#smrgKİTABEVİ 319 Numaralı Karaman Şer'iyye Sicili 1905 - 1906 (R. 1320 - 1322) - 2012

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6058749962
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Stok Kodu:
1199140688
Boyut:
15x22
Sayfa Sayısı:
308 s.
Basım Yeri:
Konya
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
105,00
Havale/EFT ile: 101,85
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199140688
526868
319 Numaralı Karaman Şer'iyye Sicili 1905 - 1906 (R. 1320 - 1322) -        2012
319 Numaralı Karaman Şer'iyye Sicili 1905 - 1906 (R. 1320 - 1322) - 2012 #smrgKİTABEVİ
105.00
Tarih ve insan... Birbirinden ayrı olarak düşünülemeyecek bu iki değer, birbirlerinden beslenerek varlık bulurlar. İnsan, geçmişteki sıradan olgu ve olaylara fikirleri, karakteri ve yaşantısının verdiği birikimle tarihsel bir boyut kazandırır. Fakat her insan aynı zamanda tarihin bir ürünü, bir parçasıdır. İnsan, içinden kopup geldiği bu alanı kendi zihninde yeniden canlandırır ve aslında yitip gitmiş olan yaşanmışlıkları geri getirir. Böylece, onlar üzerine düşünebilme ve onları yeniden değerlendirebilme fırsatı bulur. Kişinin geçmiş üzerine yaptığı bu değerlendirmeler, vardığı sonuçlar ve bunlardan hareketle ortaya koyacağı ürünler ise "tarihni oluşturur. Geçen yüzyılın sonunda yaygın olan ve bazı uzmanların hâlâ benimsediği bir görüşe göre tarihsel araştırmalarımız geçmişi, "hakikatte olduğu gibi" yansıtan bir imgeyi yeniden inşa etmelidir. Bu hedefe yaklaşabilmenin en önemli koşulu. birincil kaynakların dikkatle incelenmesidir. Ancak birincil kaynaklarla ilgili en önemli husus neyi ele aldıklarıdır. Bu kaynakların büyük çoğunluğu devletler eliyle meydana getirilen ve bugün arşivlerde bulunan kaynaklardır ki varlık sebepleri ait oldukları devletin muhtelif yönlerinin işleyişi ile ilgilidir. İkinci yaygın gurup ise kralların, hükümdarların, önde gelen komutan. devlet adamı ya da kahramanların hikâyelerini konu edinen ve eskiden yegâne tarih olarak algılanan kaynaklardır. Halbuki değişen tarih anlayışımıza bağlı olarak bugün tarih araştırıcılığının merkezini devletler ya da yönetenler teşkil etmiyor; giderek artan bir merakla genel halk yığınlarının hikayeleri merkeze oturmaktadır. Bu eğilime bağlı olarak kırsal ya da kentsel alanda yaşayan insanları doğrudan veya dolaylı biçimde anlatan birincil kaynaklar, diğer çeşitlere göre azlıkları da göz önüne alınırsa daha bir önemli hale gelmişlerdir.
Tarih ve insan... Birbirinden ayrı olarak düşünülemeyecek bu iki değer, birbirlerinden beslenerek varlık bulurlar. İnsan, geçmişteki sıradan olgu ve olaylara fikirleri, karakteri ve yaşantısının verdiği birikimle tarihsel bir boyut kazandırır. Fakat her insan aynı zamanda tarihin bir ürünü, bir parçasıdır. İnsan, içinden kopup geldiği bu alanı kendi zihninde yeniden canlandırır ve aslında yitip gitmiş olan yaşanmışlıkları geri getirir. Böylece, onlar üzerine düşünebilme ve onları yeniden değerlendirebilme fırsatı bulur. Kişinin geçmiş üzerine yaptığı bu değerlendirmeler, vardığı sonuçlar ve bunlardan hareketle ortaya koyacağı ürünler ise "tarihni oluşturur. Geçen yüzyılın sonunda yaygın olan ve bazı uzmanların hâlâ benimsediği bir görüşe göre tarihsel araştırmalarımız geçmişi, "hakikatte olduğu gibi" yansıtan bir imgeyi yeniden inşa etmelidir. Bu hedefe yaklaşabilmenin en önemli koşulu. birincil kaynakların dikkatle incelenmesidir. Ancak birincil kaynaklarla ilgili en önemli husus neyi ele aldıklarıdır. Bu kaynakların büyük çoğunluğu devletler eliyle meydana getirilen ve bugün arşivlerde bulunan kaynaklardır ki varlık sebepleri ait oldukları devletin muhtelif yönlerinin işleyişi ile ilgilidir. İkinci yaygın gurup ise kralların, hükümdarların, önde gelen komutan. devlet adamı ya da kahramanların hikâyelerini konu edinen ve eskiden yegâne tarih olarak algılanan kaynaklardır. Halbuki değişen tarih anlayışımıza bağlı olarak bugün tarih araştırıcılığının merkezini devletler ya da yönetenler teşkil etmiyor; giderek artan bir merakla genel halk yığınlarının hikayeleri merkeze oturmaktadır. Bu eğilime bağlı olarak kırsal ya da kentsel alanda yaşayan insanları doğrudan veya dolaylı biçimde anlatan birincil kaynaklar, diğer çeşitlere göre azlıkları da göz önüne alınırsa daha bir önemli hale gelmişlerdir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat