Hemen hemen aynı zaman dilimi içerisinde yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulma çabalarıyla karşılaşırız. Bu cumhuriyet, kuruşuyla kendi sahasında, kendinin yarattığı sarsıntıyla sınırlı kalan "Anadolu İhtilali" veya "Kemalist devrim" olarak adlandırılmıştır.
Yapı itibariyle birbirini andıran bu iki devrimin Rusya kanadını oluşturan Sovyet devriminin ideolojik temelinin bölgeler ötesinde yankı bulması, genel dünya siyasetindeki gücünü hissettirmesi, hemen yanıbaşında meydana gelen ikinci devrim hareketini gölgede bırakacaktır. Bu noktada ülkemizde bazı çevreler tarafından iddia edildiğinin aksine, sömürge ülkelerdeki bağımsızlık mücadelesinin fitilini Sovyet devrimi ateşleyecektir.
Ancak her iki ülkede meydana gelen devrim hareketinin arka planını oluşturan ilginç olduğunu sandığımız ikinci, üçüncü boyut dinamikler vardır ki, bu devrim aşaması geçiren Çarlık Rusya'sı ve Osmanlı Türkiyesi için olduğu kadar, kitaba konu teşkil eden Sovyet diplomatı S. Aralof'un hatıralarının gözlemleri açısından daha önemlidir. Çünkü birincide gerek Sovyet devrimi, gerekse Kemalist devrim, devrimci iradenin daha başlangıç aşamasında birer imparatorluklar klasiği olan Çarlık monarşisiyle, Devlet-i Ali Osmani'nin kapitalist emperyalistler tarafından topyekün tasfiye edilme operasyonuyla kesişmektedir. (Giriş'ten)
Hemen hemen aynı zaman dilimi içerisinde yeni Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulma çabalarıyla karşılaşırız. Bu cumhuriyet, kuruşuyla kendi sahasında, kendinin yarattığı sarsıntıyla sınırlı kalan "Anadolu İhtilali" veya "Kemalist devrim" olarak adlandırılmıştır.
Yapı itibariyle birbirini andıran bu iki devrimin Rusya kanadını oluşturan Sovyet devriminin ideolojik temelinin bölgeler ötesinde yankı bulması, genel dünya siyasetindeki gücünü hissettirmesi, hemen yanıbaşında meydana gelen ikinci devrim hareketini gölgede bırakacaktır. Bu noktada ülkemizde bazı çevreler tarafından iddia edildiğinin aksine, sömürge ülkelerdeki bağımsızlık mücadelesinin fitilini Sovyet devrimi ateşleyecektir.
Ancak her iki ülkede meydana gelen devrim hareketinin arka planını oluşturan ilginç olduğunu sandığımız ikinci, üçüncü boyut dinamikler vardır ki, bu devrim aşaması geçiren Çarlık Rusya'sı ve Osmanlı Türkiyesi için olduğu kadar, kitaba konu teşkil eden Sovyet diplomatı S. Aralof'un hatıralarının gözlemleri açısından daha önemlidir. Çünkü birincide gerek Sovyet devrimi, gerekse Kemalist devrim, devrimci iradenin daha başlangıç aşamasında birer imparatorluklar klasiği olan Çarlık monarşisiyle, Devlet-i Ali Osmani'nin kapitalist emperyalistler tarafından topyekün tasfiye edilme operasyonuyla kesişmektedir. (Giriş'ten)