Beyaz ve mavi yapraklı bu çiçek şimdi elinizdeki kitabın adı oldu.
Çukurova'lı hemşerisi Karacaoğlan'dan el alan İlyas Halil, aşkı, insan soyunun bu duyarlı ve belalı yanını, ustasına yaraşır şekilde ve Türkçe'nin tanıdığı olanaklarla anlatıyor.
Çukurova, hele de Mersin hiç aklından ve yazdıklarından çıkmıyor İlyas Halil'in. İnanılmaz bir duygu yüküyle çocukluğuna, çocukluğundaki mekân ve insan ilişkilerine dönüyor özlemle, açık bir bellekle. Bin çiçekli, güneş şapkalı, bahçe ve sokaklara... Daha altmış yetmiş yıl önceden 'serbest bölge'yi, güzelim mozaik koşullarında yaşayan bura halkıyla yüz yüze gelip el sıkışıyoruz. Bu dönemden unutulmaz bir anlatısı vardır İlyas Halil'in: Urup Ekmek.
Yaşamın ta içinden gelen sıradan küçük insanların serüvenini anlatıyor yazarımız. Bir yerde 'Ne oluyor, şaka mı, gerçek mi bunlar?' diye sormaya kalmadan, arka arkaya gelen imge ve humor kıvılcımıyla nice pencere açılıyor önümüzde. Ayrıca söz diziminde gözlediğimiz sadeleşip arınmak çabası, ilginç olduğu kadar, şiir ve öykülerine yoğunluk da kazandırıyor İlyas Halil'in.
Yazarın yaşadığı kuzey yarım küreden her tür insan manzarası da yer alıyor kitapta. Buralarda yaşamaya yargılı olduğu için 'göçmen karanlığı'na katlanan Akdeniz kökenli insanların oluşturduğu hüzün yumağını, ne yazık ki birlikte götürdükleri Akdeniz güneşi bile aralamakta zorlanıyor kimi zaman.
Türkçe'nin incelikli ve çalışkan çocuğu, sevgi ustası İlyas Halil birkaç ay önce 75 yaşını geride bıraktı. Dostuma güneşli, esenlikli bir ömür diliyorum. -Remzi İnanç (Arka kapaktan)
Beyaz ve mavi yapraklı bu çiçek şimdi elinizdeki kitabın adı oldu.
Çukurova'lı hemşerisi Karacaoğlan'dan el alan İlyas Halil, aşkı, insan soyunun bu duyarlı ve belalı yanını, ustasına yaraşır şekilde ve Türkçe'nin tanıdığı olanaklarla anlatıyor.
Çukurova, hele de Mersin hiç aklından ve yazdıklarından çıkmıyor İlyas Halil'in. İnanılmaz bir duygu yüküyle çocukluğuna, çocukluğundaki mekân ve insan ilişkilerine dönüyor özlemle, açık bir bellekle. Bin çiçekli, güneş şapkalı, bahçe ve sokaklara... Daha altmış yetmiş yıl önceden 'serbest bölge'yi, güzelim mozaik koşullarında yaşayan bura halkıyla yüz yüze gelip el sıkışıyoruz. Bu dönemden unutulmaz bir anlatısı vardır İlyas Halil'in: Urup Ekmek.
Yaşamın ta içinden gelen sıradan küçük insanların serüvenini anlatıyor yazarımız. Bir yerde 'Ne oluyor, şaka mı, gerçek mi bunlar?' diye sormaya kalmadan, arka arkaya gelen imge ve humor kıvılcımıyla nice pencere açılıyor önümüzde. Ayrıca söz diziminde gözlediğimiz sadeleşip arınmak çabası, ilginç olduğu kadar, şiir ve öykülerine yoğunluk da kazandırıyor İlyas Halil'in.
Yazarın yaşadığı kuzey yarım küreden her tür insan manzarası da yer alıyor kitapta. Buralarda yaşamaya yargılı olduğu için 'göçmen karanlığı'na katlanan Akdeniz kökenli insanların oluşturduğu hüzün yumağını, ne yazık ki birlikte götürdükleri Akdeniz güneşi bile aralamakta zorlanıyor kimi zaman.
Türkçe'nin incelikli ve çalışkan çocuğu, sevgi ustası İlyas Halil birkaç ay önce 75 yaşını geride bıraktı. Dostuma güneşli, esenlikli bir ömür diliyorum. -Remzi İnanç (Arka kapaktan)