Türk romanının kuruluş sürecinin öncü yazarlarından Ahmet Mithat Efendi hakkında edebiyat tarihleri pek de olumlu şeyler söylemez. Onun okurla sohbet ettiği, ansiklopedik bilgilere yer verdiği, olaylara ve kişilere müdahalede bulunduğu, avam üslubuyla yazdığı biçimindeki tespitler bu olumsuz yargıların esasını oluşturur. Bu tespitleri yapan yazarların roman teorisi bakımından esas aldıkları ölçü. Don Kişot-Balzac süreci "modern roman"dır ve bu bakımdan haklıdır. Ancak "roman" türünün Balzac sonrası sürecine bakıldığında yeni bir evreye ulaştığı bir gerçektir. "Postmodern" denilen bu evrede yeni bir roman algısı ile karşılaşılır. Bu roman tarzının Ahmet Mithat Efendi'de kusur sayılan neredeyse tüm unsurları bir meziyet olarak gördüğü gözlemlenir. O hâlde onu değerlendirirken belli bir dönemin romanını esas almak yerine değişen zevkleri göz önünde tutmak daha makul bir tutum olacaktır.
Eserlerinde bir yandan medeniyet değişimi, yanlış batılılaşma, çocuk eğitimi, evlilik, kölelik, sürgün, savaş, sınıf farklılıkları, ahlak, kadın gibi dönem açısından önemli meseleleri ele alırken diğer yandan roman türüne yabancı Osmanlı okuruna bu türün tanıtılması, sevdirilmesi ve eğlence vasıtası hâline dönüştürülmesinde özel bir çaba sarf ettiği gerçeğini göz ardı etmemek gerekir. Böylece Ahmet Mithat, bir anlamda yaşadığı toplumun nabzını tutan aydın kimliğiyle okurlarının karşısına çıkar. Onu anlamak ise aynı zamanda Tanzimat Dönemi Osmanlı toplum ve aydınını da anlamak olacaktır.