#smrgDERGİ Adam Sanat Aylık Sanat Dergisi - Sayı: 1 - 232 - Yıl : Aralık 1985 - Mayıs 2005 TAKIM - 1985

Editör:
Yayın Yönetmeni: Memet Fuat
Kondisyon:
Çok İyi
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Kargoya Teslim Süresi:
1&3
Cilt:
Tel Zımba
Stok Kodu:
1199093334
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
18560 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1985
Kapak Türü:
Orijinal kapağında
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
indirimli
34.680,00
Havale/EFT ile: 33.639,60
KARGO ÜCRETSİZ
Stoktan teslim
1199093334
479174
Adam Sanat Aylık Sanat Dergisi - Sayı: 1 - 232 - Yıl : Aralık 1985 - Mayıs 2005 TAKIM -        1985
Adam Sanat Aylık Sanat Dergisi - Sayı: 1 - 232 - Yıl : Aralık 1985 - Mayıs 2005 TAKIM - 1985 #smrgDERGİ
34680.00
Adam Sanat Aylık Sanat Dergisi - Sayı: 1 - 232 - Yıl : Aralık 1985 - Mayıs 2005 TAKIM

Yalnız bizde değil, bütün dünyada, satışları birkaç bini geçmeyen sanat dergilerinden, izleyicisi birkaç bini aşmayan sanat etkinliklerinden ne umuluyor? Diyelim elli milyonluk bir ülkede üç bin ya da beş bin basılan bir kitap niçin yayımlanır? Bu kadar az insana ulaşacak bir kitabın yazılmasındaki amaç nedir?

Seçkin aydınların bir şeyleri diri tuttukları, kuşaktan kuşağa taşıdıkları, kuramsal düzeyde oluşturulan bir görüş sanılmamalı, içinde bulunduğumuz uygulama bunu gösteriyor.

Beğenmesek de, sanatların çoğunda toplumdan dışlanmışlığı yaşıyoruz. Sanatçı, seçkin aydınlar çevresinin dışına çıkamadan, coşkulu bir yürekle, sırasında cezaevine düşmesine yol açacak kadar aşırı giderek, geniş topluluklara sesleniyor. Sonuçta üç ya da beş bin kişiye ulaşabilirse başarılı sayılıyor.

Bu durumun getirdiği "seçkin aydın yozlaşması" ise, belki insan doğasına uygun, ama her yönüyle acıklı bir olay.

Sanattan anlamak, kültürlü kişi olmak bir üstünlük olarak görülmeye başlanıyor. Seçkinliğin tadı çıkarılmak isteniyor.

Giderek seçkin görünmenin, herkesten başka olmanın, anlaşılmamanın yeni yeni yolları aranıyor. Tutarsız davranışlar, yapmacık tavırlar, pipolar, fularlarla, sağlıklı insanları, sanata da, sanatçıya da düşman edecek, geçmişi, bugünü, geleceğiyle toplumdan soyutlanmış bir sanat çevresi oluşuyor. Bir şeyleri diri tutan, kuşaktan kuşağa taşıyanlar, kesinlikle, bu seçkin aydınlar değildir.

Günümüzün sanat eleştirmenleri, gönülleri arınmış bir kitle kültürüne duyulan özlemle dolu olsa da, seçkin aydınlara önem vererek yaklaşmak, bu çevreyi yozlaşmalardan korumak zorundadırlar. Yüksek kültürün sürmesini sağlamak gerektiğine inanılıyorsa bu görevi üstlenmek gerekir. (-Memet Fuat, Seçkin Aydınlar, Adam Sanat Sayı 1, Aralık 1985, s. 5-8)

Adam Yayınevi, 1981 yılında kurulduğunda, 12 Eylül'ün karanlık baskısıyla da olmalı, türlü komplo teorileri üretip duran "sol" çevrelerde, "büyük sermaye yayın dünyasını ele geçirmek istiyor" biçiminde yorumlanmıştı.

Belki yayınevinin başlangıç sermayesi esnaflık düzeyindeki Cağaloğlu yayınevlerinden fazlaydı, ama daha bir yıl geçmeden bu sermayenin hızla tükeniverdiği görülecekti.

Yayınevinin kurucusu Nazar Büyüm, hiç de "büyük sermaye" sahibi denecek biri değildi. Tersine yoksul geçmiş çocukluk ve gençlik yıllarından sonra reklam dünyasında önce yetenekli bir metin yazarı olarak parlamış, sonra da arkadaşlarıyla kurduğu ajansla patronluğa yükselmişti.

İnci Asena'yla tanışması yaşam çizgisinde bir kırılmaya yol açmış, birlikte bir yayınevi kurmaya karar vermişlerdi. Nazar Büyüm, reklam şirketindeki ortaklığından ayrılmış, kendini tümüyle yayıncılığa vermişti. Önce Yurt Ansiklopedisi, sonra da Ünlüler Ansiklopedisi ile belirli bir başarı yakalanmıştı. 12 Eylül nedeniyle üniversitelerdeki işlerinden ayrılmak zorunda kalan pek çok öğretim üyesi için bu ansiklopediler yeni iş alanları olmuştu.

Yeni bir dergi
Kitap yayıncılığına da doludizgin girilmiş, Adam Yayınevi nitelikli edebiyat kitapları yayımlayan bir yayınevi olarak sivrilmişti. Kitabı için sözleşme yapılan bütün yazarlara ilk kez yüzde on beş gibi yüksek bir telif ücreti peşin olarak ödeniyordu. Önemli şairlerin, düşünce insanlarının tükenmiş kitaplarının yeni basımları yapılıyordu. Yayınevi editörlerinin Memet Fuat ve Cevat Çapan gibi sevilen ve güven veren kişilikler olması da, yazarları Adam Yayınevi'ne çeken bir başka unsurdu.

Çok sayıda yazarla yapılan sözleşmeler, basılan kitapların yeterli hızla satılmaması gibi nedenlerle yayınevi kısa sürede kuruluş sermayesini tüketme noktasına gelince, Nazar Büyüm yeniden reklam dünyasına dönecek ve bu sektörden kazandıklarıyla yayınevini ayakta tutmayı sürdürecekti.

Kitapların yanı sıra bir de aylık dergi yayımlanması düşüncesi, 1985 Aralık ayında Adam Sanat dergisinin ilk sayısının yayımlanmasıyla gerçekleşti. Dergi, Aydın Ülken'in tasarladığı kapakları ve Memet Fuat'ın usta dergiciliği ile kültür dünyasında kendine bir yer açtı. Ben de, 1 Mayıs 1986'da, 6. sayı ile bu dergide Memet Fuat'ın yardımcısı olarak çalışmaya başladım.

İlk sayılar, Memet Fuat'ın 1960'larda çıkardığı Yeni Dergi'yi andırıyordu. Oktay Rifat, Melih Cevdet, Edip Cansever, İlhan Berk gibi şairler hayattaydı ve yeni şiirlerini dergiye gönderiyorlardı. Memet Fuat, "seçkin aydınlar", "demokrasi", "popüler kültür" temalarında yazılar yazdı. Fethi Naci, "Eleştiri Günlüğü" ile katıldı dergiye. Mehmet H. Doğan, Ali Taygun, Samim Kocagöz, Uğur Kökden sık sık yazılarıyla yer aldılar dergide. Samih Rifat fotoğraf, Timur Selçuk müzik, Yavuzer Çetinkaya sinema yazıları yazdı. Yanı sıra Raymond Williams, Irving Howe, C.B. Fox, Edward Bond, John Berger, D.P. Gallagher, Jan Kott, Tzvetan Todorov gibi önemli yazarlardan çeviriler yer alıyordu. Dergi çevresinde Gönül Çapan, Kemal Atakay, Nesrin Kasap, Sosi Dolanoğlu, Hür Yumer gibi nitelikli çevirmenler toplanmıştı. Her sayıda bir ressam ya da çizer, ürünleriyle tanıtılıyordu.

Derginin genç şairlere de ilgisi vardı. Küçük İskender ilk şiirlerini Adam Sanat dergisinde yayımlayarak kısa sürede ünlendi. Oğuzhan Akay ve Ali Asker Barut derginin ilk sayılarında edebiyata kazandırdığı yeni isimler oldu.

Berlin Duvarı'yla birlikte 1989'da Rusya ve Doğu Avrupa'daki sosyalizm uygulamalarının da çökmesi, sosyalist düşünceli bir aydın olan Memet Fuat'ı bu konuları daha çok düşünmeye ve yazmaya yöneltti. Adam Sanat dergisinde 90'lı yıllar boyunca yayımlanan, sonra da Çağdaşımız Makyavel adlı kitapta toplanan bu yazılara bakıldığında, sosyalist uygulamaların insan, kültür, özgürlükler ve demokrasi ayakları üstüne çok önemli yaklaşım ve saptamaların yer aldığı görülecektir. Sonraki yıllarda Server Tanilli, Hıfzı Topuz, Kaan Arslanoğlu, Orhan Barlas gibi dergi yazarları bu tartışmaları farklı bakışlarla ele aldı. Aynı dönemde Semih Gümüş, uzun soluklu roman incelemeleri ile dergi yazarları arasına katıldı.

Düşünce yazılarının yanı sıra Adam Sanat, esaslı bir şiir dergisiydi. Yaşayan bütün kuşakların önde gelen isimleri şiirlerini Adam Sanat'ta yayımlıyorlardı. Şiir üstüne kuramsal yazıların en sık yayımlandığı dergi de yine Adam Sanat'tı. 1993 yılından başlayarak her yıl dergi ile birlikte, Mehmet H. Doğan'ın hazırladığı "Adam Şiir Yıllığı" verilmeye başlandı ve geniş ilgiyle karşılandı.

Memet Fuat da aynı yıllarda peş peşe yayımladığı günümüz şiiri üstüne tartışmalara katıldı. Bütünlüklü bir şiir anlayışının savunusu olarak da görülebilecek bu yazıları sonradan Yaşlı Bir Şaire Mektuplar adıyla kitaplaştırdı.

1990'lı yıllarda başlayıp 2000'li yıllarda da süren şiir alanındaki uzun tartışmalardan biri de Şavkar Altınel ile Roni Margulies'in polemik yazıları ve incelemeleri ile gelişen günümüz şiiri tartışmalarıydı.

Mehmet H. Doğan'ın 2001 başında yayımlanan Yüzyılın Türk Şiiri antolojisinin yayımlanmasıyla şiir tartışmaları bu antoloji çevresinde yoğunlaştı. Şiirde tümüyle farklı iki anlayışın karşı karşıya geldiği bu tartışmaların farklı dergilere yayılarak günümüzde de sürdüğü söylenebilir.

Sona doğru
Adam Yayınevi 90'lı yıllarda Nâzım Hikmet, Yaşar Kemal, Orhan Veli, Aziz Nesin, Server Tanilli gibi yazarları bünyesinde toplayınca, bu çok satışlı yazarların da katkısıyla kendi ayakları üzerinde durabilen büyük ve önemli bir yayınevine dönüştü. Beyoğlu, Küçükparmakkapı Sokak'taki binasına taşınmasıyla hem yayınevinin hem de derginin kültür kamuoyu önündeki önemi arttı.

Memet Fuat, 1996 yılının son günlerinde ciddi bir akciğer hastalığı geçirerek, sonraki günlerinde evinde, bir oksijen makinesine bağlı olarak yaşamak zorunda kaldı. Çalışma gücü eksilmemişti. Bilgisayarının başında yıllardır ertelediği kitaplarını yazmaya başladı. Yayınevine gelemese de dergiyi uzaktan yönetmeyi sürdürdü. 1999'daki ikinci bir yoğun bakım serüveninden sonra ise adının dergi künyesinden çıkarılmasını istedi.

Derginin yayın çizgisi 1999-2005 arasında büyük bir değişim olmadan sürdü. Bu dönemde Nurgül Ateş, edebiyatın önde gelen kişilikleriyle yaptığı konuşmalarla dergiye katkı sundu.

Adam Yayınevi'nin girdiği ekonomik darboğaz sonucu kapanan derginin son sayısı olan Mayıs 2005 tarihli 232. sayı "Sabri Altınel Özel Sayısı" olarak yayımlandı. Adam Sanat'ın kapanmasından bir yıl sonra Mayıs 2006'da Adam Sanat yazarlarının büyük bölümünün ürünlerinin yer aldığı Sözcükler dergisi yayın hayatına başladı. - - Turgay Fişekçi, Adam Sanat Yılları ALTÜST DERGİSİ, 12 OCAK 2016, EDEBİYAT, SAYI 17

Adam Sanat Aylık Sanat Dergisi - Sayı: 1 - 232 - Yıl : Aralık 1985 - Mayıs 2005 TAKIM

Yalnız bizde değil, bütün dünyada, satışları birkaç bini geçmeyen sanat dergilerinden, izleyicisi birkaç bini aşmayan sanat etkinliklerinden ne umuluyor? Diyelim elli milyonluk bir ülkede üç bin ya da beş bin basılan bir kitap niçin yayımlanır? Bu kadar az insana ulaşacak bir kitabın yazılmasındaki amaç nedir?

Seçkin aydınların bir şeyleri diri tuttukları, kuşaktan kuşağa taşıdıkları, kuramsal düzeyde oluşturulan bir görüş sanılmamalı, içinde bulunduğumuz uygulama bunu gösteriyor.

Beğenmesek de, sanatların çoğunda toplumdan dışlanmışlığı yaşıyoruz. Sanatçı, seçkin aydınlar çevresinin dışına çıkamadan, coşkulu bir yürekle, sırasında cezaevine düşmesine yol açacak kadar aşırı giderek, geniş topluluklara sesleniyor. Sonuçta üç ya da beş bin kişiye ulaşabilirse başarılı sayılıyor.

Bu durumun getirdiği "seçkin aydın yozlaşması" ise, belki insan doğasına uygun, ama her yönüyle acıklı bir olay.

Sanattan anlamak, kültürlü kişi olmak bir üstünlük olarak görülmeye başlanıyor. Seçkinliğin tadı çıkarılmak isteniyor.

Giderek seçkin görünmenin, herkesten başka olmanın, anlaşılmamanın yeni yeni yolları aranıyor. Tutarsız davranışlar, yapmacık tavırlar, pipolar, fularlarla, sağlıklı insanları, sanata da, sanatçıya da düşman edecek, geçmişi, bugünü, geleceğiyle toplumdan soyutlanmış bir sanat çevresi oluşuyor. Bir şeyleri diri tutan, kuşaktan kuşağa taşıyanlar, kesinlikle, bu seçkin aydınlar değildir.

Günümüzün sanat eleştirmenleri, gönülleri arınmış bir kitle kültürüne duyulan özlemle dolu olsa da, seçkin aydınlara önem vererek yaklaşmak, bu çevreyi yozlaşmalardan korumak zorundadırlar. Yüksek kültürün sürmesini sağlamak gerektiğine inanılıyorsa bu görevi üstlenmek gerekir. (-Memet Fuat, Seçkin Aydınlar, Adam Sanat Sayı 1, Aralık 1985, s. 5-8)

Adam Yayınevi, 1981 yılında kurulduğunda, 12 Eylül'ün karanlık baskısıyla da olmalı, türlü komplo teorileri üretip duran "sol" çevrelerde, "büyük sermaye yayın dünyasını ele geçirmek istiyor" biçiminde yorumlanmıştı.

Belki yayınevinin başlangıç sermayesi esnaflık düzeyindeki Cağaloğlu yayınevlerinden fazlaydı, ama daha bir yıl geçmeden bu sermayenin hızla tükeniverdiği görülecekti.

Yayınevinin kurucusu Nazar Büyüm, hiç de "büyük sermaye" sahibi denecek biri değildi. Tersine yoksul geçmiş çocukluk ve gençlik yıllarından sonra reklam dünyasında önce yetenekli bir metin yazarı olarak parlamış, sonra da arkadaşlarıyla kurduğu ajansla patronluğa yükselmişti.

İnci Asena'yla tanışması yaşam çizgisinde bir kırılmaya yol açmış, birlikte bir yayınevi kurmaya karar vermişlerdi. Nazar Büyüm, reklam şirketindeki ortaklığından ayrılmış, kendini tümüyle yayıncılığa vermişti. Önce Yurt Ansiklopedisi, sonra da Ünlüler Ansiklopedisi ile belirli bir başarı yakalanmıştı. 12 Eylül nedeniyle üniversitelerdeki işlerinden ayrılmak zorunda kalan pek çok öğretim üyesi için bu ansiklopediler yeni iş alanları olmuştu.

Yeni bir dergi
Kitap yayıncılığına da doludizgin girilmiş, Adam Yayınevi nitelikli edebiyat kitapları yayımlayan bir yayınevi olarak sivrilmişti. Kitabı için sözleşme yapılan bütün yazarlara ilk kez yüzde on beş gibi yüksek bir telif ücreti peşin olarak ödeniyordu. Önemli şairlerin, düşünce insanlarının tükenmiş kitaplarının yeni basımları yapılıyordu. Yayınevi editörlerinin Memet Fuat ve Cevat Çapan gibi sevilen ve güven veren kişilikler olması da, yazarları Adam Yayınevi'ne çeken bir başka unsurdu.

Çok sayıda yazarla yapılan sözleşmeler, basılan kitapların yeterli hızla satılmaması gibi nedenlerle yayınevi kısa sürede kuruluş sermayesini tüketme noktasına gelince, Nazar Büyüm yeniden reklam dünyasına dönecek ve bu sektörden kazandıklarıyla yayınevini ayakta tutmayı sürdürecekti.

Kitapların yanı sıra bir de aylık dergi yayımlanması düşüncesi, 1985 Aralık ayında Adam Sanat dergisinin ilk sayısının yayımlanmasıyla gerçekleşti. Dergi, Aydın Ülken'in tasarladığı kapakları ve Memet Fuat'ın usta dergiciliği ile kültür dünyasında kendine bir yer açtı. Ben de, 1 Mayıs 1986'da, 6. sayı ile bu dergide Memet Fuat'ın yardımcısı olarak çalışmaya başladım.

İlk sayılar, Memet Fuat'ın 1960'larda çıkardığı Yeni Dergi'yi andırıyordu. Oktay Rifat, Melih Cevdet, Edip Cansever, İlhan Berk gibi şairler hayattaydı ve yeni şiirlerini dergiye gönderiyorlardı. Memet Fuat, "seçkin aydınlar", "demokrasi", "popüler kültür" temalarında yazılar yazdı. Fethi Naci, "Eleştiri Günlüğü" ile katıldı dergiye. Mehmet H. Doğan, Ali Taygun, Samim Kocagöz, Uğur Kökden sık sık yazılarıyla yer aldılar dergide. Samih Rifat fotoğraf, Timur Selçuk müzik, Yavuzer Çetinkaya sinema yazıları yazdı. Yanı sıra Raymond Williams, Irving Howe, C.B. Fox, Edward Bond, John Berger, D.P. Gallagher, Jan Kott, Tzvetan Todorov gibi önemli yazarlardan çeviriler yer alıyordu. Dergi çevresinde Gönül Çapan, Kemal Atakay, Nesrin Kasap, Sosi Dolanoğlu, Hür Yumer gibi nitelikli çevirmenler toplanmıştı. Her sayıda bir ressam ya da çizer, ürünleriyle tanıtılıyordu.

Derginin genç şairlere de ilgisi vardı. Küçük İskender ilk şiirlerini Adam Sanat dergisinde yayımlayarak kısa sürede ünlendi. Oğuzhan Akay ve Ali Asker Barut derginin ilk sayılarında edebiyata kazandırdığı yeni isimler oldu.

Berlin Duvarı'yla birlikte 1989'da Rusya ve Doğu Avrupa'daki sosyalizm uygulamalarının da çökmesi, sosyalist düşünceli bir aydın olan Memet Fuat'ı bu konuları daha çok düşünmeye ve yazmaya yöneltti. Adam Sanat dergisinde 90'lı yıllar boyunca yayımlanan, sonra da Çağdaşımız Makyavel adlı kitapta toplanan bu yazılara bakıldığında, sosyalist uygulamaların insan, kültür, özgürlükler ve demokrasi ayakları üstüne çok önemli yaklaşım ve saptamaların yer aldığı görülecektir. Sonraki yıllarda Server Tanilli, Hıfzı Topuz, Kaan Arslanoğlu, Orhan Barlas gibi dergi yazarları bu tartışmaları farklı bakışlarla ele aldı. Aynı dönemde Semih Gümüş, uzun soluklu roman incelemeleri ile dergi yazarları arasına katıldı.

Düşünce yazılarının yanı sıra Adam Sanat, esaslı bir şiir dergisiydi. Yaşayan bütün kuşakların önde gelen isimleri şiirlerini Adam Sanat'ta yayımlıyorlardı. Şiir üstüne kuramsal yazıların en sık yayımlandığı dergi de yine Adam Sanat'tı. 1993 yılından başlayarak her yıl dergi ile birlikte, Mehmet H. Doğan'ın hazırladığı "Adam Şiir Yıllığı" verilmeye başlandı ve geniş ilgiyle karşılandı.

Memet Fuat da aynı yıllarda peş peşe yayımladığı günümüz şiiri üstüne tartışmalara katıldı. Bütünlüklü bir şiir anlayışının savunusu olarak da görülebilecek bu yazıları sonradan Yaşlı Bir Şaire Mektuplar adıyla kitaplaştırdı.

1990'lı yıllarda başlayıp 2000'li yıllarda da süren şiir alanındaki uzun tartışmalardan biri de Şavkar Altınel ile Roni Margulies'in polemik yazıları ve incelemeleri ile gelişen günümüz şiiri tartışmalarıydı.

Mehmet H. Doğan'ın 2001 başında yayımlanan Yüzyılın Türk Şiiri antolojisinin yayımlanmasıyla şiir tartışmaları bu antoloji çevresinde yoğunlaştı. Şiirde tümüyle farklı iki anlayışın karşı karşıya geldiği bu tartışmaların farklı dergilere yayılarak günümüzde de sürdüğü söylenebilir.

Sona doğru
Adam Yayınevi 90'lı yıllarda Nâzım Hikmet, Yaşar Kemal, Orhan Veli, Aziz Nesin, Server Tanilli gibi yazarları bünyesinde toplayınca, bu çok satışlı yazarların da katkısıyla kendi ayakları üzerinde durabilen büyük ve önemli bir yayınevine dönüştü. Beyoğlu, Küçükparmakkapı Sokak'taki binasına taşınmasıyla hem yayınevinin hem de derginin kültür kamuoyu önündeki önemi arttı.

Memet Fuat, 1996 yılının son günlerinde ciddi bir akciğer hastalığı geçirerek, sonraki günlerinde evinde, bir oksijen makinesine bağlı olarak yaşamak zorunda kaldı. Çalışma gücü eksilmemişti. Bilgisayarının başında yıllardır ertelediği kitaplarını yazmaya başladı. Yayınevine gelemese de dergiyi uzaktan yönetmeyi sürdürdü. 1999'daki ikinci bir yoğun bakım serüveninden sonra ise adının dergi künyesinden çıkarılmasını istedi.

Derginin yayın çizgisi 1999-2005 arasında büyük bir değişim olmadan sürdü. Bu dönemde Nurgül Ateş, edebiyatın önde gelen kişilikleriyle yaptığı konuşmalarla dergiye katkı sundu.

Adam Yayınevi'nin girdiği ekonomik darboğaz sonucu kapanan derginin son sayısı olan Mayıs 2005 tarihli 232. sayı "Sabri Altınel Özel Sayısı" olarak yayımlandı. Adam Sanat'ın kapanmasından bir yıl sonra Mayıs 2006'da Adam Sanat yazarlarının büyük bölümünün ürünlerinin yer aldığı Sözcükler dergisi yayın hayatına başladı. - - Turgay Fişekçi, Adam Sanat Yılları ALTÜST DERGİSİ, 12 OCAK 2016, EDEBİYAT, SAYI 17

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat