1199116368
502086
https://www.simurgkitabevi.com/2004-un-104-siiri
2004' ün 104 Şiiri - #smrgSAHAF
0.00
Bir önceki yıl "2003'ün 103 Şiiri" adıyla Şiir Ülkesi dergisinin (Ocak 2004) eki olarak sizlere sunduğumuz bu çalışma; yıl ve şiir sayılannın birler basamağındaki birer sayılık artışla, bu kez "2004'ün 104 Şiiri" adıyla kitap olarak karşınızda. Zamanla sağlam bir gelenek üzerine oturmasını çok istediğimiz ve arzuladığımız bu "gezici yıllık", yıllara göre ad alarak (2005'in 105 Şiiri, 2006'nm 106 Şiiri, 2007'nin 107 Şiiri gibi) bir Hüseyin Alemdar- Yılmaz Arslan ortak çalışması olarak sürüp gidecek. Bu konuda; üç dize çağrışımı, iki harf boşluğu özbeğenisi ve vefası, etik, estetik ve ideolojik değerleri, hatta at ve futbol beğenileri bile örtüşen iki "insan" olduğumuzdan birbirimize güvenimiz tam. Ancak, bizler de insanız; iki kalem mesafesi atlamalarımız, iki göz arası unutkanlıklarımız, iki kalp boşluğu zaaflarımız olacak. İki gönül, gene de az ya da hiç olmamasından yana. Seçki, yıllık, antoloji gibi çalışmalara imza atmanın ne denli zor iş olduğunun bilincinde olduğumuzdan; bu bilincimize "insani" duygularla birlikte öz beğenimizi de katarak böylesi bir görev ve sorumluluğun altından alnımızın akıyla kalkacağımıza inanıyorduk. Bu çabamız oturdukça, şiirin iş olmadığı bu ülkede, biz ikimiz, şiirin "gönüllü" iki işçisi olacağız. Bundan da hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bütün bunları söylerken, seçki, yıllık ve antoloji gibi çalışmalara emeklerini koyan, bizleri bile bu yıllıkta hazırlayıcı konumuyla yan yana getirenlerin bizden önceki değerler olduğunun bilincinde olduğumuz da bilinsin isteriz. Tavrımız şiire, birazdan adını anacaklarımızın hiçbirine değil! Memet Fuat, Mehmet H. Doğan (öyle ya da böyle her yıllığında yer almamız beklenemezdi, ama ilk kanaatlarımız ondan), İhsan Üren, Metin Celâl, Veysel Çolak... Bir de asıl bu sevabı yapması gereken, ancak yapamayan ya da yapmaya vakti olmayanlar var. Tıpkı, Gülten Akın'in "Ah kimselerin vakti yok/ Durup ince şeyleri anlamaya" dizelerindeki gibi doygun bir dalgınlıkta duran. İlhan Berk gibi, Mahmut Temizyürek gibi, Hüseyin Peker gibi (bir şiir tıknefes atmasın kendini bir dergiye, kalp atışını ilk O duyar!), Mehmet Can Doğan gibi, Şeref Bilsel gibi, Ahmet Erhan gibi (âh, alkol her şeyi tamamlar), Ülkü Tamer gibi... ( Önsözden )
Bir önceki yıl "2003'ün 103 Şiiri" adıyla Şiir Ülkesi dergisinin (Ocak 2004) eki olarak sizlere sunduğumuz bu çalışma; yıl ve şiir sayılannın birler basamağındaki birer sayılık artışla, bu kez "2004'ün 104 Şiiri" adıyla kitap olarak karşınızda. Zamanla sağlam bir gelenek üzerine oturmasını çok istediğimiz ve arzuladığımız bu "gezici yıllık", yıllara göre ad alarak (2005'in 105 Şiiri, 2006'nm 106 Şiiri, 2007'nin 107 Şiiri gibi) bir Hüseyin Alemdar- Yılmaz Arslan ortak çalışması olarak sürüp gidecek. Bu konuda; üç dize çağrışımı, iki harf boşluğu özbeğenisi ve vefası, etik, estetik ve ideolojik değerleri, hatta at ve futbol beğenileri bile örtüşen iki "insan" olduğumuzdan birbirimize güvenimiz tam. Ancak, bizler de insanız; iki kalem mesafesi atlamalarımız, iki göz arası unutkanlıklarımız, iki kalp boşluğu zaaflarımız olacak. İki gönül, gene de az ya da hiç olmamasından yana. Seçki, yıllık, antoloji gibi çalışmalara imza atmanın ne denli zor iş olduğunun bilincinde olduğumuzdan; bu bilincimize "insani" duygularla birlikte öz beğenimizi de katarak böylesi bir görev ve sorumluluğun altından alnımızın akıyla kalkacağımıza inanıyorduk. Bu çabamız oturdukça, şiirin iş olmadığı bu ülkede, biz ikimiz, şiirin "gönüllü" iki işçisi olacağız. Bundan da hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Bütün bunları söylerken, seçki, yıllık ve antoloji gibi çalışmalara emeklerini koyan, bizleri bile bu yıllıkta hazırlayıcı konumuyla yan yana getirenlerin bizden önceki değerler olduğunun bilincinde olduğumuz da bilinsin isteriz. Tavrımız şiire, birazdan adını anacaklarımızın hiçbirine değil! Memet Fuat, Mehmet H. Doğan (öyle ya da böyle her yıllığında yer almamız beklenemezdi, ama ilk kanaatlarımız ondan), İhsan Üren, Metin Celâl, Veysel Çolak... Bir de asıl bu sevabı yapması gereken, ancak yapamayan ya da yapmaya vakti olmayanlar var. Tıpkı, Gülten Akın'in "Ah kimselerin vakti yok/ Durup ince şeyleri anlamaya" dizelerindeki gibi doygun bir dalgınlıkta duran. İlhan Berk gibi, Mahmut Temizyürek gibi, Hüseyin Peker gibi (bir şiir tıknefes atmasın kendini bir dergiye, kalp atışını ilk O duyar!), Mehmet Can Doğan gibi, Şeref Bilsel gibi, Ahmet Erhan gibi (âh, alkol her şeyi tamamlar), Ülkü Tamer gibi... ( Önsözden )
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.