#smrgKİTABEVİ Ağustos Işığı -
Ağustos Işığı, Kuzey-Güney, beyaz-siyahi ayrışmasının yoğun olarak yaşandığı Mississippi'de, Faulkner'ın edebiyat haritasına yerleştirdiği “Yoknapatawpha”da geçer. Romanın başkişisi Joe Christmas'ın, hem beyaz olduğu hem de siyahi kanı taşıdığı düşünülmektedir. Joe iki dünya arasında gidip gelirken her ikisinin de yabancısı olduğunu hisseder, yaşadığı kısır döngü, romanın psikolojik zamanında çapraşık bir iç deneyim olarak sunulur. Joe'nun tragedyasının diğer halkalarını Doc Hines, Miss Burden gibi karakterlerin siyahlar ve ırkçılık sorunu karşısındaki tavırları meydana getirir. Ağustos Işığı'nda Faulkner bilinçlilik akışı, iç monolog, “flash-back” gibi anlatım tekniklerini belleklerde iz bırakan bir tarih anlatısıyla birleştirir.
“20. yüzyıl Amerikan edebiyatında, Amerikan yaşamının barındırdığı çeşitlilik ve düzensizliği yansıtmak konusunda Faulkner'ın derinliği ve hayal gücü zenginliğine ulaşabilen bir yazar yoktur.” - Doreen Fowler
YAZAR William Faulkner 1897'de New Albany'de doğdu. 1949'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan ABD'li romancı, Güney'in yazgısını anlatan romanlarıyla tanınır. İlk kitabı pastoral şiiirlerden oluşan The Marble Faun'dur (1924). Ağır yaralı bir pilotun Georgia'ya dönüşünü anlatan ilk romanı Soldier's pay'I New Orleans'ta yazdı. İkinci romanı Mosquitoes (1927), New Orleans edebiyat çevresine yöneltilen ağır bir taşlamaydı. Flags In The Dust'tan sonra yazdığı romanı The Sound and The Fury, Faulkner'in ilk başyapıtıydı. Bu romanında Faulkner, soylu compson ailesi aracılığıyla bütün toplum düzenin yozlaşmasını ve çöküşünü anlattı. Faulkner, 1930-1942 yılları arasında b,r yandan Holywood'da film senaryoları üzerinde çalışırken, bir yandan da iki öykü kitabı, A Green Bough adlı bir şiir kitabı ve dokuz roman yayımladı. Bu romanlardan Döşeğimde Ölürken'de (İletişim Yayınlatı, 1990) yoksul bir beyaz aileyi ve bu ailenin bireylerinin ölen annelerini Jefferson'a gömebilmek için göze aldıkları zorlu yolculuğu anlatıyordu. 1932'de yayımlanan Ağustos Işığı'nda (İletişim, 1990) melez olup olmadığı belli olmayan Joe Christmas'ın portresini çizdi. Faulkner, geniş okur kitlesine, yapıtlarının yayımlanmasından çok sonra ulaştı.
Ağustos Işığı, Kuzey-Güney, beyaz-siyahi ayrışmasının yoğun olarak yaşandığı Mississippi'de, Faulkner'ın edebiyat haritasına yerleştirdiği “Yoknapatawpha”da geçer. Romanın başkişisi Joe Christmas'ın, hem beyaz olduğu hem de siyahi kanı taşıdığı düşünülmektedir. Joe iki dünya arasında gidip gelirken her ikisinin de yabancısı olduğunu hisseder, yaşadığı kısır döngü, romanın psikolojik zamanında çapraşık bir iç deneyim olarak sunulur. Joe'nun tragedyasının diğer halkalarını Doc Hines, Miss Burden gibi karakterlerin siyahlar ve ırkçılık sorunu karşısındaki tavırları meydana getirir. Ağustos Işığı'nda Faulkner bilinçlilik akışı, iç monolog, “flash-back” gibi anlatım tekniklerini belleklerde iz bırakan bir tarih anlatısıyla birleştirir.
“20. yüzyıl Amerikan edebiyatında, Amerikan yaşamının barındırdığı çeşitlilik ve düzensizliği yansıtmak konusunda Faulkner'ın derinliği ve hayal gücü zenginliğine ulaşabilen bir yazar yoktur.” - Doreen Fowler
YAZAR William Faulkner 1897'de New Albany'de doğdu. 1949'da Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazanan ABD'li romancı, Güney'in yazgısını anlatan romanlarıyla tanınır. İlk kitabı pastoral şiiirlerden oluşan The Marble Faun'dur (1924). Ağır yaralı bir pilotun Georgia'ya dönüşünü anlatan ilk romanı Soldier's pay'I New Orleans'ta yazdı. İkinci romanı Mosquitoes (1927), New Orleans edebiyat çevresine yöneltilen ağır bir taşlamaydı. Flags In The Dust'tan sonra yazdığı romanı The Sound and The Fury, Faulkner'in ilk başyapıtıydı. Bu romanında Faulkner, soylu compson ailesi aracılığıyla bütün toplum düzenin yozlaşmasını ve çöküşünü anlattı. Faulkner, 1930-1942 yılları arasında b,r yandan Holywood'da film senaryoları üzerinde çalışırken, bir yandan da iki öykü kitabı, A Green Bough adlı bir şiir kitabı ve dokuz roman yayımladı. Bu romanlardan Döşeğimde Ölürken'de (İletişim Yayınlatı, 1990) yoksul bir beyaz aileyi ve bu ailenin bireylerinin ölen annelerini Jefferson'a gömebilmek için göze aldıkları zorlu yolculuğu anlatıyordu. 1932'de yayımlanan Ağustos Işığı'nda (İletişim, 1990) melez olup olmadığı belli olmayan Joe Christmas'ın portresini çizdi. Faulkner, geniş okur kitlesine, yapıtlarının yayımlanmasından çok sonra ulaştı.