Bugün Türkiye'deki tamâma yakın belli başlı devlet kurumları, kuruluşları, mahalli ve özel teşebbüsler, yüksek ve orta okullar, Sultan Abdülhamîd devrinde veya ondan az önceki ve az sonraki yıllarda kurulmuştur. Tamâma yakınında Fransa örneğinin izlendiğini söyleyebilirim. Millet Meclisi, Senato, Anayasa Mahkemesi (Şûrâ-yı Devlet Tanzîmât Dâiresi), siyâsî partiler, siyasal bilgiler ve hukuk fakülteleri, sivil ve artık Fransızca değil Türkçe eğitim yapan tıbbiye, İstanbul dışındaki imparatorluk şehirlerinde yüksek okullar, II. Abdülhamîd devrinde (1876 - 1909) gerçekleşti.
Cumhûriyeti, istinâsız, Sultan Hamîd devrinde eğitim gören kuşaklar kurdu. Cumhûriyetin gerçek kurucusu Atatürk, Selânik'te modern ilkokulda, askerî ortaokulda, Manastır'da askerî lisede, İstanbul'da Harb Okulu'nda ve Harb Akademisi'nde okudu. Geniş kültür sâhibi, mükemmel bir asker oldu. Almanya, Avusturya-Macaristan, Fransa,İngiltere, Birleşik Amerika'da daha yüksek kalitede subay yetiştirilmiyordu. Türk subayı, en iyi derecede Türkçe öğrendi. Büyük Nutuk'ta kullanılan inanılması zor zenginlikte bir Türkçe. Yabancı dil öğrendi. Prusya kurmayları le strateji tartışması yapabilen bir kurmay subay olarak yetişti.