#smrgKİTABEVİ Albert Camus ve Başkaldırma Edebiyatı -
“Bazı eleştirmenler onun bazı kitapları üzerine neler söylemiş olurlarsa olsunlar, gerçek şudur ki, Camus genellikle çağdaşlarınca kuşağının en önemli yazarı sayılmış; hem bir sözcü hem de bir önder olmuştur. Ancak hiçbir zaman kendini beğenmişliğe ya da gösterişe kapılmamıştır. Savaştan sonra Fransa'da Fransız gençliğinin hangi yazarları okuduğunu anlamak üzere yapılan çeşitli incelemelerde Camus her zaman listenin başındaki iki yazardan biri olmuş, yirmi yaşından aşağı okuyucuların en çok okudukları Sartre ya da Malraux ile zirveyi zorlamıştır. Camus Avrupa'daki gençlerden olduğu gibi, dünyanın birçok yerindeki gençlerden de sık sık mektup alırdı. Bu mektuplar yapıtlarının bütün bir kuşağın sorunlarını ve özlemlerini görülmemiş bir açıklıkla anlattığını gösteriyordu.”
Albert Camus, 20. yüzyıl düşün dünyasına damgasını vurmuş sayılı birkaç aydından biridir. 1957'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan Camus, tüm eserleriyle romanları, öyküleri, denemeleri, tiyatro yapıtları, politik yazıları– tutumu ve yaşamıyla menfaatperest olmayan bir aydın örneğini hakkıyla vermiştir. Albert Camus ve Başkaldırma Edebiyatı, Fransız varoluşçusu ve absürdizm (saçmacılık) akımının öncülerinden biri olarak tanınan Camus'yü ve ses getiren eserlerini derinlemesine ve en ince ayrıntılarıyla yorumlayan bir eser olması bakımından dikkat çekicidir.
Camus'nün romancı, oyun yazarı, denemeci, gazeteci olarak başarıları, 1960 Ocağında ölümünden önce, onu Fransa'nın en sayılan, en etkili yazarlarından biri haline getirmişti. John Cruickshank, Camus'nün eserlerini hem yaşantılarının, hem de Fransa'daki edebiyat ve politika hayatının genel çerçevesi içinde inceliyor; Saçma, Başkaldırma, Özgürlük üzerine düşüncelerinin yanı sıra eserlerinde sık sık geçen şu konuları ele alıyor: “yabancı bir evrende insanın kendi içine kapanışı; ahlak değerlerinin yetersizliği; bireyin kendi kendinden kopması; Marxism'in İnsancılık karşısındaki durumu; tanrısızlık; kötülük sorunu; ölümün yarattığı bunaltıcı sonluluk duygusu; yeni bir paganizmin savunulması.” Cruickshank ayrıca yazarın romanlarıyla oyunlarındaki sanatsal değerler üzerinde de inceden inceye duruyor.
Camus'yü sevenlerin, onu daha yakından tanımak, çözmek isteyenlerin zevkle okuyacağı bir kaynak kitap.
“Bazı eleştirmenler onun bazı kitapları üzerine neler söylemiş olurlarsa olsunlar, gerçek şudur ki, Camus genellikle çağdaşlarınca kuşağının en önemli yazarı sayılmış; hem bir sözcü hem de bir önder olmuştur. Ancak hiçbir zaman kendini beğenmişliğe ya da gösterişe kapılmamıştır. Savaştan sonra Fransa'da Fransız gençliğinin hangi yazarları okuduğunu anlamak üzere yapılan çeşitli incelemelerde Camus her zaman listenin başındaki iki yazardan biri olmuş, yirmi yaşından aşağı okuyucuların en çok okudukları Sartre ya da Malraux ile zirveyi zorlamıştır. Camus Avrupa'daki gençlerden olduğu gibi, dünyanın birçok yerindeki gençlerden de sık sık mektup alırdı. Bu mektuplar yapıtlarının bütün bir kuşağın sorunlarını ve özlemlerini görülmemiş bir açıklıkla anlattığını gösteriyordu.”
Albert Camus, 20. yüzyıl düşün dünyasına damgasını vurmuş sayılı birkaç aydından biridir. 1957'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan Camus, tüm eserleriyle romanları, öyküleri, denemeleri, tiyatro yapıtları, politik yazıları– tutumu ve yaşamıyla menfaatperest olmayan bir aydın örneğini hakkıyla vermiştir. Albert Camus ve Başkaldırma Edebiyatı, Fransız varoluşçusu ve absürdizm (saçmacılık) akımının öncülerinden biri olarak tanınan Camus'yü ve ses getiren eserlerini derinlemesine ve en ince ayrıntılarıyla yorumlayan bir eser olması bakımından dikkat çekicidir.
Camus'nün romancı, oyun yazarı, denemeci, gazeteci olarak başarıları, 1960 Ocağında ölümünden önce, onu Fransa'nın en sayılan, en etkili yazarlarından biri haline getirmişti. John Cruickshank, Camus'nün eserlerini hem yaşantılarının, hem de Fransa'daki edebiyat ve politika hayatının genel çerçevesi içinde inceliyor; Saçma, Başkaldırma, Özgürlük üzerine düşüncelerinin yanı sıra eserlerinde sık sık geçen şu konuları ele alıyor: “yabancı bir evrende insanın kendi içine kapanışı; ahlak değerlerinin yetersizliği; bireyin kendi kendinden kopması; Marxism'in İnsancılık karşısındaki durumu; tanrısızlık; kötülük sorunu; ölümün yarattığı bunaltıcı sonluluk duygusu; yeni bir paganizmin savunulması.” Cruickshank ayrıca yazarın romanlarıyla oyunlarındaki sanatsal değerler üzerinde de inceden inceye duruyor.
Camus'yü sevenlerin, onu daha yakından tanımak, çözmek isteyenlerin zevkle okuyacağı bir kaynak kitap.