'ndeki sansayonel buluntu ile bu bölgeye çevrildi. 1930 yılında Beyşehis Eşrefoğlu Camii'nde bulunan, bilim dünyasındaki genel eğilime göre 13. - 14. yy'a tarihlenen bir dizi erken dönem halının da Selçuklu halı grubuna eklenmesi ile Konya yöresi, halı sanatında vazgeçilmez yerini aldı.
'Konya Halıları' terminolojisi uzun yıllar 'Selçuklu Halıları' ile eşanlamlı olarak kullanıldı. 20. yüzyılın ikinci yarısında, araştırmaların Karapınar, Obruk gibi, bölgedeki diğer önemli merkezleri, bunun yanı sıra uzun yıllar halı sanatının gölgesinde kalmış Konya yöresi kilimlerini de ortaya çıkarmasının ardından, halı dünyası, Konya bölgesinin bir diğer halı gurubu ile tanıştı. "Sarı zeminli Konya halıları" olarak adlandırılan bu gurup, içinde çeşitli tipleri barındırmaktadır. Selçuklu halılarından tanıdığımız sonsuzluk ilkesine göre sıralanmış sekizgenler, yıldızlar, Memluk halılarından tanıdığımız yıldız, gamalı haç motifleri ile bezeli sekizgen sıraları, tam, yarım ve çeyrek madalyonlar, düz veya diagonal çizgiler, çoğu kez dar ve uzun olarak dokunan bu halıların başlıca desen repertuarını oluşturmaktadır. Yün son derece parlak ve yumuşak, renkler ise, can alıcı tonlarda, sarı başta olmak üzere kırmızı, patlıcan moru, kayısı, mavi ve yeşilin en göz alıcı nüanslarını içerir. Motifleri çoğu kez siyahımsı koyulukta kahverengi bir kontur çerçevelemektedir.
Bu halılar daha önce bir ticaret konusu olmamış, evlerde dokunup nadiren saklanmışlar, çoğu kez de neredeyse parçalanıncaya kadar kullanılmışlardır. Hiç ihraç edilmediklerinden ötürü olsa gerek, ne yurt dışı koleksiyonlarda ne de bu halıları resmetmiş Avrupa resim sanatında karşımıza çıkmaktadırlar. Ancak arkaik karakterleri, çok eski bir geleneğin uzantısı oldukları ipucunu vermektedir.
Tarihlenmeleri, eski yayınlarda büyük bir ihtiyatla genellikle 18. yüzyıla atfedilirken, daha yakın tarihlerde yapılmış araştırmalar, bunları 15.-16. yüzyıl kadar indirebilmektedir. Genel kanı ise, pek çoğunun 17./18. yy'da; bazılarının ise 19. yüzyılda Konya, Aksaray, Nevşehir çevresinde dokunduğu doğrultusundadır.
Sarı zeminli Konya veya daha geniş anlamda Konya-Kapadokya halıları, onları ilginç kılan özelliklerinden ötürü, dünya müzelerinde ve özel koleksiyonlarda giderek daha önemli bir yer almaya başlamışlardır.
Orta Anadolu öteden beri halı sanatının önemli bir merkezi olagelmiştir. Anadolu'daki en eski Türk halılarının Konya ve Beyşehir'deki camilerde bulunması, öte yandan bu bölgede Anadolu'nun Türkleşme süreci ile paralel giden yoğun bir halı ticaretinin belgelerle bilinen varlığı, Orta Anadolu'yu, özellikle de Konya-Nevşehir-Karaman yöresini halı araştırmaları için ilginç kılmaktadır.
Halı sanatı ile ilgili çevrelerin dikkati, önce tabii olarak 1906 yılında Selçuklu halılarının "keşfedildiği" Konya Alaeddin Camii'ndeki sansayonel buluntu ile bu bölgeye çevrildi. 1930 yılında Beyşehis Eşrefoğlu Camii'nde bulunan, bilim dünyasındaki genel eğilime göre 13. - 14. yy'a tarihlenen bir dizi erken dönem halının da Selçuklu halı grubuna eklenmesi ile Konya yöresi, halı sanatında vazgeçilmez yerini aldı.