#smrgKİTABEVİ 28 Şubat Rüzgârından 15 Temmuz Kasırgasına Bir Yolculuk Bilim Hayatımdan Trajikomik Kareler - 2023
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6256714106
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
475
Basım Yeri:
Çanakkale
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
255,00
Havale/EFT ile:
247,35
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199219210
605854
https://www.simurgkitabevi.com/28-subat-ruzgarindan-15-temmuz-kasirgasina-bir-yolculuk-bilim-hayatimdan-trajikomik-kareler-2023
28 Şubat Rüzgârından 15 Temmuz Kasırgasına Bir Yolculuk Bilim Hayatımdan Trajikomik Kareler - 2023 #smrgKİTABEVİ
255.00
Hatıralar, ibret dolu yönleriyle sahipleri açısından inişli çıkışlı bir hayat yolculuğudur. 1960'da Sakarya ili, Taraklı ilçesinin şirin ama yoksul bir köyünde doğan Ali Seyyar, uzun bir gurbet hayatından sonra memleketine temelli dönüş yapar. Bir akademisyen kimliğiyle engelli ve yaşlılara yönelik bakım güvence modelleri, sosyal bakım sigortası, sosyal ve manevî bakım, engelli dostu sosyal politikalar, İşyerinde maneviyat ve manevî sosyal hizmetler gibi Türkiye'ye kazandırdığı yeni kavramlar ile bu alanla ilgili orijinal eserler ve farklı uygulamalar kazandıran örnek ve idealist bir bilim insanıdır.
28 Şubat döneminin olağanüstü şartlarından dolayı “mürteci” olduğu gerekçesiyle akademik hayatına birçok engel konulur. Melun 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ise yargısız bir şekilde "FETÖ” ile iltisaklı iddiasıyla Sakarya Üniversitesinden ihraç edilir. Daha sonra savcılık tarafından kendisine "silahlı terör örgütü” üyesi olmaktan dolayı ağır ceza mahkemesinde dava açılır. Kesinleşmiş Beraat sayesinde bütün iddiaların yersiz ve akıl dışı olduğu anlaşılır. İftiraya uğrayıp yıllarca mağduriyet yaşayan ve Türkiye'de ilk kayıtlı "işsiz profesör" olarak tarihe geçen Ali Seyyar, bu biyografik kitabında düşündürücü olayların muhatabı olarak kendi hayatı ile ilgili “Burası Türkiye” dedirten şaşırtıcı ve bir o kadar da çarpıcı bilgiler sunar.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına yakın bir dönemde yaşanan bu talihsiz olayların bizzat şahidi olan Ali Seyyar'ın yaşadıkları, görüp işittikleri ve anlattıkları, Türk siyaset ve eğitim tarihi açısından önem arz ediyor. Almanya'da daha öğrencilik döneminden beri Anadolu insanına hizmet etmek isteyen Ali Seyyar, Türkiye'ye temelli dönüş yaptıktan sonra bambaşka gerçeklerle karşılaşır. Nispeten kazasız ve belasız olarak atlattığı 28 Şubat sürecinden sonra hükümete sosyal politika alanında danışmanlık yaparak, dezavantajlı vatandaşların lehine olan akademik bilgi ve tecrübelerini siyaset sahnesine taşımada başarılı olmasına olur ama bu sefer de 15 Temmuz felaketinin mağduru olur.
Fırtına gibi geçen hüzünlü yıllar, Ali Seyyar'ın hayatını sarsar. Bazen öz vatanında gurbet duygusuna kapılır ve maneviyata sarılmak suretiyle yine de geleceğe ümitle bakmasını bilir. Trajikomik olaylar, ilginç mekânlar, resmî kurumlar, mahkeme koridorları, çelişkili ve çarpıcı yargılamalar, dönemin en etkin siyasetçilerinin, bürokratlarının, savcılarının, hâkimlerinin ve üniversite yöneticilerinin çevresinde gelişir. İyi ve doğru anlaşılması açısından tarihe mal olmuş hadiseleri mercek altına almak isteyen herkes, Ali Seyyar'ın ayrıntılara ilişkin samimî açıklamalarını da dikkate almalıdır.
28 Şubat döneminin olağanüstü şartlarından dolayı “mürteci” olduğu gerekçesiyle akademik hayatına birçok engel konulur. Melun 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ise yargısız bir şekilde "FETÖ” ile iltisaklı iddiasıyla Sakarya Üniversitesinden ihraç edilir. Daha sonra savcılık tarafından kendisine "silahlı terör örgütü” üyesi olmaktan dolayı ağır ceza mahkemesinde dava açılır. Kesinleşmiş Beraat sayesinde bütün iddiaların yersiz ve akıl dışı olduğu anlaşılır. İftiraya uğrayıp yıllarca mağduriyet yaşayan ve Türkiye'de ilk kayıtlı "işsiz profesör" olarak tarihe geçen Ali Seyyar, bu biyografik kitabında düşündürücü olayların muhatabı olarak kendi hayatı ile ilgili “Burası Türkiye” dedirten şaşırtıcı ve bir o kadar da çarpıcı bilgiler sunar.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına yakın bir dönemde yaşanan bu talihsiz olayların bizzat şahidi olan Ali Seyyar'ın yaşadıkları, görüp işittikleri ve anlattıkları, Türk siyaset ve eğitim tarihi açısından önem arz ediyor. Almanya'da daha öğrencilik döneminden beri Anadolu insanına hizmet etmek isteyen Ali Seyyar, Türkiye'ye temelli dönüş yaptıktan sonra bambaşka gerçeklerle karşılaşır. Nispeten kazasız ve belasız olarak atlattığı 28 Şubat sürecinden sonra hükümete sosyal politika alanında danışmanlık yaparak, dezavantajlı vatandaşların lehine olan akademik bilgi ve tecrübelerini siyaset sahnesine taşımada başarılı olmasına olur ama bu sefer de 15 Temmuz felaketinin mağduru olur.
Fırtına gibi geçen hüzünlü yıllar, Ali Seyyar'ın hayatını sarsar. Bazen öz vatanında gurbet duygusuna kapılır ve maneviyata sarılmak suretiyle yine de geleceğe ümitle bakmasını bilir. Trajikomik olaylar, ilginç mekânlar, resmî kurumlar, mahkeme koridorları, çelişkili ve çarpıcı yargılamalar, dönemin en etkin siyasetçilerinin, bürokratlarının, savcılarının, hâkimlerinin ve üniversite yöneticilerinin çevresinde gelişir. İyi ve doğru anlaşılması açısından tarihe mal olmuş hadiseleri mercek altına almak isteyen herkes, Ali Seyyar'ın ayrıntılara ilişkin samimî açıklamalarını da dikkate almalıdır.
Hatıralar, ibret dolu yönleriyle sahipleri açısından inişli çıkışlı bir hayat yolculuğudur. 1960'da Sakarya ili, Taraklı ilçesinin şirin ama yoksul bir köyünde doğan Ali Seyyar, uzun bir gurbet hayatından sonra memleketine temelli dönüş yapar. Bir akademisyen kimliğiyle engelli ve yaşlılara yönelik bakım güvence modelleri, sosyal bakım sigortası, sosyal ve manevî bakım, engelli dostu sosyal politikalar, İşyerinde maneviyat ve manevî sosyal hizmetler gibi Türkiye'ye kazandırdığı yeni kavramlar ile bu alanla ilgili orijinal eserler ve farklı uygulamalar kazandıran örnek ve idealist bir bilim insanıdır.
28 Şubat döneminin olağanüstü şartlarından dolayı “mürteci” olduğu gerekçesiyle akademik hayatına birçok engel konulur. Melun 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ise yargısız bir şekilde "FETÖ” ile iltisaklı iddiasıyla Sakarya Üniversitesinden ihraç edilir. Daha sonra savcılık tarafından kendisine "silahlı terör örgütü” üyesi olmaktan dolayı ağır ceza mahkemesinde dava açılır. Kesinleşmiş Beraat sayesinde bütün iddiaların yersiz ve akıl dışı olduğu anlaşılır. İftiraya uğrayıp yıllarca mağduriyet yaşayan ve Türkiye'de ilk kayıtlı "işsiz profesör" olarak tarihe geçen Ali Seyyar, bu biyografik kitabında düşündürücü olayların muhatabı olarak kendi hayatı ile ilgili “Burası Türkiye” dedirten şaşırtıcı ve bir o kadar da çarpıcı bilgiler sunar.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına yakın bir dönemde yaşanan bu talihsiz olayların bizzat şahidi olan Ali Seyyar'ın yaşadıkları, görüp işittikleri ve anlattıkları, Türk siyaset ve eğitim tarihi açısından önem arz ediyor. Almanya'da daha öğrencilik döneminden beri Anadolu insanına hizmet etmek isteyen Ali Seyyar, Türkiye'ye temelli dönüş yaptıktan sonra bambaşka gerçeklerle karşılaşır. Nispeten kazasız ve belasız olarak atlattığı 28 Şubat sürecinden sonra hükümete sosyal politika alanında danışmanlık yaparak, dezavantajlı vatandaşların lehine olan akademik bilgi ve tecrübelerini siyaset sahnesine taşımada başarılı olmasına olur ama bu sefer de 15 Temmuz felaketinin mağduru olur.
Fırtına gibi geçen hüzünlü yıllar, Ali Seyyar'ın hayatını sarsar. Bazen öz vatanında gurbet duygusuna kapılır ve maneviyata sarılmak suretiyle yine de geleceğe ümitle bakmasını bilir. Trajikomik olaylar, ilginç mekânlar, resmî kurumlar, mahkeme koridorları, çelişkili ve çarpıcı yargılamalar, dönemin en etkin siyasetçilerinin, bürokratlarının, savcılarının, hâkimlerinin ve üniversite yöneticilerinin çevresinde gelişir. İyi ve doğru anlaşılması açısından tarihe mal olmuş hadiseleri mercek altına almak isteyen herkes, Ali Seyyar'ın ayrıntılara ilişkin samimî açıklamalarını da dikkate almalıdır.
28 Şubat döneminin olağanüstü şartlarından dolayı “mürteci” olduğu gerekçesiyle akademik hayatına birçok engel konulur. Melun 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ise yargısız bir şekilde "FETÖ” ile iltisaklı iddiasıyla Sakarya Üniversitesinden ihraç edilir. Daha sonra savcılık tarafından kendisine "silahlı terör örgütü” üyesi olmaktan dolayı ağır ceza mahkemesinde dava açılır. Kesinleşmiş Beraat sayesinde bütün iddiaların yersiz ve akıl dışı olduğu anlaşılır. İftiraya uğrayıp yıllarca mağduriyet yaşayan ve Türkiye'de ilk kayıtlı "işsiz profesör" olarak tarihe geçen Ali Seyyar, bu biyografik kitabında düşündürücü olayların muhatabı olarak kendi hayatı ile ilgili “Burası Türkiye” dedirten şaşırtıcı ve bir o kadar da çarpıcı bilgiler sunar.
Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına yakın bir dönemde yaşanan bu talihsiz olayların bizzat şahidi olan Ali Seyyar'ın yaşadıkları, görüp işittikleri ve anlattıkları, Türk siyaset ve eğitim tarihi açısından önem arz ediyor. Almanya'da daha öğrencilik döneminden beri Anadolu insanına hizmet etmek isteyen Ali Seyyar, Türkiye'ye temelli dönüş yaptıktan sonra bambaşka gerçeklerle karşılaşır. Nispeten kazasız ve belasız olarak atlattığı 28 Şubat sürecinden sonra hükümete sosyal politika alanında danışmanlık yaparak, dezavantajlı vatandaşların lehine olan akademik bilgi ve tecrübelerini siyaset sahnesine taşımada başarılı olmasına olur ama bu sefer de 15 Temmuz felaketinin mağduru olur.
Fırtına gibi geçen hüzünlü yıllar, Ali Seyyar'ın hayatını sarsar. Bazen öz vatanında gurbet duygusuna kapılır ve maneviyata sarılmak suretiyle yine de geleceğe ümitle bakmasını bilir. Trajikomik olaylar, ilginç mekânlar, resmî kurumlar, mahkeme koridorları, çelişkili ve çarpıcı yargılamalar, dönemin en etkin siyasetçilerinin, bürokratlarının, savcılarının, hâkimlerinin ve üniversite yöneticilerinin çevresinde gelişir. İyi ve doğru anlaşılması açısından tarihe mal olmuş hadiseleri mercek altına almak isteyen herkes, Ali Seyyar'ın ayrıntılara ilişkin samimî açıklamalarını da dikkate almalıdır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.