Bu mülakat kahramanın kendinden o vakit dinlediğim askeri, vatani bir menkıbedir. Bu sade ve asil hikayede Çanakkale'nin ve Mustafa Kemal'in büyüklüğü yanyana duruyor. O ana dek eşi görülmedik en korkunç ölüm vasıtaları ile, sayıları bizimkilerden kat kat çok ve arzın beş kıtasından devşirilme hücum alayları ile saldırıp karşıdan bir göz alımlık bir yarımadayı aylarca müddet gece gündüz, göğü ateş, yeri ateş, suyu ateş, ufku ateş bir cehenneme çevirdikleri o imtihan meydanında dev çelikler aşındırarak, haşmetli inatlar kırarak Çanakkale'ye “Bir gün Türkler bu geçidi tuttular, dünyayı buradan öte aşmaya bırakmadılar” gibi ölmez bir mana kazandırmak ne yüce himmettir! - Ruşen Eşref Ünaydın, 1930 (Önsözden)
Bu mülakat kahramanın kendinden o vakit dinlediğim askeri, vatani bir menkıbedir. Bu sade ve asil hikayede Çanakkale'nin ve Mustafa Kemal'in büyüklüğü yanyana duruyor. O ana dek eşi görülmedik en korkunç ölüm vasıtaları ile, sayıları bizimkilerden kat kat çok ve arzın beş kıtasından devşirilme hücum alayları ile saldırıp karşıdan bir göz alımlık bir yarımadayı aylarca müddet gece gündüz, göğü ateş, yeri ateş, suyu ateş, ufku ateş bir cehenneme çevirdikleri o imtihan meydanında dev çelikler aşındırarak, haşmetli inatlar kırarak Çanakkale'ye “Bir gün Türkler bu geçidi tuttular, dünyayı buradan öte aşmaya bırakmadılar” gibi ölmez bir mana kazandırmak ne yüce himmettir! - Ruşen Eşref Ünaydın, 1930 (Önsözden)