İşgal yıllarında İzmirli halkın elinde Türk bayrağı yoktu. Çünkü Yunan işgalcileri, tek tek Müslüman evlerini basıp arama yaptılar ve Türk bayraklarına el koydular. Bizim Güzelyalı'daki dede evimiz de bu talandan nasibini aldı. Sonra topladıkları Türk bayraklarını büyük tomarlar yapıp mahalle ortasında ateşe verdiler. Böylece halkın elinde bayrak kalmadı.
Ancak 30 Ağustos Büyük Taaruz'dan galip çıkan Türk ordusu, hızla İzmir'e doğru yaklaşınca halk harekete geçti. Analar, kızlarının kırmızı eteklerini bozdular, kırmızı perdelerini aşağı indirdiler, kırmızı masa örtülerini kesip doğradılar. Bu kırmızı kumaşların ortasına beyaz patiskadan ay ve yıldız diktiler. Halk, kendi bayrağını, "halkın bayrağını" yapmış oldu. Böylece Mehmetçik'leri beklemeye başladılar.
9 Eylül sabahı süvariler İzmir'e girmeye başlayınca, halk bayraklarını evlerine, çatılarına, ağaçların ve minarelerin tepesine asmaya başladı. Böylece İzmir tepeden bakınca bir anda "gelincik tarlasına" döndü. Bayrak, ordusunu bağrına bastı.
Böyle bir bayrak yıllar önce bana armağan edildi. Her konferansımda bunu halka gösteririm. İzmirli edebiyat ustası Turgay Gönenç'in annesi Namazgahlı Sırrıye teyzenin, 8 Eylül 1922 akşamı diktiği ve sonra ertesi sabah evinin penceresine astığı bayrağı bir "vatan emaneti" olarak saklarım.
İşgal yıllarında İzmirli halkın elinde Türk bayrağı yoktu. Çünkü Yunan işgalcileri, tek tek Müslüman evlerini basıp arama yaptılar ve Türk bayraklarına el koydular. Bizim Güzelyalı'daki dede evimiz de bu talandan nasibini aldı. Sonra topladıkları Türk bayraklarını büyük tomarlar yapıp mahalle ortasında ateşe verdiler. Böylece halkın elinde bayrak kalmadı.
Ancak 30 Ağustos Büyük Taaruz'dan galip çıkan Türk ordusu, hızla İzmir'e doğru yaklaşınca halk harekete geçti. Analar, kızlarının kırmızı eteklerini bozdular, kırmızı perdelerini aşağı indirdiler, kırmızı masa örtülerini kesip doğradılar. Bu kırmızı kumaşların ortasına beyaz patiskadan ay ve yıldız diktiler. Halk, kendi bayrağını, "halkın bayrağını" yapmış oldu. Böylece Mehmetçik'leri beklemeye başladılar.
9 Eylül sabahı süvariler İzmir'e girmeye başlayınca, halk bayraklarını evlerine, çatılarına, ağaçların ve minarelerin tepesine asmaya başladı. Böylece İzmir tepeden bakınca bir anda "gelincik tarlasına" döndü. Bayrak, ordusunu bağrına bastı.
Böyle bir bayrak yıllar önce bana armağan edildi. Her konferansımda bunu halka gösteririm. İzmirli edebiyat ustası Turgay Gönenç'in annesi Namazgahlı Sırrıye teyzenin, 8 Eylül 1922 akşamı diktiği ve sonra ertesi sabah evinin penceresine astığı bayrağı bir "vatan emaneti" olarak saklarım.