1199158810
544964
https://www.simurgkitabevi.com/adem-kelimesindeki-ilahi-hikmet-fassi
Adem: Kelimesindeki İlahi Hikmet Fassı - #smrgKİTABEVİ
0.00
Tasavvuf klâsikleri arasında ayrı bir yeri olan Füsusu'l Hikem, aralarında tasavvuf ve felsefe büyüklerinin de bulunduğu birçok kişi tarafından şerhedilmiştir. Nusreddin M. Ali tarafından kaleme alınan bu şerh, ibn Arabi tasavvufuna giriş mahiyetindeki Önsözüyle bu şerhler arasında kendine farklı bir yer açıyor. Müellif önsözün başlarında Şeyhül Ekber ile aralarında geçen özel bir hali anlatarak yine aralarındaki manevi iklime atıf yapıyor. Daha sonra Kur'an'nın yaratılış ayetlerinin eşliğinde yaratan-yaratı-lan ve yaratışa dair hakikatleri Hak-Alem ve İnsan irtibatlarıyla ortaya koyuyor, insanı ne için ve nasıl yaratıldığına şahitliğe çağıran içten ve etkili bir davetin, yaşanmış tecrübelerin ve lirik bir dilin bir bütün olarak okuyucuyu hem sarsan hem de çeken örneğini sunuyor. Önsöz ayrıca özgün bir Fatiha tefsiri niteliğine de sahip. Kur'an'da da ifadesini bulan yedi sema katının Fatiha Suresi'nde geçen ilahi isimlerle eşlenerek anlatılan varoluş ve inşa tertibi okuyucuya yeni bir bakış sunuyor. Böylece İslam tasavvufunun "yokluktan varlığa geliş" konusundaki yaklaşımı da bir bütünlük halinde okuyucunun zihninde yer ediyor. Müellif daha sonra Âdem bahsinin şerhine giriyor ve İbn Arabi'nin pek çok insan için kapalı kalmış sözlerini de böylece yerli yerine oturtuyor. Kuran-ı Kerim'de yer alan yaratılış ayetlerinin nasıl bir hikmetten kaynaklandığı ve ibn Arabi'nin neden "Şeyhül Ekber" unvanına mazhar olduğu bu eserle daha net bir şekilde anlaşılıyor. Hakikat ve varlık aynasında kendine yeniden bakmak isteyenler için öncelikle okunması gereken bir kitap.
Tasavvuf klâsikleri arasında ayrı bir yeri olan Füsusu'l Hikem, aralarında tasavvuf ve felsefe büyüklerinin de bulunduğu birçok kişi tarafından şerhedilmiştir. Nusreddin M. Ali tarafından kaleme alınan bu şerh, ibn Arabi tasavvufuna giriş mahiyetindeki Önsözüyle bu şerhler arasında kendine farklı bir yer açıyor. Müellif önsözün başlarında Şeyhül Ekber ile aralarında geçen özel bir hali anlatarak yine aralarındaki manevi iklime atıf yapıyor. Daha sonra Kur'an'nın yaratılış ayetlerinin eşliğinde yaratan-yaratı-lan ve yaratışa dair hakikatleri Hak-Alem ve İnsan irtibatlarıyla ortaya koyuyor, insanı ne için ve nasıl yaratıldığına şahitliğe çağıran içten ve etkili bir davetin, yaşanmış tecrübelerin ve lirik bir dilin bir bütün olarak okuyucuyu hem sarsan hem de çeken örneğini sunuyor. Önsöz ayrıca özgün bir Fatiha tefsiri niteliğine de sahip. Kur'an'da da ifadesini bulan yedi sema katının Fatiha Suresi'nde geçen ilahi isimlerle eşlenerek anlatılan varoluş ve inşa tertibi okuyucuya yeni bir bakış sunuyor. Böylece İslam tasavvufunun "yokluktan varlığa geliş" konusundaki yaklaşımı da bir bütünlük halinde okuyucunun zihninde yer ediyor. Müellif daha sonra Âdem bahsinin şerhine giriyor ve İbn Arabi'nin pek çok insan için kapalı kalmış sözlerini de böylece yerli yerine oturtuyor. Kuran-ı Kerim'de yer alan yaratılış ayetlerinin nasıl bir hikmetten kaynaklandığı ve ibn Arabi'nin neden "Şeyhül Ekber" unvanına mazhar olduğu bu eserle daha net bir şekilde anlaşılıyor. Hakikat ve varlık aynasında kendine yeniden bakmak isteyenler için öncelikle okunması gereken bir kitap.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.