"Yargıç şiddetin meziyetlerini övüp sayıyordu. Zor kullanmayı methediyor, çünkü hukuk cebir ve tazyik altına sokularak daha yüksek bir hukuk anlamına varılıyormuş. Böylece, müstebitlere karşı kullanılan övmelerin bütün iğrenç sözlüğünü sayıp döküyordu".
"Nasıralı hakkında bilinen ne var ki? dedi. Onun söyledikleri ve yaptıkları hakkında anlatılanlar inanılmıyacak ve önemsiz şeylerdir. Ben onu tanımıyorum. Tanrı hiç çarmıha gerilir mi?... Ben ancak kilisenin göklere çıkardığı hükümdarı, ilahiyat bilginleri tarafından yaratılan bir ikinci tanrıyı biliyorum. Ahret onun olsun! Dünya da bizim! Kuvvet ve devlet burada bizim payımızdır! Bize karşı koyanı, zararlı olanı, faydasız olanı yoketmek hükümdarlığın vazifesidir".
"Duka, saltanat sürmekte olan kimsenin şahsının taarruzdan masun olması lüzumunun, İtalya'da şimdi her yerde kurulmakta olduğu şekliyle hükümdarlığın esas şartını teşkil ettiğine, kendi varlığına inandığı gibi kuvvetle inanıyor".
"Yargıç şiddetin meziyetlerini övüp sayıyordu. Zor kullanmayı methediyor, çünkü hukuk cebir ve tazyik altına sokularak daha yüksek bir hukuk anlamına varılıyormuş. Böylece, müstebitlere karşı kullanılan övmelerin bütün iğrenç sözlüğünü sayıp döküyordu".
"Nasıralı hakkında bilinen ne var ki? dedi. Onun söyledikleri ve yaptıkları hakkında anlatılanlar inanılmıyacak ve önemsiz şeylerdir. Ben onu tanımıyorum. Tanrı hiç çarmıha gerilir mi?... Ben ancak kilisenin göklere çıkardığı hükümdarı, ilahiyat bilginleri tarafından yaratılan bir ikinci tanrıyı biliyorum. Ahret onun olsun! Dünya da bizim! Kuvvet ve devlet burada bizim payımızdır! Bize karşı koyanı, zararlı olanı, faydasız olanı yoketmek hükümdarlığın vazifesidir".
"Duka, saltanat sürmekte olan kimsenin şahsının taarruzdan masun olması lüzumunun, İtalya'da şimdi her yerde kurulmakta olduğu şekliyle hükümdarlığın esas şartını teşkil ettiğine, kendi varlığına inandığı gibi kuvvetle inanıyor".