20. yüzyılın son on yılı küreselleşme karşıtı hareketin ortaya çıktığı, kendi siyasal kulvarını oluşturduğu bir döneme denk geldi. Bu süreçte harekete yönünü ve esinini veren kuşkusuz anarşizmdi. Siyasal ideolojiler arasında ancak tarihsel uğraklardaki parlak anlarıyla –I. Enternasyonal'deki muhalefet, İspanya İç Savaşı– adından söz ettiren anarşizm, yeni binyılda bambaşka suretlerle ve “eski anarşizm”in içinden yenilenerek çıkma becerisiyle kendini var etti. Anarşizmin elinde, teorisinde bunu yapmaya yetecek kavram ve deneyim bütünlüğü mevcuttu: yataylıkla, hiyerarşi ve tahakküm karşıtlığıyla, etiğe yapılan vurguyla, devrim yolunda her yol mübah dememesiyle, amaçlardan çok sürece odaklanmayı öne çıkarmasıyla, deneyselliğiyle, dayatmamasıyla, esnekliğiyle, sosyal, siyasal veya bireysel her tür yaşam formunu anarşist pusuladan geçirip yeni bir deneyde koyultmaya adaylığıyla…
Anarşizmler: Anarşizmin Geçmişi ve Tarihleri, böylesi bir dinamiğin bir parçası olarak temelde anarşizm nedir sorusuna cevap arayan bir deneme. Süreyyya Evren, anarşizmin yazılmış tarihleri arasında bir külliyat taramasının ötesine geçen, sabırlı bir tutkuyla tartışmaları birbirine bağlayan bir araştırma yürütüyor.
“[Bu çalışma] salt kendi ‘anarşizm şudur versiyonu'nu önererek değil, bugüne kadar anarşizmin neliğini, anarşizmin nasıl temsil edilegeldiğini, anarşist geçmişin hangi yollarla anarşizm tarihlerine dönüştürüldüğünü ve anarşizme dair bilginin yapılması sürecini nasıl ‘anarşizan' bir hale sokabileceğimizi araştırarak gerçekleştirmeyi deniyor.”