Araf'ta Kalanlar kitabı, insan soyunun düşünce evrimi içerisinde ortaya çıkmış tüm inançları, doğru kaynaklarla asli köklerine kadar inerek bir bütün halinde mercek altına alıyor ve kutsal olarak nitelendirilen inançların, aslında politeizmden monoteizme doğru seyreden bir süreç içerisinde daha önceki pagan inanç fikirlerinin bir devamı olduğunu, bu devamın kanıtlarının da en başta İslam ülkelerinde kasıtlı ve bilinçli olarak devamlı engellenip hasıraltı edildiğini bir bir sorgulayıp teşhir ediyor.
Özelliklede günümüzde, insanların kafasının en çok karıştığı konulardan birisidir inanmak. Karıştığı kadar, son derece de istismar edilen bir konu. Güncel mevcut siyasi yaşamın dahi neredeyse belirleyicisi haline gelmiş olan yanlış inanç geleneklerini ve anlayışlarını sorgulamadan durabilmek mümkün mü? Ve yine bu sorgulamayla birlikte inanmanın ne olduğunu, inançlı olduklarını iddia edenlerin ne derece doğruyu söyleyip söylemediklerini ve hatta kendilerinin ne kadar inançlı olup olmadıklarını da?
Bugüne kadar inançları ve insanları hep egemen sınıflar ve çömezleri olan ilahiyatçılar yönlendirmeye çalıştı, ama sonuç her türlü inanç edebiyatlarına rağmen günahların hayatın her alanında daha çok artmasından başka bir işe yaramadı. İnançların kutsal iddialarıyla mevcut olumsuz panorama arasındaki derin uçurum, bize inançların gerçek köklerinden ne kadar uzaklaştırıldığını, ilahiyatçıların hiçte doğruyu söylemediklerini ve inançları yanlış yönlendirdiklerini kanıtlamaktadır. Farklı olması da beklenemezdi zaten, zira inançlar tarihte olduğu gibi bugünde mevcut siyasal yapılanmaların egemenlik kurumu ve aleti haline getirilmiş ve ilk ortaya çıkışlarındaki doğru ve asli köklerinden bilinçli olarak sürekli uzaklaştırılmışlardır.
O zaman günlük yaşamın asli belirleyicisi haline gelmiş olan mevcut inanç gelenekleriyle, kendisini temsil ettiklerini iddia ettikleri inançlarının asli kökleri ve kaynaklarına kadar inerek orada bir hesaplaşma içerisine girmek ve inançları birde bu kökler üzerinden objektif bir incelemeye tabi tutmak mutlak bir zorunluluk taşımaktadır.
“Araf'ta Kalanlar” kitabı inananlar içinde son derece gerekli ve lazım olan işte böylesi bir sorgulamayı yapıyor ve inançları bir bütün olarak ameliyat masasına yatırarak, inananları gerçek bir inanç ve inanışa götürecek olan yolların kapılarını aralıyor.
Araf'ta Kalanlar kitabı, insan soyunun düşünce evrimi içerisinde ortaya çıkmış tüm inançları, doğru kaynaklarla asli köklerine kadar inerek bir bütün halinde mercek altına alıyor ve kutsal olarak nitelendirilen inançların, aslında politeizmden monoteizme doğru seyreden bir süreç içerisinde daha önceki pagan inanç fikirlerinin bir devamı olduğunu, bu devamın kanıtlarının da en başta İslam ülkelerinde kasıtlı ve bilinçli olarak devamlı engellenip hasıraltı edildiğini bir bir sorgulayıp teşhir ediyor.
Özelliklede günümüzde, insanların kafasının en çok karıştığı konulardan birisidir inanmak. Karıştığı kadar, son derece de istismar edilen bir konu. Güncel mevcut siyasi yaşamın dahi neredeyse belirleyicisi haline gelmiş olan yanlış inanç geleneklerini ve anlayışlarını sorgulamadan durabilmek mümkün mü? Ve yine bu sorgulamayla birlikte inanmanın ne olduğunu, inançlı olduklarını iddia edenlerin ne derece doğruyu söyleyip söylemediklerini ve hatta kendilerinin ne kadar inançlı olup olmadıklarını da?
Bugüne kadar inançları ve insanları hep egemen sınıflar ve çömezleri olan ilahiyatçılar yönlendirmeye çalıştı, ama sonuç her türlü inanç edebiyatlarına rağmen günahların hayatın her alanında daha çok artmasından başka bir işe yaramadı. İnançların kutsal iddialarıyla mevcut olumsuz panorama arasındaki derin uçurum, bize inançların gerçek köklerinden ne kadar uzaklaştırıldığını, ilahiyatçıların hiçte doğruyu söylemediklerini ve inançları yanlış yönlendirdiklerini kanıtlamaktadır. Farklı olması da beklenemezdi zaten, zira inançlar tarihte olduğu gibi bugünde mevcut siyasal yapılanmaların egemenlik kurumu ve aleti haline getirilmiş ve ilk ortaya çıkışlarındaki doğru ve asli köklerinden bilinçli olarak sürekli uzaklaştırılmışlardır.
O zaman günlük yaşamın asli belirleyicisi haline gelmiş olan mevcut inanç gelenekleriyle, kendisini temsil ettiklerini iddia ettikleri inançlarının asli kökleri ve kaynaklarına kadar inerek orada bir hesaplaşma içerisine girmek ve inançları birde bu kökler üzerinden objektif bir incelemeye tabi tutmak mutlak bir zorunluluk taşımaktadır.
“Araf'ta Kalanlar” kitabı inananlar içinde son derece gerekli ve lazım olan işte böylesi bir sorgulamayı yapıyor ve inançları bir bütün olarak ameliyat masasına yatırarak, inananları gerçek bir inanç ve inanışa götürecek olan yolların kapılarını aralıyor.