#smrgKİTABEVİ Adalar Denizi Doğu Akdeniz Mavi Vatan - 2023
Editör:
Kapak Tasarım:
Dağsu Sönmez
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
9751757104
Kargoya Teslim Süresi:
7&15
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
201
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kuşe
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
96,00
1199219669
606316
https://www.simurgkitabevi.com/adalar-denizi-dogu-akdeniz-mavi-vatan-2023
Adalar Denizi Doğu Akdeniz Mavi Vatan - 2023 #smrgKİTABEVİ
96.00
Yunanistan, Adalar Denizi'nde uzun yıllardan beri adaların silahlandırılması, kıta sahanlığı, karasularını genişletme, FIR Hattı, egemenliği tartışmalı adaları işgal etme, Türkiye aleyhindeki terör faaliyetlerini destekleme dahil pek çok konuda, Megali İdea'sı çerçevesinde Türkiye aleyhindeki çabalarını sürdürmektedir. Bunları yaparken de en büyük destekçileri Batının büyük devletleridir. Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan sorunlar sadece Adalar Denizi'nde değildir. Doğu Akdeniz'de de iki ülke karşı karşıyadır. Yunanistan maksimalist politikaları çerçevesinde bu bölgede de Türkiye aleyhinde faaliyetlerini sürdürmektedir. 2003 yılında Seville Üniversitesi tarafından hazırlanan ve hukuki bir geçerliliği olmayan deniz yetki alanları haritası, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki egemenlik alanlarını 41 bin kilometrekare olarak hesaplamış, GKRY de bu haritaya uygun olarak MEB ilan etmiştir. Haritaya göre Yunanistan ve GKRY denizden komşu olarak görülmektedir. Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'e bakan adalarına tam etki tanınmış, Türkiye'nin açık denizlere çıkışının önü kapatılmıştır. Halbuki Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'deki kıyı uzunluğu 167 kilometre, Türkiye'nin kıyı uzunluğu ise 1870 kilometredir. Dolayısıyla hakkaniyet prensibine göre burada, Türkiye'nin 13 kat daha fazla deniz yetki alanı olması gerekirdi. Yunanistan bu adımları atarken, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki bazı ülkelerle yaşadığı sorunları kullanmaya çalışmıştır. Yunanistan Megali İdea'sı adeta deniz alanlarına yansıyarak, Türkiye'yi, bölgedeki en uzun kıyı şeridine sahip devlet olmasına rağmen, Ege denizinde olduğu gibi Doğu Akdeniz'de de dışarıda bırakmak suretiyle Antalya Körfezi'ne hapsetmeyi amaçlamaktadır. Doğu Akdeniz'de, Türkiye'nin menfaatlerine ve uluslararası hukuka aykırı olarak uygulamaya konulmaya çalışılan bir durum söz konusudur. Zira Adalar Denizi ve Doğu Akdeniz'deki enerji rezervleri, doğal kaynaklar ve diğer tüm zenginlikler Türkiye için önemlidir, ancak bunlardan daha da önemli olan Türkiye'nin deniz sınır güvenliğidir. Bu sebeple Türkiye, Doğu Akdeniz'deki haklarını savunmak için kararlılıkla attığı güçlü adımlarla Akdeniz'deki haklarını dünya kamuoyuna kabul ettirme çabası içerisindedir. Bu çerçevede ilan edilen “Mavi Vatan” doktrini, Türkiye'nin deniz ülkesi parçası olup, Adalar Denizi, Doğu Akdeniz, Marmara ve Karadeniz'de yaklaşık 462.000 km2'lik ilan edilen ya da ilan edilmesi öngörülen deniz yetki alanlarının tamamıdır. Mavi Vatan Doktrini'nin kapsamına sadece 462.000 km2'lik su kütlesinde yaşayan canlılar girmemektedir. Türkiye'nin kara ülkesinin neredeyse yarısını oluşturan bu devasa alanda bulunan canlı ve cansız varlıklar, denizlerin dibinde bulunan doğalgaz ve petrol gibi değerli madenler ile bu su kütlesinin üstünü kaplayan hava kütlesi, bütünüyle Türkiye'nin Mavi Vatan'ının kapsamına girmektedir. Mavi Vatan yaklaşımı esasında bugün çıkmış bir anlayış değildir. Barbaros Hayrettin Paşa'nın “Denizlere hâkim olan dünyaya hâkim olur” düsturu da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “Denizcilik Türk'ün milli ülküsüdür” cümlesi de ülkemizin ve milletimizin yolunun denizlerden geçtiğini ifade etmektedir. “Mavi Vatan” kavramı Türkiye'nin kıta sahanlığını güçlendiren bir terim olarak uluslararası ilişkiler literatüründe yerini aldı. Bu kavram, Türkiye'nin hak ve menfaatleri çerçevesinde çizilmiş sınırlara dayanmaktadır. Her ne kadar bazı Batılı ülkeler, Türkiye'nin yeniden açık denizlere çıkmasını “Yeni Osmanlıcılık” olarak nitelese de Türkiye'nin Mavi Vatan Doktrini, 21. yüzyılın jeopolitik bir gerçeği olmakla beraber aynı zamanda Türkiye'nin denizlerdeki "Misak-ı Millisi"dir.
Yunanistan, Adalar Denizi'nde uzun yıllardan beri adaların silahlandırılması, kıta sahanlığı, karasularını genişletme, FIR Hattı, egemenliği tartışmalı adaları işgal etme, Türkiye aleyhindeki terör faaliyetlerini destekleme dahil pek çok konuda, Megali İdea'sı çerçevesinde Türkiye aleyhindeki çabalarını sürdürmektedir. Bunları yaparken de en büyük destekçileri Batının büyük devletleridir. Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan sorunlar sadece Adalar Denizi'nde değildir. Doğu Akdeniz'de de iki ülke karşı karşıyadır. Yunanistan maksimalist politikaları çerçevesinde bu bölgede de Türkiye aleyhinde faaliyetlerini sürdürmektedir. 2003 yılında Seville Üniversitesi tarafından hazırlanan ve hukuki bir geçerliliği olmayan deniz yetki alanları haritası, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki egemenlik alanlarını 41 bin kilometrekare olarak hesaplamış, GKRY de bu haritaya uygun olarak MEB ilan etmiştir. Haritaya göre Yunanistan ve GKRY denizden komşu olarak görülmektedir. Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'e bakan adalarına tam etki tanınmış, Türkiye'nin açık denizlere çıkışının önü kapatılmıştır. Halbuki Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'deki kıyı uzunluğu 167 kilometre, Türkiye'nin kıyı uzunluğu ise 1870 kilometredir. Dolayısıyla hakkaniyet prensibine göre burada, Türkiye'nin 13 kat daha fazla deniz yetki alanı olması gerekirdi. Yunanistan bu adımları atarken, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki bazı ülkelerle yaşadığı sorunları kullanmaya çalışmıştır. Yunanistan Megali İdea'sı adeta deniz alanlarına yansıyarak, Türkiye'yi, bölgedeki en uzun kıyı şeridine sahip devlet olmasına rağmen, Ege denizinde olduğu gibi Doğu Akdeniz'de de dışarıda bırakmak suretiyle Antalya Körfezi'ne hapsetmeyi amaçlamaktadır. Doğu Akdeniz'de, Türkiye'nin menfaatlerine ve uluslararası hukuka aykırı olarak uygulamaya konulmaya çalışılan bir durum söz konusudur. Zira Adalar Denizi ve Doğu Akdeniz'deki enerji rezervleri, doğal kaynaklar ve diğer tüm zenginlikler Türkiye için önemlidir, ancak bunlardan daha da önemli olan Türkiye'nin deniz sınır güvenliğidir. Bu sebeple Türkiye, Doğu Akdeniz'deki haklarını savunmak için kararlılıkla attığı güçlü adımlarla Akdeniz'deki haklarını dünya kamuoyuna kabul ettirme çabası içerisindedir. Bu çerçevede ilan edilen “Mavi Vatan” doktrini, Türkiye'nin deniz ülkesi parçası olup, Adalar Denizi, Doğu Akdeniz, Marmara ve Karadeniz'de yaklaşık 462.000 km2'lik ilan edilen ya da ilan edilmesi öngörülen deniz yetki alanlarının tamamıdır. Mavi Vatan Doktrini'nin kapsamına sadece 462.000 km2'lik su kütlesinde yaşayan canlılar girmemektedir. Türkiye'nin kara ülkesinin neredeyse yarısını oluşturan bu devasa alanda bulunan canlı ve cansız varlıklar, denizlerin dibinde bulunan doğalgaz ve petrol gibi değerli madenler ile bu su kütlesinin üstünü kaplayan hava kütlesi, bütünüyle Türkiye'nin Mavi Vatan'ının kapsamına girmektedir. Mavi Vatan yaklaşımı esasında bugün çıkmış bir anlayış değildir. Barbaros Hayrettin Paşa'nın “Denizlere hâkim olan dünyaya hâkim olur” düsturu da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “Denizcilik Türk'ün milli ülküsüdür” cümlesi de ülkemizin ve milletimizin yolunun denizlerden geçtiğini ifade etmektedir. “Mavi Vatan” kavramı Türkiye'nin kıta sahanlığını güçlendiren bir terim olarak uluslararası ilişkiler literatüründe yerini aldı. Bu kavram, Türkiye'nin hak ve menfaatleri çerçevesinde çizilmiş sınırlara dayanmaktadır. Her ne kadar bazı Batılı ülkeler, Türkiye'nin yeniden açık denizlere çıkmasını “Yeni Osmanlıcılık” olarak nitelese de Türkiye'nin Mavi Vatan Doktrini, 21. yüzyılın jeopolitik bir gerçeği olmakla beraber aynı zamanda Türkiye'nin denizlerdeki "Misak-ı Millisi"dir.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.