#smrgSAHAF Abdulhamid Han Osmanlıda Son Damga Kırk Mürekkep -

ISBN-10:
9786059889711
Stok Kodu:
1199192116
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
187 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199192116
578147
Abdulhamid Han Osmanlıda Son Damga Kırk Mürekkep -
Abdulhamid Han Osmanlıda Son Damga Kırk Mürekkep - #smrgSAHAF
0.00
Kızıl Sultan… Ne büyük ve acımasız bir iftira. Üstelik ne yazık ki kendi torunlarınca söylenen bir söz o iftira. Baskıcılıkla suçlanıp yok olma aşamasındaki devletin ömrünü dünyanın yeniden şekillendiği bir dönemde 30 yıl uzatan bir büyük hünkâR. Abdestsiz yere basmamak için ehli beytten getirtip yatağının başucunda bulundurduğu tuğla ile her sabah teyemmüm edip yere öyle basan bir ince sembol.

Yıllardır İstibdat Dönemi ile bize zalim olarak tanıtılan ama iktidarı boyunca yalnızca on bir adi suçlunun idamını onaylayan bir merhamet sancağı. Abdülhamid Han! Bir büyük hükümdar. Mustafa Armağan Hocamızın deyimiyle kurtlarla dans ederek o günün şartlarında Devlet-i Âli Osmaniye'nin ömrünü 30 yıl uzatmayı başarmış bir müthiş dahi.

Yüreğimiz sızlıyordu ona atılan iftiralara ve demek istiyorduk ki ona; "Bu kadarını sen de istemezdin elbette; ama arkanda açılan boşluk o kadar derin oldu ki Sultanım, bugün senin direniş ruhuna, vizyonuna, felsefene, Hz. Peygamber (s.a.v.)'e duyduğun sevgiye, vatanseverliğine yeniden sarılmak ihtiyacını hissediyor insanlar. Arkandan gelenler bir boşluğa düştüler, daha doğrusu düşürüldüler." - Mustafa Armağan

Yüreğimiz yanıyordu ona söylenen haksız sözlere. Yangınımızla kırk yürek toplandık ve tek bir ruhta dedik ki; "Abdülhamid'i anlamak her şeyi anlamak olacaktır." - Necip Fazıl

"Söz iki sonsuz arasında bir çırpınış. Hayat gibi sıcak ve dost." - Cemil Meriç

Söz ile çıktık yola… Azığımız; haksızlığın acısı. Vuslat noktamız; sultanımızı doğru anlatma ağrısı. En iyi yol arkadaşımız; ruhumuzun onu yanlış tanıma sancısı. Biz 40'lar kulübü… Çıkardığı her kitapta kırk kalemle, tek yürekle yanan bir kardeşlik avizesi. O avize ki aydınlatmak istiyor geçmişine, Abdülhamid Han'ına yabancı kalmış neslini ve yakmak istiyor Abdülhamid Han ışığını ona karanlık kalmış tüm zihinlerde. Kırk yürek birleştik ve tek bir ruh olarak bir şişe attık denize, Abdülhamid Han'ımıza dair. Bir tılsımlı kutuyu narince aralamaya, kutudan sızan ışıkları çağımıza ve neslimize yansıtmaya niyetlendik… Biz 40'lar Kulübü, "O anlatılmalı ve anlaşılmalı." dedik, çıktık yola. Takdiri okuyanların değerli gönüllerine bırakarak attık adımımızı ve istedik ki hayırla yâd edelim dahi "Sultan"ımızı…

Kızıl Sultan… Ne büyük ve acımasız bir iftira. Üstelik ne yazık ki kendi torunlarınca söylenen bir söz o iftira. Baskıcılıkla suçlanıp yok olma aşamasındaki devletin ömrünü dünyanın yeniden şekillendiği bir dönemde 30 yıl uzatan bir büyük hünkâR. Abdestsiz yere basmamak için ehli beytten getirtip yatağının başucunda bulundurduğu tuğla ile her sabah teyemmüm edip yere öyle basan bir ince sembol.

Yıllardır İstibdat Dönemi ile bize zalim olarak tanıtılan ama iktidarı boyunca yalnızca on bir adi suçlunun idamını onaylayan bir merhamet sancağı. Abdülhamid Han! Bir büyük hükümdar. Mustafa Armağan Hocamızın deyimiyle kurtlarla dans ederek o günün şartlarında Devlet-i Âli Osmaniye'nin ömrünü 30 yıl uzatmayı başarmış bir müthiş dahi.

Yüreğimiz sızlıyordu ona atılan iftiralara ve demek istiyorduk ki ona; "Bu kadarını sen de istemezdin elbette; ama arkanda açılan boşluk o kadar derin oldu ki Sultanım, bugün senin direniş ruhuna, vizyonuna, felsefene, Hz. Peygamber (s.a.v.)'e duyduğun sevgiye, vatanseverliğine yeniden sarılmak ihtiyacını hissediyor insanlar. Arkandan gelenler bir boşluğa düştüler, daha doğrusu düşürüldüler." - Mustafa Armağan

Yüreğimiz yanıyordu ona söylenen haksız sözlere. Yangınımızla kırk yürek toplandık ve tek bir ruhta dedik ki; "Abdülhamid'i anlamak her şeyi anlamak olacaktır." - Necip Fazıl

"Söz iki sonsuz arasında bir çırpınış. Hayat gibi sıcak ve dost." - Cemil Meriç

Söz ile çıktık yola… Azığımız; haksızlığın acısı. Vuslat noktamız; sultanımızı doğru anlatma ağrısı. En iyi yol arkadaşımız; ruhumuzun onu yanlış tanıma sancısı. Biz 40'lar kulübü… Çıkardığı her kitapta kırk kalemle, tek yürekle yanan bir kardeşlik avizesi. O avize ki aydınlatmak istiyor geçmişine, Abdülhamid Han'ına yabancı kalmış neslini ve yakmak istiyor Abdülhamid Han ışığını ona karanlık kalmış tüm zihinlerde. Kırk yürek birleştik ve tek bir ruh olarak bir şişe attık denize, Abdülhamid Han'ımıza dair. Bir tılsımlı kutuyu narince aralamaya, kutudan sızan ışıkları çağımıza ve neslimize yansıtmaya niyetlendik… Biz 40'lar Kulübü, "O anlatılmalı ve anlaşılmalı." dedik, çıktık yola. Takdiri okuyanların değerli gönüllerine bırakarak attık adımımızı ve istedik ki hayırla yâd edelim dahi "Sultan"ımızı…

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat