#smrgKİTABEVİ Alman İdeolojisi (Feuerbach) - 2013

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Kuban Matbaacılık
Dizi Adı:
Marx - Engels Kitapları
ISBN-10:
9757399032
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199103544
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
128 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
8
Basım Tarihi:
2013
Çeviren:
Sevim Belli
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Almanca - Die deutsche Ideologie, 1932
Kategori:
indirimli
89,28
Havale/EFT ile: 86,60
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199103544
489333
Alman İdeolojisi (Feuerbach) -        2013
Alman İdeolojisi (Feuerbach) - 2013 #smrgKİTABEVİ
89.28
Alman İdeolojisi'nin, Feuerbach Üzerine Tezler ile hazırlanmış olan Birinci Kısmı, gerçekten de, o zamana kadar toplumsal oluşun açıklanmasının ilkesi olarak yararlanılan felsefi hümanizmin soyut insanı yerine, toplumsal ilişkileri ve onların maddi temelini koyar. Bu durum, Alman İdeolojisi'nin birinci kısmını, esas olarak polemik niteliğinde olan ve Alman ideologlarının eleştirisini sürdüren ve Bruno Bauer, Max Stirner ve gerçek sosyalistleri ilkin yeni zuhur edenler diye damgalayan öteki kısımlarından ayrı olarak yayınlamayı haklı kılmaya yeter.

Kuşkusuz İngiliz iktisatçılarının ve Fransız sosyalistlerinin incelenmesinden, ama aynı zamanda Marx ve Engels'in, Paris, Manchester, Londra devrimcileriyle kurdukları temaslardan esinlenen Tezler, sezgisel materyalizmi, doğal insanbilimi ve foyerbahçı hümanizmin pedagojik yanılsamalarını reddeder. Onun din eleştirisinin dargörüşlülüğünü ortaya koyarak, özellikle pratiği toplumsal yaşamın ve bilginin kaynağına oturtur ve komünizmin törel ülküsünü, koşulların devrimci dönüşümünün gerçek hareketine çevirir.

Ensonu, insan özünün yeni bir anlayışı ortaya çıkar. Bu, artık, yalnızca ideologun zihninde bir varlık olan Robinson'vari, doğal ve yalıtık bir bireyin varlığı ile özdeşleşmiş değildir. "Kendi gerçekliği içinde, o, toplumsal ilişkilerin tümüdür." Böylece, toplumsal gelişmenin, bu gelişme yasalarından habersiz bir bireyin, bu yasalar hakkında edinebileceği tasarımdan farklı olan, nesnel koşullarının incelenmesi, Marx ve Engels'in Avrupa devrimci hareketini örgütlendirmek gibi ağır bir görevden artakalan tüm güçlerini ve değerli zamanlarını adayacakları bilimsel çalışmanın programı haline gelir.

Her ne kadar tamamlanmamış ve hiçbir zaman yazarlarının sağlığında günışığına çıkmamış, basılması amacıyla yeniden gözden geçirilmemiş olsalar da, Alman İdeolojisi'nin birinci kısmının elyazmaları, Tezler'den daha geniş bir biçimde geliştirilmiş, olumlu bir karşı-düşüncedir. Eğer Hegel'in dediği gibi, ancak yerine başka bir şey konarak o şeyin çürütülebildiği doğru ise, bizzat "I. Feuerbach. Materyalist ve İdealist Anlayışın Karşıtlığı (Giriş)", yeteri kadar açık olan bir eleştiriyi yinelemiyor, ama ondan teorik sonuçlar çıkarıyor.

Tarihsel materyalizmin doğum belgesi olan bu başlangıç açıklaması, insanlık tarihinin temeline, "kendi geçim araçlarını" ve bunlarla da "kendi maddi yaşamlarını" sürdürmek için üretimde bulunan canlı varlıkları oturtur. Bu bireyler, yalnızca, çalışmalarıyla değiştirdikleri doğa ile ilişkilere girmekle kalmazlar, ama işbölümünde ve değişimde, kendilerinin bilmedikleri, toplumsal ilişkiler kurarlar. Onların üretken çalışması, üretici güçleri geliştirir ve buna uygun düşen mülkiyet biçimini belirler. Bu çalışma, yeni gereksinmeler doğurur ve işin durmadan değişen örgütlenmesi insan cinsinin yeniden üretiminin ve ailenin düzenlenişinin toplumsal koşullarını da belirler.- Jacques Milhau, Sunuş

Alman İdeolojisi'nin, Feuerbach Üzerine Tezler ile hazırlanmış olan Birinci Kısmı, gerçekten de, o zamana kadar toplumsal oluşun açıklanmasının ilkesi olarak yararlanılan felsefi hümanizmin soyut insanı yerine, toplumsal ilişkileri ve onların maddi temelini koyar. Bu durum, Alman İdeolojisi'nin birinci kısmını, esas olarak polemik niteliğinde olan ve Alman ideologlarının eleştirisini sürdüren ve Bruno Bauer, Max Stirner ve gerçek sosyalistleri ilkin yeni zuhur edenler diye damgalayan öteki kısımlarından ayrı olarak yayınlamayı haklı kılmaya yeter.

Kuşkusuz İngiliz iktisatçılarının ve Fransız sosyalistlerinin incelenmesinden, ama aynı zamanda Marx ve Engels'in, Paris, Manchester, Londra devrimcileriyle kurdukları temaslardan esinlenen Tezler, sezgisel materyalizmi, doğal insanbilimi ve foyerbahçı hümanizmin pedagojik yanılsamalarını reddeder. Onun din eleştirisinin dargörüşlülüğünü ortaya koyarak, özellikle pratiği toplumsal yaşamın ve bilginin kaynağına oturtur ve komünizmin törel ülküsünü, koşulların devrimci dönüşümünün gerçek hareketine çevirir.

Ensonu, insan özünün yeni bir anlayışı ortaya çıkar. Bu, artık, yalnızca ideologun zihninde bir varlık olan Robinson'vari, doğal ve yalıtık bir bireyin varlığı ile özdeşleşmiş değildir. "Kendi gerçekliği içinde, o, toplumsal ilişkilerin tümüdür." Böylece, toplumsal gelişmenin, bu gelişme yasalarından habersiz bir bireyin, bu yasalar hakkında edinebileceği tasarımdan farklı olan, nesnel koşullarının incelenmesi, Marx ve Engels'in Avrupa devrimci hareketini örgütlendirmek gibi ağır bir görevden artakalan tüm güçlerini ve değerli zamanlarını adayacakları bilimsel çalışmanın programı haline gelir.

Her ne kadar tamamlanmamış ve hiçbir zaman yazarlarının sağlığında günışığına çıkmamış, basılması amacıyla yeniden gözden geçirilmemiş olsalar da, Alman İdeolojisi'nin birinci kısmının elyazmaları, Tezler'den daha geniş bir biçimde geliştirilmiş, olumlu bir karşı-düşüncedir. Eğer Hegel'in dediği gibi, ancak yerine başka bir şey konarak o şeyin çürütülebildiği doğru ise, bizzat "I. Feuerbach. Materyalist ve İdealist Anlayışın Karşıtlığı (Giriş)", yeteri kadar açık olan bir eleştiriyi yinelemiyor, ama ondan teorik sonuçlar çıkarıyor.

Tarihsel materyalizmin doğum belgesi olan bu başlangıç açıklaması, insanlık tarihinin temeline, "kendi geçim araçlarını" ve bunlarla da "kendi maddi yaşamlarını" sürdürmek için üretimde bulunan canlı varlıkları oturtur. Bu bireyler, yalnızca, çalışmalarıyla değiştirdikleri doğa ile ilişkilere girmekle kalmazlar, ama işbölümünde ve değişimde, kendilerinin bilmedikleri, toplumsal ilişkiler kurarlar. Onların üretken çalışması, üretici güçleri geliştirir ve buna uygun düşen mülkiyet biçimini belirler. Bu çalışma, yeni gereksinmeler doğurur ve işin durmadan değişen örgütlenmesi insan cinsinin yeniden üretiminin ve ailenin düzenlenişinin toplumsal koşullarını da belirler.- Jacques Milhau, Sunuş

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat