#smrgKİTABEVİ Anadolu'dan Yöresel Konut Kültürü Örnekleri - 2022
Yöresel konut toplumun sahibi olduğu kültürün, doğrudan doğruya ve bilinçsizce belirli ihtiyaçlar çerçevesinde maddeye dönüşmesidir. Gelenekten gelir ve ait olduğu toplumun sosyal ve kültür belgeleri olarak zamanla nesilden nesile aktarılır. Geçmişten edinilen bilgilere dayanan yöresel konut tarihsel süreçte birikmekte olup yöresel mimaride kullanılan bir yerel yapı terimleri sözlüğüne sahiptir.
Türkiye'de II. Ulusal Mimarlık Dönemi ile birlikte Sedad Hakkı Eldem tarafından başlatılan Türk Evi seminerleri sonucunda Anadolu sivil mimarlığına yönelim başlar. Eldem 1933 yılında Akademi'de başlattığı “Milli Mimari Semineri” ile ulusal mimari için başvuru kaynağı olarak geleneksel Türk Evi'ne yönelir ve hareketin simge yapısı olan 1948 tarihli Taşlık Şark Kahvesi ile bu düşünceyi somutlaştırır. Sonrasında da geleneksel Türk Evi mimarisine yoğun atıflar yapan konut yapıları üretmeye devam eder.
Eldem'in mimarlık atmosferine kattığı yöreselci, geleneksel dokunuşlar dikkatleri yöresel/geleneksel Anadolu/Türk konutuna çeker. Eldem'in ardından Doğan Kuban da 1961 tarihli “Modern Mimarinin Gerçek Yolu: Çevre Şartlarının Değerlendirilmesi veya Rejyonalizm” başıklı yazısında bölgeselci mimarlığa dikkat çekerek bölgeselciliğin halk sanat ve geleneğinin değerlendirilmesi olduğunu belirtir. 1980'lerde de bölgeselci yaklaşımlar kimlik arayışına bir yanıt olarak kullanılmıştır. Türkiye'deki bölgeselci denebilecek yapıların arttığı bu dönemde Ağa Han Mimarlık Ödülleri bölgeselci yaklaşımları destekleyici bir unsur olarak ortaya çıkar. Bu dönemde Turgut Cansever, Nail Çakırhan ve Cengiz Bektaş bölgeselci tavırlarıyla ön plana çıkan mimarlar arasındadır.
Anadolu'da yöresel konut/mimari çalışmalarına ilgi son derece yoğundur. Son yıllarda tarihi çevrede yeni yapı üretiminde önemli bir yaklaşım olan yerel veri kullanılımı da bu ilgiyi arttırmaktadır. Yöresel sürdürülebilirlik açısında da önemli olan bu tutum tarihi yapıyı günümüz bağlamıyla uyumlu hale getirmektedir. Böylece yerel mimariden öğrenilenler ile kentlerin kimliklerinin kaybolmasının önüne geçilmiş olur. Yerel veri kullanımı bir anlamda toplumsal bellekte yer alan geleneksel konutun gelecek kuşaklara aktarılması yöntemidir.
Anadolu'da yöresel konut çalışmalarının tarihi oldukça yenidir. Yöresel/geleneksel Anadolu/Türk konutunun yaşama kültürünü ve bölgesel özelliklerini ortaya koyarak Anadolu'nun sahip olduğu konut birikimini yansıtmayı amaçlayan bu kitabın bu alandaki boşluğu doldurmaya çalışmasını umuyoruz.
Yöresel konut toplumun sahibi olduğu kültürün, doğrudan doğruya ve bilinçsizce belirli ihtiyaçlar çerçevesinde maddeye dönüşmesidir. Gelenekten gelir ve ait olduğu toplumun sosyal ve kültür belgeleri olarak zamanla nesilden nesile aktarılır. Geçmişten edinilen bilgilere dayanan yöresel konut tarihsel süreçte birikmekte olup yöresel mimaride kullanılan bir yerel yapı terimleri sözlüğüne sahiptir.
Türkiye'de II. Ulusal Mimarlık Dönemi ile birlikte Sedad Hakkı Eldem tarafından başlatılan Türk Evi seminerleri sonucunda Anadolu sivil mimarlığına yönelim başlar. Eldem 1933 yılında Akademi'de başlattığı “Milli Mimari Semineri” ile ulusal mimari için başvuru kaynağı olarak geleneksel Türk Evi'ne yönelir ve hareketin simge yapısı olan 1948 tarihli Taşlık Şark Kahvesi ile bu düşünceyi somutlaştırır. Sonrasında da geleneksel Türk Evi mimarisine yoğun atıflar yapan konut yapıları üretmeye devam eder.
Eldem'in mimarlık atmosferine kattığı yöreselci, geleneksel dokunuşlar dikkatleri yöresel/geleneksel Anadolu/Türk konutuna çeker. Eldem'in ardından Doğan Kuban da 1961 tarihli “Modern Mimarinin Gerçek Yolu: Çevre Şartlarının Değerlendirilmesi veya Rejyonalizm” başıklı yazısında bölgeselci mimarlığa dikkat çekerek bölgeselciliğin halk sanat ve geleneğinin değerlendirilmesi olduğunu belirtir. 1980'lerde de bölgeselci yaklaşımlar kimlik arayışına bir yanıt olarak kullanılmıştır. Türkiye'deki bölgeselci denebilecek yapıların arttığı bu dönemde Ağa Han Mimarlık Ödülleri bölgeselci yaklaşımları destekleyici bir unsur olarak ortaya çıkar. Bu dönemde Turgut Cansever, Nail Çakırhan ve Cengiz Bektaş bölgeselci tavırlarıyla ön plana çıkan mimarlar arasındadır.
Anadolu'da yöresel konut/mimari çalışmalarına ilgi son derece yoğundur. Son yıllarda tarihi çevrede yeni yapı üretiminde önemli bir yaklaşım olan yerel veri kullanılımı da bu ilgiyi arttırmaktadır. Yöresel sürdürülebilirlik açısında da önemli olan bu tutum tarihi yapıyı günümüz bağlamıyla uyumlu hale getirmektedir. Böylece yerel mimariden öğrenilenler ile kentlerin kimliklerinin kaybolmasının önüne geçilmiş olur. Yerel veri kullanımı bir anlamda toplumsal bellekte yer alan geleneksel konutun gelecek kuşaklara aktarılması yöntemidir.
Anadolu'da yöresel konut çalışmalarının tarihi oldukça yenidir. Yöresel/geleneksel Anadolu/Türk konutunun yaşama kültürünü ve bölgesel özelliklerini ortaya koyarak Anadolu'nun sahip olduğu konut birikimini yansıtmayı amaçlayan bu kitabın bu alandaki boşluğu doldurmaya çalışmasını umuyoruz.