#smrgKİTABEVİ 1961 Anayasası ve Vesayetçi Demokrasi: Kurumlar ve Uygulamalar - 2023
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6253986506
Kargoya Teslim Süresi:
6&9
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
160
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
124,00
Havale/EFT ile:
120,28
Siparişiniz 6&9 iş günü arasında kargoda
1199214910
601466
https://www.simurgkitabevi.com/1961-anayasasi-ve-vesayetci-demokrasi-kurumlar-ve-uygulamalar-2023
1961 Anayasası ve Vesayetçi Demokrasi: Kurumlar ve Uygulamalar - 2023 #smrgKİTABEVİ
124.00
Türkiye'de demokratikleşme, anayasal gelişmeler gibi konuları çalışmaya başlayan araştırmacılar, kendilerini askerî darbeleri de incelerken bulurlar. Çünkü Türkiye, çok partili hayatı tecrübe etmeye başladıktan sonra iki askerî darbe yaşamış ve bu askerî darbelerden sonra hazırlanan anayasalarda da pek çok antidemokratik hüküm yer almıştır. Darbeyi gerçekleştiren askerler, yönetimi, sivil siyasetçilere devrederken anayasal sistem içerisinde kendilerine özerk alanlar açan, karar alma süreçlerinde söz sahibi olmaya devam edebilecekleri kurumlar inşa etmeyi ihmal etmemişlerdir. Anayasal sistemin birer parçası hâline getirilen bu kurumlar, kararları ve uygulamalarıyla Türkiye'nin pekişmiş bir demokrasiye sahip olmasını engellemiştir.
Bugün bile Türkiye'de demokratikleşme yönünde atılan her adım, “vesayete karşı verilen mücadele” olarak ifade edilmektedir. Bu söyleme paralel olarak Türk siyasal sistemi üzerine yapılan değerlendirmelerde de “vesayet”, “vesayetçi yapılar”, “vesayet organları”, “vesayetçi demokrasi” gibi kavramların sıkça kullanıldığı görülmektedir. Bu kavramlar çerçevesinde yapılan çalışmalar da 1982 Anayasası'na ve onun içeriğine odaklanmaktadır. Çalışmalar incelendiğinde Türkiye'de vesayetçi demokrasinin yerleşmesine dönük anayasal adımların 1961 Anayasası ile atıldığı; bu demokrasi anlayışının güçlenmesinin ise 1982 Anayasası ile sağlandığı ifade edilmektedir. Bu ifadeler elbette ki doğrudur. Ancak ihmal edilen ya da eksik kalan nokta, vesayetçi demokrasinin 1961 Anayasası ile nasıl tesis edildiğidir.
İşte bu kitap, ihmal edildiği düşünülen 1961 Anayasası dönemine odaklanmaktadır. Eser, bu anayasada yer alan kurumlara ve bunların somut uygulamalarına odaklanarak vesayetçi demokrasinin Türkiye'de nasıl kurumsallaştığını incelemektedir. Bu yönüyle eserin, 1961 Anayasası dönemine odaklanacak yeni araştırmalara da kaynaklık etmesi hedeflenmektedir.
Bugün bile Türkiye'de demokratikleşme yönünde atılan her adım, “vesayete karşı verilen mücadele” olarak ifade edilmektedir. Bu söyleme paralel olarak Türk siyasal sistemi üzerine yapılan değerlendirmelerde de “vesayet”, “vesayetçi yapılar”, “vesayet organları”, “vesayetçi demokrasi” gibi kavramların sıkça kullanıldığı görülmektedir. Bu kavramlar çerçevesinde yapılan çalışmalar da 1982 Anayasası'na ve onun içeriğine odaklanmaktadır. Çalışmalar incelendiğinde Türkiye'de vesayetçi demokrasinin yerleşmesine dönük anayasal adımların 1961 Anayasası ile atıldığı; bu demokrasi anlayışının güçlenmesinin ise 1982 Anayasası ile sağlandığı ifade edilmektedir. Bu ifadeler elbette ki doğrudur. Ancak ihmal edilen ya da eksik kalan nokta, vesayetçi demokrasinin 1961 Anayasası ile nasıl tesis edildiğidir.
İşte bu kitap, ihmal edildiği düşünülen 1961 Anayasası dönemine odaklanmaktadır. Eser, bu anayasada yer alan kurumlara ve bunların somut uygulamalarına odaklanarak vesayetçi demokrasinin Türkiye'de nasıl kurumsallaştığını incelemektedir. Bu yönüyle eserin, 1961 Anayasası dönemine odaklanacak yeni araştırmalara da kaynaklık etmesi hedeflenmektedir.
Türkiye'de demokratikleşme, anayasal gelişmeler gibi konuları çalışmaya başlayan araştırmacılar, kendilerini askerî darbeleri de incelerken bulurlar. Çünkü Türkiye, çok partili hayatı tecrübe etmeye başladıktan sonra iki askerî darbe yaşamış ve bu askerî darbelerden sonra hazırlanan anayasalarda da pek çok antidemokratik hüküm yer almıştır. Darbeyi gerçekleştiren askerler, yönetimi, sivil siyasetçilere devrederken anayasal sistem içerisinde kendilerine özerk alanlar açan, karar alma süreçlerinde söz sahibi olmaya devam edebilecekleri kurumlar inşa etmeyi ihmal etmemişlerdir. Anayasal sistemin birer parçası hâline getirilen bu kurumlar, kararları ve uygulamalarıyla Türkiye'nin pekişmiş bir demokrasiye sahip olmasını engellemiştir.
Bugün bile Türkiye'de demokratikleşme yönünde atılan her adım, “vesayete karşı verilen mücadele” olarak ifade edilmektedir. Bu söyleme paralel olarak Türk siyasal sistemi üzerine yapılan değerlendirmelerde de “vesayet”, “vesayetçi yapılar”, “vesayet organları”, “vesayetçi demokrasi” gibi kavramların sıkça kullanıldığı görülmektedir. Bu kavramlar çerçevesinde yapılan çalışmalar da 1982 Anayasası'na ve onun içeriğine odaklanmaktadır. Çalışmalar incelendiğinde Türkiye'de vesayetçi demokrasinin yerleşmesine dönük anayasal adımların 1961 Anayasası ile atıldığı; bu demokrasi anlayışının güçlenmesinin ise 1982 Anayasası ile sağlandığı ifade edilmektedir. Bu ifadeler elbette ki doğrudur. Ancak ihmal edilen ya da eksik kalan nokta, vesayetçi demokrasinin 1961 Anayasası ile nasıl tesis edildiğidir.
İşte bu kitap, ihmal edildiği düşünülen 1961 Anayasası dönemine odaklanmaktadır. Eser, bu anayasada yer alan kurumlara ve bunların somut uygulamalarına odaklanarak vesayetçi demokrasinin Türkiye'de nasıl kurumsallaştığını incelemektedir. Bu yönüyle eserin, 1961 Anayasası dönemine odaklanacak yeni araştırmalara da kaynaklık etmesi hedeflenmektedir.
Bugün bile Türkiye'de demokratikleşme yönünde atılan her adım, “vesayete karşı verilen mücadele” olarak ifade edilmektedir. Bu söyleme paralel olarak Türk siyasal sistemi üzerine yapılan değerlendirmelerde de “vesayet”, “vesayetçi yapılar”, “vesayet organları”, “vesayetçi demokrasi” gibi kavramların sıkça kullanıldığı görülmektedir. Bu kavramlar çerçevesinde yapılan çalışmalar da 1982 Anayasası'na ve onun içeriğine odaklanmaktadır. Çalışmalar incelendiğinde Türkiye'de vesayetçi demokrasinin yerleşmesine dönük anayasal adımların 1961 Anayasası ile atıldığı; bu demokrasi anlayışının güçlenmesinin ise 1982 Anayasası ile sağlandığı ifade edilmektedir. Bu ifadeler elbette ki doğrudur. Ancak ihmal edilen ya da eksik kalan nokta, vesayetçi demokrasinin 1961 Anayasası ile nasıl tesis edildiğidir.
İşte bu kitap, ihmal edildiği düşünülen 1961 Anayasası dönemine odaklanmaktadır. Eser, bu anayasada yer alan kurumlara ve bunların somut uygulamalarına odaklanarak vesayetçi demokrasinin Türkiye'de nasıl kurumsallaştığını incelemektedir. Bu yönüyle eserin, 1961 Anayasası dönemine odaklanacak yeni araştırmalara da kaynaklık etmesi hedeflenmektedir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.