Türkiye, devlet ve toplum olarak olağanüstü, çeşitli meydan okumaların iç içe olduğu ve zorlukların birbirini takip ettiği sert bir zaman diliminden geçiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti 100. yaşında bir başka “Millî Mücadele hâli” olan bir “afetler zinciri” ile karşı karşıya kalmıştır. Coğrafyanın kaderiyle insanlığın kaderinin çatıştığı bu süreçte, ülke olarak ağır bir bedel ödedik. Bununla birlikte hasarların giderilmesi ve yaraların sarılması için 3 ay içerisinde devlet ve toplum olarak sarf edilen çabalar, yapılan faaliyetler, gösterilen dayanışma ve yardımlaşma, birlik ve beraberlik ruhu ve verilen emekler; nüfusunun 6'da 1'ini, coğrafyasının 7'de 1'ini ve illerinin doğrudan 8'de 1'ini etkileyen büyük bir felaket anında Türkiye'nin, devletin ve toplumun dayanıklılığını teyit etmiştir. Asla umutsuz değiliz: Hep birlikte iyileşeceğiz.
9 saat arayla 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde, 6-7 km derinlikte ve yoğun yerleşim merkezlerinin hemen altında gerçekleşen ve toplamda 21 il ve 175 ilçede yıkımlara ve etkilere yol açan 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Depremleri, birçok gelişmiş dünya ülkesinin yüzölçümünden daha büyük bir yüzölçümünü ifade eden 110 bin kilometrekarelik bir coğrafyayı doğrudan etkilemiş, on binlerce insanımızın ölümüne ve yüzbinlerce binanın yıkılmasına veya hasarlı olarak kullanılmaz hale gelmesine yol açmış, milyonlarca insanımız yer değiştirmek zorunda kalırken milyonlarca insanımız da çadır ve konteyner kentlerde yaşamaya başlamıştır.
Türkiye, hem depremlerin büyüklüğü, şiddeti ve enerjisi, hem de bir afetinin etkileri açısından Cumhuriyet tarihinin en güçlü yıkımı ile karşı karşıya kalmış, gerçek anlamıyla “Asrın Felaketi” ve bunun getirdiği insanî, siyasî, sosyal, ekonomik, askerî ve egemenlik boyutlarında yansımaları olan çeşitli sorunlarla yüzleşmiştir.
Raporumuzda, teorik yaklaşımlarımızı 14 günlük Deprem Bölgesi ziyaretinde edindiğimiz veri, bilgi ve gözlemlerle birleştirerek Kamu Yönetimi ve Sivil Toplum işbirliğine dayalı “Bütünleşik Afet Yönetimi Modeli/Sistemi” anlayışı kapsamında değerlendirdik. Sorumluluk bilinci olarak harekete geçme ilkemiz olan “Ben ne yapabilirim?” sorusu ile başlayan araştırmamızı “Bu felaketten daha iyi bir Afet Yönetimi için hangi dersler çıkarılabilir, neler yapılabilir, ne gibi adımlar atılabilir?” soruları ile genişlettik. Raporumuzdaki önerilerin; toplumsal eğitim, bilinç, zihniyet, yaklaşım, organizasyon ve uygulama dönüşümleri ile birlikte ülkemizin Yeni Afet Yönetimi Modeli/Sistemi için katkı verici olmasını diliyoruz.