#smrgKİTABEVİ Alternatif Medya Alevi Televizyonları -
Küreselden yerele ve tersine ilişkilerin doğmasına olanak veren bu yeni çağ, görünmeyeni görünür kılarken siyasal, inançsal ve toplumsal talepleriyle karşı bir kamusal alan da yaratmıştır. Yaratılan bu kamusal alanda seslerini pek duyuramayan toplumsal kesimler kendi gazetelerini, televizyonlarını, web sitelerini, dergilerini vb. medya araçlarını oluşturarak egemen medya ile hegemonik bir mücadelenin içine girmeye başlamıştır. Bunlardan biri de uzun bir süre ötekileştirildiği varsayılan Alevi ve Alevi - Bektaşi topluluklarıdır. Kitapta; söz konusu topluluğun alternatif televizyon yayınları konusu incelenmeye alınmış, gerek kendi içlerine gerekse ülke gündemine ilişkin habercilik anlayışı derinlemesine tartışılmıştır.
Çağdaş iletişim bilimlerinde bu tür pratikler “alternatif medya” çatısı altına dâhil edilmektedir. Bu vesileyle adı geçen topluluk televizyonlarının özellikle habercilik anlayışı ve teşkilatlanma yapısının kuramsal ve pratik açıdan ne kadar alternatif medyaya uygun olup olmadığı ortaya konulmuştur.
Bu bağlamda kitapta; söz konusu toplulukların televizyon yayıncılıklarının analizi yapılarak herhangi bir toplumsal formasyonda ideolojik, kültürel, siyasal ve sınıfsal olarak dominant olan medya anlayışının dışında alt kültürlerin, etnik grup, dinî azınlık ya da alt sınıfların kendi medyalarını yaratma potansiyelinin ne derece gerçeklik kazanabildiği tartışmaya açılmaktadır.
Kitap, başta akademisyenler ve alana ilgi duyanlar olmak üzere ülkede zaman zaman inanç özgürlüğü temelinde tartışma konusu olan Alevi toplumu için de önemli bir kaynak olacaktır.
Küreselden yerele ve tersine ilişkilerin doğmasına olanak veren bu yeni çağ, görünmeyeni görünür kılarken siyasal, inançsal ve toplumsal talepleriyle karşı bir kamusal alan da yaratmıştır. Yaratılan bu kamusal alanda seslerini pek duyuramayan toplumsal kesimler kendi gazetelerini, televizyonlarını, web sitelerini, dergilerini vb. medya araçlarını oluşturarak egemen medya ile hegemonik bir mücadelenin içine girmeye başlamıştır. Bunlardan biri de uzun bir süre ötekileştirildiği varsayılan Alevi ve Alevi - Bektaşi topluluklarıdır. Kitapta; söz konusu topluluğun alternatif televizyon yayınları konusu incelenmeye alınmış, gerek kendi içlerine gerekse ülke gündemine ilişkin habercilik anlayışı derinlemesine tartışılmıştır.
Çağdaş iletişim bilimlerinde bu tür pratikler “alternatif medya” çatısı altına dâhil edilmektedir. Bu vesileyle adı geçen topluluk televizyonlarının özellikle habercilik anlayışı ve teşkilatlanma yapısının kuramsal ve pratik açıdan ne kadar alternatif medyaya uygun olup olmadığı ortaya konulmuştur.
Bu bağlamda kitapta; söz konusu toplulukların televizyon yayıncılıklarının analizi yapılarak herhangi bir toplumsal formasyonda ideolojik, kültürel, siyasal ve sınıfsal olarak dominant olan medya anlayışının dışında alt kültürlerin, etnik grup, dinî azınlık ya da alt sınıfların kendi medyalarını yaratma potansiyelinin ne derece gerçeklik kazanabildiği tartışmaya açılmaktadır.
Kitap, başta akademisyenler ve alana ilgi duyanlar olmak üzere ülkede zaman zaman inanç özgürlüğü temelinde tartışma konusu olan Alevi toplumu için de önemli bir kaynak olacaktır.