İnsanlar, kitlelerin köleleştirilmesini veya hâkimiyet altına alınmasını haklı göstermeğe çalışan siyasî teoriler öne sürdükçe, hür insanların zekâ ve hassasiyetinin buna karşı isyan etmesi lâzımdır; zira hürriyete tapanlar, bir gün kendi hürriyetlerinin de ellerinden alınması korkusu ile kimsenin hürriyetini elinden almaya cesaret edemezler. Onun için, bir "hak" olarak hususî imtiyaz isteyenler, mes'uliyetsiz iktidar talep edenler bulundukça, diğer insanların bu isteklerinin dayandığı sebepleri araştırmaları icap eder.
Öyleyse bu kitap, demokrasiye inanarak, hürriyetin seçilmiş birkaç kişinin imtiyazı değil, bütün insanların hakkı olduğuna iman ederek işe başlıyor. Ve bu felsefenin ışığında, o inanca karşı yöneltilen hücumların mahiyetini ve geçerlik derecesini araştırmağa çalışacaktır.
Birkaç metodolojik noktaya temas etmek yerinde olacaktır. Bu kitap siyasî idare teorisi hakkında bir araştırmadır. Bu itibarla, "demokrasi" kelimesi bütün kitap boyunca sadece siyasî bir mânada kullanılmış, sosyal, ekonomik veya sair müessesevî bir mefhum olarak istimal edilmemiştir. (Önsözden)